Bodrum’daki imza gününde  iktidara Gezi, Kobane ve demokratik açılım konularında sert eleştiriler “İktidar geçici düzenlemelerle  bir oyalama taktiği uyguluyor, bu süreci kendi konumlarını devam ettirebilmek olarak görüyor

Dem Parti Bodrum İlçe Örgütü, barış ve demokratik toplum çağrısı sürecinde Gezi ve Kobane davalarına dair söyleşi gerçekleştirerek; Figen Yüksekdağ’ın ‘Sınırsız Savunmalar’ kitabı için imza günü gerçekleştirdi.Düzenlenen toplantıda Gezi davaları, demokratik açılım ve Kobane davaları masaya yatırıldı, iktidara yönelik sert eleştiriler yapıldı

Bodrum’daki imza gününde  iktidara Gezi, Kobane ve demokratik açılım konularında sert eleştiriler “İktidar geçici düzenlemelerle  bir oyalama taktiği uyguluyor, bu süreci kendi konumlarını devam ettirebilmek olarak görüyor
Bodrum’daki imza gününde  iktidara Gezi, Kobane ve demokratik açılım konularında sert eleştiriler “İktidar geçici düzenlemelerle  bir oyalama taktiği uyguluyor, bu süreci kendi konumlarını devam ettirebilmek olarak görüyor

Bodrum’da gerçekleştirilen etkinliğe, Dem Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ile ESP (Ezilenlerin sosyalist Partisi) Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Kobane davası avukatı Sezin Uçar katıldı. Sezin Uçar “Kayyımlar sürdükçe, belirli toplumsal kesimlere saldırı sürdükçe, terörle mücadele kanunu var oldukça demokrasinin ve barış zemininin var olacağını düşünmüyoruz. İktidar geçici düzenlemelerle  bir oyalama taktiği uyguluyor, bu süreci kendi konumlarını devam ettirebilmek olarak görüyor” dedi.

Sezin Uçar, ‘Sınırsız Savunmalar’ kitap hazırlık sürecine dair, toplumsal mücadelenin belleksizleştirilmesine karşı bir çalışma yapmak istediklerine değinerek; “9 yıldır mücadele arkadaşlarımız büyük emekle zorluklara karşı direniyorlar. Hem duruşlarının hem fikirlerinin anlamı var bunu herkesle buluşturmak istedik.” dedi.

Devletin hem hukuk tekniği hem de toplumsal mücadele anlamında kapatamadığı iki davası olduğunu belirten Sezin Uçar, “Hala iki önemli toplumsal direniş; biri Gezi isyanı diğeri de Kobane serhıldanıdır. Bunların her ikisinin de kesiştiği dönem HDP’nin 7 Haziran 2015 seçim başarısının olduğu bir dönemdi. Bu devletin savaş ilanının başladığı bir siyasal süreç oldu. Kürt ulusunun en temel hakları ile Türkiyeli emekçilerin, kadınların, LGBTİ’lerin, gençlerin hak ve taleplerinin aynı toplumsal zeminde buluştuğu zemini ifade ediyor. Bu zeminin varlığı, bu iki ayaklanma dinamiği bugün Erdoğan’ın hala korkusu rüyasıdır.” Dedi.

CHP’Lİ BELEDİYELERE YÖNELİK ETKİN PİŞMANLIK DAYATMASI YAPILIYOR

Uçar, Kobane  dava süreci ile ilgili olarak “Bir siyasi partinin demokratik eylem çağrısı devlet tarafından bir kriminal hale getirildi.” dedi. Davada çok fazla ihlal olduğunu aktaran Uçar, “Yargılama esnasında siyasetçilerin bir savunma yapmaktan ziyade o kürsüde HDP programını tartışmaları çok önemli. Devler bugün nasıl CHP belediyelerine dönük saldırılarda etkin pişmanlık dayatması yapıyorsa Kobane davasında da yargılananlara bu pişmanlığı dayatmak istedi. Ama hem Figen Yüksekdağ hem de diğer siyasetçiler devletin çekmeye çalıştığı zemine hiç düşmedi. Figen Yüksekdağ’ın savunmaları bu bağlamda tarihte önemli bir şekilde yerini aldı.” şeklinde konuştu.

Sezin Uçar, Ekim ayından bu yana gelişen siyasi süreçte tüm siyasi tutsakları ve Gezi ile Kobane davası tutsaklarının daha fazla savunularak daha çok gündem yapılması gerektiğini aktardı. “Biz nasıl Kürt ulusunun bütün taleplerini bu süreçte daha fazla savunmak zorundaysak; siyasi tutsakların özgürlüğünü de isteme ve politik mücadelenin etkin bir konusu haline getirme sorumluluğuyla karşı karşıyayız.” dedi.

KENDİ KONUMUNU DEVAM ETTİRMEK İSTEYEN İKTİDAR GEÇİCİ DÜZENLEMELEREL OYALAMA TAKTİĞİ UYGULUYOR

ESP olarak Kürt sorununda emekçi çözümü savunduklarını aktaran Uçar, şovenizmle Kürt ulusunun sorunlarına duyarsız kalan Türk işçi ve emekçilerinin de muhatap olmaları gerektiğini dile getiren Uçar, Kürt sorunun sınıfsal temelde çözümü için çağrı yaptıklarını kaydederek; “Sadece Kürt ulusuna bazı haklar tanınarak adil ve demokratik bir zemin olacağını düşünmüyoruz. Kayyımlar sürdükçe, belirli toplumsal kesimlere saldırı sürdükçe, terörle mücadele kanunu var oldukça demokrasinin ve barış zemininin var olacağını düşünmüyoruz. İktidar geçici düzenlemelerle bir oyalama taktiği uyguluyor, bu süreci kendi konumlarını devam ettirebilmek olarak görüyor. Mevcut siyasal iktidarın niyetleri ile şüphemiz olmadığı için daha fazla basınç oluşturmamız gerekiyor. Yoldaşlarımızın özgürlüğü için, rejim üzerinde baskı uygulayabilmek için, tüm katliam ve faili meçhul cinayetlerin aydınlığa kavuşabilmesi için, hasta tutsakların serbest bırakılması için bunu yapmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu. Uçar, siyasetin her alanında kadınların daha az görünür olmasını eleştirerek, eleştiri ve özeleştiri sürecine yürütülmesi gerektiğini belirtti.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, geleceğe dönük perspektif oluşturmak için Figen Yüksekdağ’ın ve bu tür kitapların önemine değindi. Bu kitapların hafıza tazelemekle birlikte bugünü siyasi olarak değiştirip dönüştürebilecek bir zemin yarattığını belirtti. Kadın tutsakların patriyarkaya karşı mücadelesinin bir suç unsuru olarak görüldüğüne değinen Saki, “Kitapta yer alan ifadeler patriyarkaya karşı mücadelede bize yol gösteriyor. Erkek egemenliğinin çok köklü olduğunu belirterek kendi zeminlerimizde de bunu farketmeliyiz.” dedi.

Saki, Türkiye siyasetini 2015 öncesi ve sonrası olarak ayrı değerlendirmeler yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Gezi direnişinin farklılaşma yarattığını belirten Saki, “Farklı bir isyanın açığa çıkması Gezi direnişi ile gerçekleşmiştir. O dönemde Ortadoğu’daki gelişmelerle, Rojava devrimi ile yeni bir toplumsal hayat açığa çıkmıştır. Bu Türkiye Cumhuriyeti açısından bir kabus olarak görülmüştür.” şeklinde konuştu.

Saki, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki ısrarına ve 2015 sonrası yaşananlara rağmen Türkiye sosyalist hareketinin, kadın hareketinin bir arada durma ısrarı çok önemine değindi. Özgül Saki, “Son süreçte gerçekleşen siyasi gelişmelerde somut olarak İmralı tecridinin kısmen aşılmış olsa da şu anda bu görüşmelerde bir durma var. Bunun iktidarın güdümünde olması sıkıntılı bir durum.” dedi.

Toplumun her kesiminde büyük bir öfke olduğuna değinen Saki, “Barış ve demokratik toplum çağrısını bu öfke ile ortaklaştırmamız gerekir. Devletin iki dudağı arasına bakmaktan öte, süreç ne olursa olsun bu toplumdaki toplumsal örgütlenmemizi güçlendirerek ilerleyebilmeliyiz” şeklinde konuştu.

Etkinlik Figen Yüksekdağ’ın kitabı ‘Sınırsız Savunmalar’ kitabının imzalanması ile son buldu.