Bilinmeyen Yönleriyle Bodrum Kalesi 52

3 Mayıs 1481’de Fatih Sultan Mehmet(II) vefat edince iki oğlu arasındaki taht savaşını kaybeden Çelebi Cem, Rodos St. John Şövalyeleri’ne sığınmıştı.

Bilinmeyen Yönleriyle Bodrum Kalesi 52
Araştırmacı Yazar Mehmet Çilsal Yazdı: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-52

3 Mayıs 1481’de Fatih Sultan Mehmet(II) vefat edince iki oğlu   arasındaki taht savaşını kaybeden Çelebi Cem, Rodos St. John Şövalyeleri’ne sığınmıştı. Bu ve bir sonraki bölümde Cem Sultan’ın  Chateau Saint Pierre’e(Bodrum Kalesi) sığınıp sığınmadığı, İngiliz Kulesi’nde ağırlanıp ağırlanmadığı konusu ele alınacak, onunla ilgili İngiliz Kulesi içinde bulunan bilgi verici metnin doğru olup olmadığı sorgulanacaktır.

Fatih Sultan Mehmet’in üç oğlundan en genci olan Şehzade Cem’in(Sultan), ağabeyi Bayezid(II) ile yaptığı taht savaşını kaybedince 1482 yılında Rodos Şövalyelerine sığınmış olduğuna dair yerli yabancı tüm tarihçiler hemfikirdir. Ancak bu vakıanın nasıl gerçekleştiği, Cem Sultan’ın(Zizim-Jem) Rodos’a bağlı Bodrum Kalesi’ne(Le Chateau St. Pierre-St. Peter’s Castle) mi yoksa direkt Rodos’a mı kaçtığı konusu günümüzde dahi tartışmalıdır. Yerel kamuoyunun Şehzade’nin Bodrum Kalesi’ne kaçtığı rivayetine daha yatkın olma sebebi ise basın ve kale idaresi olabilir. Bu doğrultuda İngiliz Kulesi içindeki “Cem Sultan burada ağırlandı” mealindeki metnin de, ulusal basında yeralan  yorum, tartışma veya tarih yazılarının da kaynağı her nedense Prof İlber Ortaylı’ya dayandırılmaktadır. İlgili linkler şöyledir:

Milliyet Gazetesi(17 Temmuz 2011)

“Cem Sultan’ın trajik hayatı İlber Ortaylı imzasıyla yayınlandı”

“(…)Zavallı Cem’e kalan, önce Malta şövalyelelerinin elinde olan Bodrum Kalesi’ne arkadan karşıda Rodos Adası’nda şövalyelerin reisi büyük üstat Pierre d’Aubusson’a sığınmak oldu..”

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/cem-sultan-in-trajik-hayati-1415288

Tarih Haber.net(30.04.2015)

“kurban ya da piyon”: Cem Sultan

http://www.tarihhaber.net/kurban-ya-da-piyon-cem-sultan/

bodrumfinder.com

“(…)Abisi II. Bayezid ile girdiği taht mücadelesini kaybeden Cem Sultan kaçar ve Bodrum’a St. Jean Şövalyeleri’ne sığınır, çünkü öldürüleceğinden emindir…”

https://www.bodrumfinder.com/bodrum-kalesi-ve-bodrum-kalesi-tarihi/

Yenasır Gazetesi(26.07.2017)

“Beyazıd’a karşı giriştiği savaşları kaybeden Osmanlı şehzadesi Cem Sultan, Mısır’a ailesinin yanına dönmek istemişti. Cem Sultan, dönüş yollarının Beyazıd tarafından denetim altına alınmasıyla, Malta şövalyelerinin elinde olan Bodrum Kalesi’ne sığınmıştı…”

https://www.yeniasir.com.tr/izmir/2017/07/26/gulenin-muzeye-cevirdigi-cami-ibadete-aciliyor

Hürriyet Gazetesi(24.02.2019)

“Osmanlı’nın ağır yükü”

“(…) Malta Şövalyeleri’nin elindeki Bodrum Kalesi’ne sığındı ve ardından Rodos’taki merkezde iltica talebinde bulundu. Şövalyelerin büyük üstadı Pierre d’Aubusson onu karşıladı ve hiç sıkılmadan Cem’i Papalığa devretti. Artık üstünden kazanç elde edilen kıymetli bir rehindi…” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/osmanlinin-agir-yuku-41127809

Bilindiği üzere Türkler, 13.yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yayılıp yerleşirken çeşitli adlarda  beylik devletleri kurmuş, gerek kendi aralarında gerekse etraftaki diğer devletlerle durmak bilmeyen hegomanya şavaşları yapmıştı. Papalık merkezli Rodos Şövalyeleri, Ege’deki varlıkları nedeniyle en can sıkıcı, en baş ağrıtıcı hasım güçlerden biriydi. Örneğin 1451’de Rodos’a sığınmak zorunda kalan son Menteşeoğlu İlyas Bey(*1), 1482’de  Fatih Sultan Mehmet(II)’nin oğlu Şehzade Cem(Sultan), korsanlık faaliyeti sırasında Şövalyelerin ele geçirdiği Barbaros kardeşlerden Oruç Reis(*2) gibi isimler altın yumurtlayan rehine olarak Papalık ve Rodos(sonradan Malta) Şövalyelerinin çok işine yaramıştı.

Karaman Sancak Beyi  Şehzade Cem’in Rodos Şövalyeleriyle diplomatik teması

Batılıların “Zizim” dediği Cem, 22 Aralık 1459 doğumluydu. Rodos Şövalyeleri ile ilk diplomatik temasını 20 yaşında Karaman Sancak Beyliği yaptığı 1479 yazında babasının bilgisi dahilinde kurmuştu. Osmanlı’nın Rodos’taki konsolosu Eğribozlu (Agrıbos) Dimitrios Sofianos’un katıldığı bu görüşmelerin konusu esir mübadelesi, korsanlık faaliyetlerinin desteklenmemesi ve haraç miktarının artırılmasıydı. Aynı sene Sultan Mehmet’in (II)  Rodos’u kuşatma hazırlıkları içinde olduğu istihbaratını alan GM Pierre d’Aubusson, bu müzakereler sonucunda zaman kazanmak için ateşkes andlaşması önermiş ve karşılıklı imzalar atılmıştı(*3).

Normalde bu tür müzakereleri Paşakapı(Babıali-Sadrazamlık) olarak bilinen “Osmanlı hükümeti” yürüttüğü halde Padişah bu vesileyle durumu idare etsin diye oğlu Cem’i Konya’dan(Karaman) çağırmıştı. Görüşme, yazışma, mektuplaşmalar sırasında Cem ile GM D’Aubusson arasında dostane bir ilişki gelişmişti. Aynı yaz günlerinde Şehzade Bayezid’in oğlu Selim’in(I) sünnet şöleni nedeniyle elçiliklere davetiye gönderilmiş, bu arada Venedik Dükü Giovanni Mocenigo’dan iyi bir ressam gönderip gönderemeyeceğini sorulmuş,  Venedik Senatosu’nun aldığı karar gereği uygun ressam olarak seçilen Gentile Bellini, 23 Kasım 1480’de İstanbul’a gelmişti. Şehzade Bayezid ve Cem’in birlikte poz veremeyeceği düşünüldüğünden, Padişah küçük oğlunu tercih ederek payitahta onu çağırmıştı. Bu sırada Bellini  Topkapı Sarayı’nda ağırlanıyordu ve buyruk üzre resim yapmaktaydı.

Fatih’in, D’Aubusson ile yapılan müzakerelerde de Beyazıt yerine Cem’i seçmiş olmasının da etkisiyle Osmanlı sarayında dolaşan fısıltılar“Padişah, mor renkte doğmuş olan küçük oğlunun halefliğine çoktan karar verdi” şeklinde dedikodulara yolaçmıştı. Artık onun çok daha çekici, daha cömert, daha karizmatik olduğu, avcılığı, sporculuğu, hem Farsça hem de Arapça  bildiği, şairliği, alimliği, İç Anadolu(Karamanya) ahalisinin gözdesi haline geldiği  konuşuluyordu.

Öyle ki yerel halktan kadınların ona olan aşk hikayeleri ayyuka çıkmıştı. Hatta bir minyatür resimde Cem, Karaman kırsalında avlanırken kendini onun ayaklarına atan bir kadın tasvir edilmişti. Aşık Çelebi, Cem’in Pers kralı gibi Konya’da parlak şairler ve müzisyenler çevresine başkanlık ettiğini yazmıştı(*4).

Fatih Sultan Mehmed’in(II) vefatı ve iç savaş

Fatih Sultan Mehmed sefere çıktığı sırada 3 Mayıs 1481’de Gebze yakınlarında vefat etmişti. Sultanın vefat haberinin yayılmasını engellemek isteyen Karamanlı Mehmed Paşa, derhal harekete geçerek İstanbul ile Üsküdar arasındaki bağlantıyı keserek ulaşım araçlarını İstanbul tarafına aldırmış, Acemioğlan Birliği’ni Fil Çayırı Köprüsü’nün tamiri ve hendek kazımı bahanesi ile şehirden çıkarttırarak hisar kapılarını kapattırmıştı. Tüm bu tedbirlere rağmen sultanın vefat haberi yayılmaya başlamış, toplanan merkez ordusu yeniçeriler ayaklanarak hem boğaz hem şehir girişleri kapatılmış olmasına rağmen zorla İstanbul tarafına geçmiş,  Karamanlı Mehmed’in  evini basıp başını kesmiş, mal-mülkünü yağmalamış ve Paşa’nın başını bir mızrağa takarak sokak sokak dolaştırmışlardı(*5).

Hırslarını alamayıp Padişah’ın ölümünden hekimleri sorumlu tutup(zehirlediği veya tedavi edemediği)  Yahudi asıllı hekim Yakup’u(Jacop) katletmiş sonra da Çıfıt mahallesini yağmalamışlardı. Öte yandan hem payitahttaki iktidar blokları hem sancaklardaki varisler arasında taht rekabeti başlamış, hızlı davranan Şehzade Bayezid sancağı olan Amasya’dan başkente gelerek 20 Mayıs’ta hükümdarlığını ilan etmişti. Karaman’dan (Konya) ordusuyla birlikte hareket eden Şehzade Cem ise 28 Mayıs’ta Bursa’ya gelmiş, burada para kestirip hutbe okutarak o da padişahlığını ilan etmiş ve ardından ağabeyine bir heyet gönderek Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu ve Rumeli olarak ikiye taksim edilmesini, kendisinin Anadolu’da hükümdar olmasını teklif etmiş, ancak bu teklif reddilince  iki tarafın orduları arasında iç savaş çıkmış kaybeden, Cem olmuştu.

Yeni Padişah Bayezid’in(II) Rodos Şövalyeleri ile diplomatik teması

Padişah Sultan Bayezid, St. John Şövalyeleri(sancuvanlar) ile daha evvel yapılmış olan barışın yenilenmesi için Menteşe Sancağı’na Hacı İbrahim adında bir elçi yollamış, Beçin Kalesi Subaşısı’nın da katıldığı müzakereler sonucu 26 Kasım 1481’de altı aylık bir ateşkes imzalanmıştı(*5).

Bu andlaşmayla Ölüdeniz, Patara(Sette Capi) ile Balad(Milet) arasındaki bölgede her iki tarafın filosuna da tüccar gemilerine de yelken özgürlüğü sağlanmış, kıyılar ve karasulara saygılı olma şartı getirilmişti. Bu andlaşma sonrası Rodos GM Pierre d’Aubusson, Mosco adındaki elçisini Beçin Subaşısı’na gönderip yeni Padişah ile haracın kaldırılması ve gerçek bir barışın sağlanması yönünde müzakere istediğini iletmiş  eğer bu sağlanamazsa ya da Padişah ateşkesi reddederse, bu kez Rodos’taki Türklerin ve Türkiye’deki Rodosluların mallarıyla birlikte evlerine dönebilmeleri için üç ay önceden haber verilmesi konusunda andlaşma yapılmasını önermişti.(*6)

Cem’in Papalık Şövalyelerine sığınma süreci ve ağabeyi Bayezid’e mektubu

Cem, ağabeyinin kuvvetleri karşısında mağlup olunca annesi başta ailesi ve maiyetiyle birlikte Memlüklere sığınmış, bu arada onun Sancakbeyi olduğu Karaman Valiliği Bayezid’in oğullarından Şehzade Abdullah’a verilmişti. Karamanoğlu topraklarının kadim sahibi olan ve kendi devletini yeniden kurmak isteyen Kasım Bey’le karşılıklı dostluk yemini edip ittifak yapan Cem, Sultan Kayıtbey’e duyduğu güvenin bir işareti olarak karısı ile çocuklarını onun yanında, Memlük ülkesinde bırakarak yeniden ağabeyi Bayezid ile savaşmaya gitmiş yaptığı muharebelerde sürekli güç kaybedince Akkoyunlu hükümdarının yanına sığınmayı düşünmüş, ancak Kasım Bey’in Rodos Şövalyeleri ile anlaşıp Ungurus(Macar) Kralı ile temas kurması, sonra da büyük bir orduyla Rumeli’nden gelerek ağabeyini tahttan indirmesi fikrini daha mantıklı bulmuş, böylece vakit geçirmeksizin harekete geçilmişti(*7). Bu sırada Bayezid’in ona isterse eğer imparatorluk sınırları üzerinde herhangi bir eyaleti bırakabileceği ve her yıl iki yüz bin altın kron göndereği teklifini reddetmiş, ardından sancuvanların Üstad-ı Azamı’na iletmek maksadıyla bir mektup yazıp en sadık hizmetkarlarından birini Rodos’a yollamıştı. Üstad-ı Azam D’Aubusson’un yardımcısı Guillaume Caoursin’nin günlüklerinde yazılanlara göre Rodos’a gönderilen o Elçi, ülkenin bütün geçişlerini tutan Bayezid’in askerleri tarafından yakalanıp başkente gönderilmiş, oracıkta hemen idam edilmişti.

Vakıadan haberdar olan Cem(Zizim), Ahmet Paşa’nın her yerde onu aradığının farkına varıp Toros Dağı’ndan ayrılarak Likya kıyılarına yönelmiş, kendisini koruyan adamlar da Ahmet’in askerleri tarafından halledilince canının derdine düşüp Frenkçe bilen Doğan ve Süleyman adında iki sadık adamını Rodos’a gemi almaya göndermiş(8*), görevlerini başaran bu elçiler vasıtasıyla Rodos Üstad-ı Azamı’ndan Rumeli’ye geçişlerinin sağlanmasını talep etmişti.(9*)

devam edecek…

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

KAYNAKLAR

1*-Gelibolulu Mustafa Ali’den alıntı/Menteşe Beyliği/Paul Wittek

-ORTA ANADOLU’DA HÂKİMİYET MÜCADELESİ(1400-1500) Prof.Dr.Yahya Başkan (Hadidi, s. 226 Mevlâna Rûhi Çelebi, s. 447 Enveri, s. 48 İdris Bidlisî, vr. 392b)

2*-FRANCİSCO LOPEZ DE GOMARA, MURADÎ VE KÂTİP ÇELEBİ’NİN ESERLERİNDE

ORUÇ REİS İMGESİ- Yüksek Lisans Tezi, Halim Yiğit BOZKURT

-“Gazavat-ı Hayrettin Paşa”, Şair Seyyid Murad(Muradi)

 3*-THE PAPACY AND THE LEVANT(1204-1571) by Kenneth M. Setton

 İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi” İsmail Hami Danişmend

4*-JEM SULTAN-“The Adventures of a Captive Turkish Prince in Renaissance Europe” by John Freely

5*- ŞEHZADE KORKUT VAKASI-Yüksek Lisans Tezi, Mehmet BALABAN

6*“A History Of The Crusades. Vol. 3, The Fourteenth And Fifteenth Centuries” by Hazard, Harry W(Harry Williams)

7*-“The Ottoman-Venetian Border (15th-18th Centuries)” by Maria Pia Pedani, Elisabetta Ragagnin

8*– “Sultan Bayezid ve Cem Sultan”-Osmanlı Tarihi II. Cilt, 12. Bölüm, ss. 161-179, Ord. Prof. İ. Hakkı UZUNÇARŞILI

9*-The life of the renowned Peter D’Aubusson, Grand Master of Rhodes containing those two remarkable sieges of Rhodes by Mahomet the Great and Solyman the Magnificent, being lately added to compleat the story adorn’d with the choicest occurences in the Turkish Empire at that time.” by Bouhours, Dominique, 1628-1702.

– “Vice Chancelier de I’Ordre de Saint-Jean de Jerusalem” by Guillaume Caoursin