İnşaat Yüksek Mühendisi Onur Çevik Yazdı: Kentler Toplumların Aynasıdır. Bodrum bu yükü daha ne kadar kaldırabilir?
Bodrum… Sevdalısı olduğumuz cennet. Bir zamanlar denizinin berraklığı, doğasının sadeliği, insanlarının samimiyetiyle içimize işleyen bir masaldı.

Bodrum… Sevdalısı olduğumuz cennet. Bir zamanlar denizinin berraklığı, doğasının sadeliği, insanlarının samimiyetiyle içimize işleyen bir masaldı. Şimdi ise bu masal, hızla çirkin bir kabusa dönüşüyor. Beton yığınları, plansız yapılar, kıyı ihlalleri, kirletilen denizler ve yok edilen doğal güzellikler… Bodrum’un bağrına saplanan bu hançerler, yalnızca coğrafyasını değil, kültürünü de katlediyor. Kentleşmek, yeni yollar döşemek, yeni binalar dikmek değildir sadece.
BUNUN BEDELİNİ KİM ÖDEYECEK
Kentleşmek, bir yaşam biçimi, bir anlayış, bir kültür üretmektir. Ancak Bodrum’da gördüğümüz, bunun tam tersidir: Kentleşme adı altında doğa talan ediliyor, rant uğruna tarih ve çevre yok ediliyor. Bugün Bodrum’un kıyıları, halkın değil otellerin ve özel işletmelerin malı olmuş durumda. Denizleri, sadece mavi yolculuk tekneleriyle değil, çöp ve kirlilikle de dolup taşıyor. O güzelim koylar, inşaat atıkları ve plansız yapılaşma yüzünden can çekişiyor. Peki, bunun bedelini kim ödeyecek?
KENTLER TOPLUMLARIN AYNASIDIR
Louis Wirth, kentlileşmenin sadece fiziksel bir mekânda değil, insanın zihniyetinde gerçekleşmesi gerektiğini söyler. Kentli olmak, sorumluluk almayı, ortak alanlara sahip çıkmayı, kurallara uymayı ve doğaya saygıyı gerektirir. Ama Bodrum’daki manzara, kentlileşmekten ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Bu bölgeye gelip, günübirlik tüketenler, kentliliği yalnızca asfalt yollardan ve gösterişli otellerden ibaret sananlar, bu kültürü mahvediyor. Queen ve Carpenter’ın dediği gibi, “Kentler, toplumların aynasıdır.” Bodrum’un bugünkü hali, çarpık zihniyetlerin, duyarsızlıkların ve sorumsuzlukların en acı yansımasıdır. Çöplerini sahile bırakan, denizleri kirleten, kıyıya kaçak villa diken, ormanlık alanlara iş makinelerini sokan herkes bu suçun bir parçasıdır.
BODRUM BU YÜKÜ DAHA NE KADAR KALDIRABİLİR
Bodrum’un doğası ve denizi bu yükü daha ne kadar kaldırabilir? Bir zamanlar “Bodrum’a gidip de geri dönemeyenlerin şehri” olarak bilinen bu cennet, artık beton yığınları arasında kaybolmuş bir kalabalığın yurdu oldu. Bodrum, tüketim çılgınlığının kurbanı olma yolunda hızla ilerliyor. Bodrum’a gönül verenlerin “bizim Bodrum” dediği yerler, artık yabancılaşmış, tanınmaz bir hale büründü. Bugün Bodrum’un sahillerini, dağlarını, taşlarını, ormanlarını, suyunu yağmalayanlar, yarın bunların yokluğunda kendi içindeki boşluğa mahkûm olacaklar. Doğaya atılan her adım, Bodrum’un kalbine bir yara açmaktır. Beton yığınları, denizlerdeki kirlilik ve umarsız tüketim sadece Bodrum’u değil, bizi de bitiriyor. Karar bizim…
Onur ÇEVİK / İnşaat Y. Mühendisi /U. Planlama /Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi