Araştırmacı -Yazar Mehmet ÇİLSAL YAZDI: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-68

Önceki bölümlerde Rodos Başrahipliği’nin (grand master) anakarada sorun çıkarılmaması yönünde Kale’ye sık sık talimat gönderildiğine, buna rağmen ortam kızışınca zaman zaman Sıravolos ahalisiyle çarpışmalar yaşandığına değinilmişti.

 Araştırmacı -Yazar Mehmet ÇİLSAL YAZDI: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-68
 Araştırmacı -Yazar Mehmet ÇİLSAL YAZDI: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-68

 Araştırmacı -Yazar Mehmet ÇİLSAL YAZDI: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-68

Bodrum Kalesi’nde(St.Peter’s Castle) 16’ncı yüzyılın ilk çeyreğine kadar Britanya (İngiltere, İskoçya, İrlanda), Fransa(Auvergne, Provence), Almanya, İtalya, İspanya (Katalan, Aragon, Endülüs), Kastilya gibi çeşitli ülkelerden levanta gelenler ile bölgenin kadim ahalisi Elenilerden (Helen-Grek-Yunan-Rum) oluşan ve birkaç nesil öncesine dayalı akrabalık bağları bulunan rütbeli rütbesiz, komutan, rahip, şövalye, paralı asker, denizci, inzibat (polis), hizmetli, tüccar, tercüman, taş işçileri, duvar ustaları gibi meslekleri olan; Arap ve Türk köleler hariç, sağlık, miras ve yargılanma vb haklardan yararlanan ilginç bir topluluk yaşamaktaydı. Bu topluluğun Kos ile yakın ilişki içinde olduğu bilindiği halde Anakara (Sıravolos Yarımadası) ile ilişkisi  ne yazık ki tam olarak bilinmemektedir.

Önceki bölümlerde Rodos Başrahipliği’nin (grand master) anakarada sorun çıkarılmaması yönünde Kale’ye sık sık talimat gönderildiğine, buna rağmen ortam kızışınca zaman zaman Sıravolos ahalisiyle çarpışmalar yaşandığına değinilmişti. Bunun yanısıra tüccarlar ve işbirliği yaptıkları çoğu gemi sahibi korsan şövalyelerin Kale’yi köle pazarına çevirdiği, hatta bu tacirlerin kafileler halinde Menteşe kazalarına köle götürüp sattığı, bu işten sancuvanların (“şövalye”- yazı dilinde “filar”) nemalandığından da bahsedilmişti(*1).

 

1518’in son aylarında Bodrum Kalesi’nin(St.Peter’s Castle) Flaman Komutanı Peder Corneille de Hamburch’un görev süresi bitmek üzereyken Kale’deki muhafız eksiğinin farkına varan Rodos Başrahibi(grand master) Fabrizio del Carretto, Kos Komutanı Teğmen Peder Jacobo Giberti’ye 22 Ekim tarihli bir yazı göndererek eksiğin giderilmesini emretmişti(*2). Rodos ve bağlı garnizonlardaki muhafızların sayısının artırılıyor olması ise Osmanlı Ordusu hakkında  gelen istihbaratlardan kaynaklanıyordu, çünkü olası güvenlik tedbirler ihmal edilmemeliydi. 1519’un ilk günlerinde Kale Komutanı Peder Corneille de Hamburch’un görev süresi bittiğinde yerine Auvergne Charolais Manastırı(şato) Komutanı Peder Aimery de Mesnil (Emerico du Mesuil) atanmıştı(*3).15 Mart 1519’da Rodos karargahından Bodrum Kalesi’nin (St.Peter’s Castle) yeni Komutanı Mesnil’e GM Fabrizio del Carretto imzasıyla gelen yazıda Dalmaçya Valisi’nin teğmeni Peder Georgio de la Casa’nın, Küdüs-Rodos Tarikatı tüzüklerine göre her şeyin doğru olup olmadığını kontrol etmek için kaleyi ziyaret edeceği bildirilmişti. Bunun sebebi, yeni Komutan Mesnil’in işini yapmasına mani olunup olunmadığının anlaşılması ve emre itaatsizlik yapılmasının önüne geçmekti(*4). Bu arada, Kale’nin önemli, kadim sakinlerinden Turcimanno (tercüman) Antonio de Bossolx, önceki Grand Master Emergy d’Amboise’nun kendisine 1506’da bahşettiği ömür boyu tercümanlık görevini Grand Master Carretto’nun onayı ile yine ömür boyu olacak şekilde uzatmıştı.(*5)   

 

16’ncı yüzyılın ilk çeyreğinde Sıravolos Yarımadası:

 Tarihçi Prof. Dr. Mikail Acıpınar’ın “16’ncı Yüzyılda Balad Kazası” başlıklı araştırmasına göre 1517 tarihli “Menteşe Mufassal Tahrir Defteri”, içinde “Bodrum” kelimesini bulunduğu ilk resmi belgedir. “Bodrum” adı ne bir yerleşim birimi ne de bir kale adı olmayıp bir iskele adıdır ve “mukataa-i mahsul-i iskele-i Marmaros ve Balat ve Bodrum ve Köyceğiz ve Meğri” şeklinde kayıtlıdır. Metindeki “mukataa”, Menteşe Sancağı’na bağlı 4 iskeleyi kapsamakta, yani henüz geniş çaplı Batı Anadolu gümrük mukataası içinde yer almamakta, yıllık 70.000 akçalık mukataa geliri maktu belirlenmekteydi(*6).

“İskele Mukataası”nın anlamı ise iskelenin belirli bir süreliğine (1 yıl, 5 yıl  gibi) bir işletmeci tarafından parası peşin ödenmek şartıyla kiraya verilmesiydi. Ancak, Menteşe Sancağı’ndaki 4 iskeleden biri olan “Bodrum İskelesi”, 1517’de Rodos Şövalyeleri’ne ait iskele olamayacağına göre mukataa konusu olan “Bodrum İskelesi”nin nerede, hangi köyde ya da nahiyede olduğu bilinmemektedir. Tarihçi Prof. Turan Gökçe’nin “16.yy’da Sıravolos Kazası” başlıklı araştırmasına göre ise Sıravolos Yarımadası’nda o tarihte; Beksimed, Büskebi,Yumruburun, Karabağ, Karaova, Etrim, Sandıma, Varilya, Meymuncuk köy ve karyeleri bulunmaktaydı ve toplam nüfus, 3797’di(*7). Büskebi-Aspat-Akyarlar’daki(Ortakent) Strobilos (Sıravolos) antik limanının işlek olma ihtimali düşünüldüğünde mukataalı “Bodrum İskelesi”nin bu iskele olması mantıklı gözükmektedir.

 Prof Ahmet Yiğit’in “14-16’ncı yüzyıllarda Menteşe Değirmenleri” başlıklı araştırması da Sıravolos Kazası(Bodrum) hakkında Yavuz Sultan Selim döneme ait önemli bilgiler içermektedir. Sıravolos(Isravalos), 1517 yılından itibaren yapılmış olan idari teşkilat düzenlemesinde ayrı bir “kaza” haline getirilmişti. Isravalos’a ait köyler, Milas ve Peçin/Beçin kazalarından ayrılarak yeni oluşturulan bu kaza sınırları içine dahil edilmişti. Liva genelinde en düşük gelirin elde edildiği kaza durumundaki Isravalos’ta, 1517 yılında 7 değirmende işleyen 31 bab mevcuttu.Tam yıl çalışan değirmenin bulunmadığı bu kazada kesin olmamakla birlikte yıl boyu kurumadan akan bir dere ya da ırmak yoktu. Değirmenler bir yılda 3 ila 6 ay arasında işlemekteydi ve 7 değirmen 31 bab’ın hasılatı 545 akçe’ydi. Kaza’nın değirmenli karye/köyleri arasında en çok değirmen taşı(bab) bulunan köy, Beksimed’ti. Değirmenler içindeki 10 adet  öğütme taşı, Beçin ile Bodrum Kalesi’nin(1522’den sonra) iaşesine tahsis edilmişti. Sıravolos’un(Isravalos) değirmen sayısı, 1530’a kadar değişmemişti. (8*)

8*- “14-16’ncı yüzyıllarda Menteşe Değirmenleri” by Prof Ahmet Yiğit

 

Kale’nin yeni komutanı “Aimery de Mesnil”in tahkimatları:

 Bodrum Kalesi’nin(St.Peter’s Castle) bitmek bilmeyen inşaat ve tahkimatları, 1519 yılı itibarıyla Komutan Mesnil döneminde de devam etmişti. Grand Master Fabrizio del Carretto, şövalye kalelerinde tahkimat çalışmalarını hızlandırma kararı alır alamaz  duvarlar, hendekler ve kulelerin yeni teknolojili topların artan saldırına dayanacak şekilde İtalyan askeri mühendisliğinin yeni kurallarına göre güçlendirilmesi talimatları vermişti. Bodrum Kalesi’nin yeni komutanı, talimatlar doğrultusunda inşai faaliyetlere güney ve doğu perde duvarlarından başlamış, Kale’nin doğu ve güneyini sıkı biçimde ele alarak varolan kuleleri de burçlara katacak şekilde İngiltere Kulesi’nin hem kuzey hem batı istikametindeki perde duvarının çepeçevre sağlamlaştırılmasına girişmişti. Aslında tüm bu işlerin arka planında sadece idari, askeri personel yoktu; İmparator Maximilian’ın kişisel askeri mühendisi Basilio della Scala(Basilio dalla Scuola di Vicenza) ve Maestro Zuenio (Gioeni) gibi Rodos’a batıdan gönderilen dönemin ünlü mimar ve mühendisleri de vardı(*9).

Bu tahkimatlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun genişletme planı doğrultusundaki sefer hazırlıkları hakkında Konstantinapolis’den(İstanbul) haberler geldikçe daha da artmaktaydı ve nitekim 2 yıl kadar sürmüştü. Bu süre içerisinde mermer plakalar üstüne armalarını yontturan Komutan Mesnil, bunların üçünü doğu, birini güney perde duvarına olmak üzere 4 noktaya yerleştirmişti.(*10)  

 

Yavuz Sultan Selim’in vefatı(22 Eylül 1520):

 Yavuz Sultan Selim dönemindeki donanma faaliyetleri II.Bayezid dönemindeki kadar yoğunolmasa da hız kaybetmemişti. Selim, babasının döneminde henüz şehzadeyken Karadeniz’deki donanma faaliyetlerini denetlediği gibi 100 adet kadırga inşa ettirmiş, gemi yapım işini İstanbul ve Gelibolu’yla sınırlı tutmamıştı. Haliç’teki tersaneyi ise Galata’dan Kâğıthane’ye genişleterek buraya içerisinde 300 göz bulunan bir tersane binası inşa ettirmişti(*11). Devlet-i aliyenin tepesindeki bazı ümera ve ulemalar, onu Rodos konusunda sık sık teşvik etse de günün birinde Eyüp el-Ensari’nin kabrine ziyarete gittiği sırada yeni yapılan kadırgaları denizde görüp hiddetlenmiş ve herhangi bir sefer kararı vermediğini, böyle bir sefer için ömrünün bile yetmeyeceğini söyleyerek yanındakileri azarlamış ve kesin tavrını ortaya koymuştu. Bu konuda Katip Çelebi notlarındaki ifadeler şöyledir:“Dedem Sultan Mehmet Han zamanında olan Rodos utancını henüz üzerimizden kaldırmamışken bunu iki kat mı etmek istersiniz?... Hele o kalenin ele geçirilmesine dört aylık barut nasıl yeter? Bunun iki katı bir zamanda ele geçirilirse hayli hünerdir... Hem bize sefer yok, değer ahiret yolculuğu”(*12)  

 Osmanlı İmparatorluğu’nu Mısır’dan Hicaz’a, Suriye’den İran’a kadar genişleten Yavuz Sultan Selim, Edirne Sarayı’na giderken sırtında çıkan “Şirpençe” çıbanı nedeniyle 22 Eylül 1520’de hayatını kaybetmiş; kötü haberi Manisa’dayken alan oğlu Şehzade Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) 30 Eylül 1520’de onun yerine tahta geçmişti. Yeni padişahın ilk işi, Batı’ya karşı geleneksel gazâ siyasetini canlandırarak Orta Avrupa’nın kilidi durumunda olan Belgrad’ı almak, diğeri de Akdeniz hâkimiyeti bakımından son derece önemli olan Rodos’u fethetmekti... 

 

GM Fabrizio del Carretto’nun vefatı - Philippe Villiers de l’Isle Adam’ın GM seçilmesi ve zorlu yolculuğu:

 

GM Fabrizio del Carretto, tutulduğu bir hastalık nedeniyle 10 Ocak 1521’de Rodos’ta vefat etmiş; boşalan makamın yerini doldurmak için Papalığın merkezi Roma’da yapılan seçimde   kimine göre azılı düşman, kimine göre ateşli rakip olarak görülen 2 aday yarışmış; bunlardan Portekiz-Kastilyalı Şansölye André do Amaral kaybeden, Fransa-Auvergnli Philippe Villiers de l’Isle Adam ise kazanan olmuş; böylece 22 Ocak 1521 tarihinden itibaren Rodos Şövalyeleri’nin GM’lık makamı Auvergne Dili Başrahipliği’ne emanet edilmişti.

 Fransa Kralı I. François, Grand Master olan vatandaşını tebrik ettikten sonra neye ihtiyacı varsa temin edeceğini bildirmiş; ancak, GM Villiers ondan sadece birkaç yüz kilo güherçile isteyip bunun her şeyden çok daha acil ihtiyaç olduğu cevabını vermişti. Diğer taraftan, Fransa’da toplanan fonların Fransa’da harcanması için Fransa’dan bazı malzemeler satın alınmıştı ve O hala Paris’teyken Rodos’ta bulunan İngiliz Dili Başrahibi Sir Thomas Docwra, Kudüs-Rodos St. John Şövalyeleri’nin Mareşali (Başkomutan) seçilmişti.  

 

Öte yandan Osmanlı Sultanı Süleyman, Avrupa’daki gelişmelerle ilgili sağlam kaynaklardan istihbarat  alıyordu ve Papalık’ta yapılan seçimi Şansölye Amaral’ın sadece birkaç oy farkla kaybettiğini öğrenmişti. Yenilgiyi hazmedemeyen Amaral, sonraki ay ve yıllarda Sultan Süleyman’a zaman zaman istihbarat yollamaya başlamıştı. İlk haberi de GM seçilen Villiers’in yolculuğu hakkındaydı. Bunun üzerine Osmanlı Padişahı, denizciler dünyasında kötü şöhretiyle bilinen sadık adamı Korsan Kurdoğlu Muslihiddin Reis’e, Rodos’un Grand Mastırı seçilen Villiers’i yakalaması için Ege’ye yelken açarsa eğer ona Kapudan Paşa (Büyük Amiral) rütbesini vaat etmişti. Kurdoğlu, iki kardeşinin ölümünün ve üçüncüsünün şövalyeler tarafından esir alınmasının intikamını alma fırsatı yakaladığı için Rodos Grand Mastırı’nı avlamaktan mutluluk duyacağını, gizlice ya da şaşırtmacalı yelken açması durumunda dahi gerekirse Rodos’a gireceğini, onu mutlaka esir alıp İstanbul’a getireceğini açıkça ifade etmişti.

 

Nitekim GM Villiers de L' Isle-Adam, yanındakilerle beraber Marsilya’dan 4’ü karaka, 4’ü kiralık tekne olmak üzere toplam 8 gemiyle ayrıldıkları günün ertesinde bazı aksilik ve zorluklarla dolu bir yolculuğa çıkmıştı. İlk uğursuzluk, karaka gemilerden birinin mutfağında dikkatsiz bir çocuk tarafından çıkarılan yangın olmuş, yolcular arasında müthiş panik yaşanmış, ancak çok geçmeden güç bela da olsa söndürülebilmişti. İkinci uğursuzluk ise  kafilenin denizde korkunç bir fırtınaya yakalanmış olmasıydı.Yetmezmiş gibi Villiers’in gemisine bir de yıldırım düşmüş ve tam 9 kişiyi öldürmüştü. Gürlüyen gökyüzünde çakan şimşeklerin bir diğeri gemiye isabet edince kabininde seyahat eden Villiers’in kılıcını eritmiş, ancak kınına zarar vermemişti. Şövalyeler, tüm bu olanları bir yandan  gücün, kuvvetin(kılıç) kırılacağına dair kötü alamete, diğer yandan hiç olmazsa onurlarının(kın) zarar görmeden kalacağına dair yorum yapmıştı. Rodos karakası Sicilya’daki Syracuse’da tamir edilip onarılırken, Villiers, ünlü denizci Kurtoğlu Reis’in Mora’nın güney yarımadasında, Cape Malea yakınlarında onu pusuya düşürmek için beklemekte olduğuna dair bir mektup almıştı. Villiers ve maiyeti, bu yüzden geceleyin Kithira Boğazı'ndan (Cerigo Kanalı) geçerek Kiklad Adaları grubunda seyre başlamışsa da çoktan peşine düşmüş olan Kurtoğlu filosu ile adeta ölümcül bir kaçma kovalamaca yaşanmış, en nihayetinde kan ter içinde Rodos’a zar zor   ulaşabilmişti.(*13)

 

devam edecek...

 

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR

 

1*-“The Prior of the Knights Hospitaller in Late Medieval England” by Dr.Simon Phillips

2*-Malta Cod. 407, f. 228r.

3*-Malta Cod. 407, f. 231v.

4*- Malta Cod. 397, f. 232r-v.

5*-Malta Cod. 406, f. 237v, Malta Cod. 408, f. 216r.

6*- “XVI. Yüzyılda Balat Kazası (Tahrir Defterlerine Göre), E.Ü.S.B.E. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi”; BOA.,TD 61, s.117; BOA.,TD 166, s.507. by Prof. Dr. Mikail Acıpınar,

7*-“16.yy’da Sıravolos Kazası” by Prof. Turan Gökçe

8*- “14-16’ncı yüzyıllarda Menteşe Değirmenleri” by Prof Ahmet Yiğit

9*-The Fortress of Rhodes 1309–1522” by Konstantın NOSSOV

10*-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle” by Monsieur Jean-Bernard de Vaivre

11*-“Venedik Kaynaklarına Göre Suriye ve Mısır’ın Fethi Sırasında Osmanlı Donanma Faaliyetleri” by Dr.Volkan Dökmeci

12*- Katip Çelebi, Tıhfatü’l Kibar Fİ Efsari’lBihar, s. 36, Mustafa Nuri Paşa, Netayic’ül-Vukuat, s. 89, Ziver Bey, Rodos Tarihi, s.120.

13*-For the letters of L' Isle-Adam, see E. Charriere, Negociattons de la France dans le Levant, 4 vols., Paris, 1848-60, repr. New York, 1965, 1, 85-90. and cf. Bosio, Militia di San Giovanni Gierosolimitano, II (1 594), bk. xvill, p. 522.