Ayşegül Ülkü yazdı: Bodrum’un Geleceğini Korumak- Betonlaşmaya Karşı, Butik Turizme Yönelmek
Bodrum, tarihi ve dünyada eşi benzeri olmayan coğrafyası ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da göz bebeği olan bir turizm cennetidir.
Bodrum, tarihi ve dünyada eşi benzeri olmayan coğrafyası ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da göz bebeği olan bir turizm cennetidir. Ancak son yıllarda yaşanan yoğun yapılaşma ve doğanın tahribatı, Bodrum’un bu eşsiz kimliğini tehdit etmektedir. Doğaya beton dikerek turizm yapılamaz; tam tersine, doğayı koruyarak ve butik projelerle sürdürülebilir bir turizm anlayışı geliştirerek Bodrum’u var etmeliyiz.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR TURİZMYAPISI KURMAK MÜMKÜN DEĞİL
BODRUM, KUŞADASI DEĞİLDİR VE HİÇBİR ZAMAN OLMAMALIDIR.
Bir on yıl önceki turist kalitesi ile bugünü kıyasladığımızda ise ne yazık ki sınıfta kalıyoruz. Bodrum’un çektiği turist profili, giderek kalite kaybına uğradı. Bu da doğrudan Bodrum’un özgün kimliğine zarar veriyor. Bodrum’un kendine özgü yapısını, doğasını ve kültürünü koruyarak, butik projelerle turizmi yeniden kaliteli hale getirmeli ve betonlaşmaya karşı kararlı bir duruş sergilemeliyiz. Bu, Bodrum’un geleceği için atmamız gereken en önemli adımlardan biridir.
BU MİRAS, PARAYLA ÖLÇÜLEMEYECEK KADAR KIYMETLİDİR.
Biz ne yapıyoruz? Kişisel çıkarlarımız uğruna yağmacılara göz yumuyoruz, sessiz kalıyoruz. Bu durumun sonucu olarak, Bodrum’un ve ülkemizin doğal ve kültürel mirası hızla yok olurken, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakma sorumluluğumuzdan da uzaklaşıyoruz. Bu topraklar bize atalarımızdan miras kaldı, ama onu geleceğe taşıyacak olan bizleriz. Kazancın değil, doğanın ve kültürün peşinden gitmeliyiz; çünkü bu miras, parayla ölçülemeyecek kadar kıymetlidir.
TURİZMCİ VE ESNAF ARTIK PARA KAZANAMIYOR
Turist kalitesindeki düşüşle beraber, Bodrum’un karşı karşıya kaldığı yeni olumsuzluklara da dikkat çekmemiz gerekiyor. Eskiden, Bodrum’un adı huzur, kültür ve kaliteyle anılırdı; ancak bugün durum çok farklı. Turizmci ve esnaf artık para kazanamıyor; Bodrum, ekonomik zorluklarla boğuşan bir yer haline geldi. Bu ekonomik sıkıntılar, beraberinde sosyal sorunları da getirdi. Trafik, altyapı sorunları, silahlı çatışmalar, cinayetler ve hırsızlık gibi olaylar Bodrum’da yaşanır hale geldi. Oysa Bodrum, geçmişte bu tür sorunlarla asla anılmazdı.
Bodrum’u bu duruma getiren nedenlerin başında, kontrolsüz turizm ve düşük kaliteli turist profilinin yarattığı baskı yer alıyor. Hızlı kazanç arayışıyla yapılan yanlışlar, Bodrum’un huzurlu ve seçkin kimliğini zedeledi. Bizim asıl amacımız, Bodrum’u yeniden kültürlü, kaliteli ve samimi insanların turizm yaptığı bir yer haline getirmek olmalı. Bırakalım Bodrum, geçmişte olduğu gibi, doğasıyla, tarihiyle, sanatıyla, sosyal olanaklarıyla ve insanıyla huzurlu bir yaşam sunan bir cennet kalsın. Bu, Bodrum’un hak ettiği ve yeniden kazanması gereken kimliktir.
KENDİMİZİ ELEŞTİRMEDEN BU SORUNLARI ÇÖZMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Ancak kendimizi eleştirmeden bu sorunları çözmemiz mümkün değil. Peki biz ne yapıyoruz? Bodrum pahalı değil ucuz sloganları atarak ulusal medyaya paralı haber yaptırıyoruz. Oysa bu, Bodrum’un kendine has ve özel yapısını daha da zedeliyor. Turizmin Bodrum’a getireceği ekonomik kazanç, doğrudan doğruya hedef kitlemize bağlıdır. Bodrum, her gelir grubuna hitap eden bir turizm merkezi olmamalıdır. Bunun yerine, belli bir gelir seviyesinin üzerinde olan, doğayı seven, kaliteli hizmet arayan turistlere hitap etmeliyiz. Bu şekilde, hem turizmden elde edilen gelir artacak, hem de Bodrum’un doğal yapısı korunacaktır. Az sayıda, ancak nitelikli turistin gelmesi, trafik sorununu azaltacak, kanalizasyon problemlerini hafifletecek ve Bodrum’un doğal güzelliklerinin korunmasına katkı sağlayacaktır.
EĞİTİMSİZLİK, BODRUM’UN KARŞILAŞTIĞI BİRÇOK SORUNUN TEMELİNDE YATMAKTADIR.
Son olarak, kendimizi eğitmek yerine sürekli kısıtlı imkânlardaki belediyecilik hizmetlerini eleştiriyoruz. Oysa çözüm, eleştiride değil, bilinçli ve sorumlu bir şekilde doğayı ve toplumsal düzeni koruma gayretindedir. Eğitimsizlik, Bodrum’un karşılaştığı birçok sorunun temelinde yatmaktadır. Doğa içine moloz bırakan, mangal yakan, arabasına kıyamayıp ormanın içinde sigara atan magandalar, Bodrum’un doğal dokusunu tahrip ediyor. Bu tür bilinçsiz davranışlar, Bodrum’un kendine özgü kimliğini ve huzurunu tehdit ediyor. Bodrum, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği, insan ruhunu besleyen bir cennet olarak kalmalıdır. Bunu başarmak, ancak hepimizin ortak çabası ve doğru eğitimle mümkün olacaktır.