Vahşi Madenciliğe ve termik santrallere tepki: Zeytin ağacını kökünden sökmek toprakla anlaşmayı bozmak gibidir
TERMİK SANTRAL BÖLGELERİNDE ÖLÜM ORANI YÜZDE 23 FAZLA...Vahşi madenciliğin ve termik santrallerin gölgesinde bir gelecek yok…..

Vahşi madencilik ve termik santrallerin sağlığa etkileri masaya yatırıldı
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından Milas’ta “Vahşi Madencilik, Termik Santraller ve Sağlık Etkileri Sempozyumu” düzenlendi. CHP’li Milas Belediye Başkanı Fevzi topuz “Milas, doğanın, emeğin ve dayanışmanın kentidir. Ancak bugün vahşi madencilik, termik santraller ve denetimsiz sanayi baskısı nedeniyle zeytinliklerimiz, ormanlarımız ve sağlığımız risk altında. Bu bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik gerekçe insan yaşamından üstün olamaz” diye konuştu.
Milas Belediye Evlendirme ve Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyuma CHP' li Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, Muğla Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, akademisyenler, hekimler, çevre örgütleri temsilcileri, hukukçular ve sivil toplum gönüllüleri katıldı.
Sempozyumda, Muğla’nın madencilik ve enerji yatırımlarının baskısı altındaki doğası, halk sağlığı üzerindeki etkiler, sürdürülebilir kalkınma ve çevre politikaları bilim insanlarının ve yerel yöneticilerin katılımıyla tartışıldı.
ZEYTİN AĞACINI KÖKÜNDEN SÖKMEK, TOPRAKLA YAPILAN BİR ANLAŞMAYI BOZMAK GİBİDİR.
Sempozyumda konuşan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Mehmet Aydemirbaş, doğanın vahşi kapitalist düzen içinde en büyük zararı gördüğüne dikkat çekti:
“Muğla bu konuda çok mağdur. Tüm platformlarda ağacımızı, suyumuzu korumak için mücadele ediyoruz. Sahada verilen bu mücadelenin bilimle desteklenmesi gerekiyor. Fazla tüketimle başlayan kaos, kapitalin para kazanma hırsıyla birleşince doğayı yok ediyor. Zeytinimizi, suyumuzu, havamızı korumak için önce ruhlarımızı temizlememiz gerek. Cumhuriyete ve bilime sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün dediği gibi ‘Zeytin ağacını kökünden sökmek, toprakla yapılan bir anlaşmayı bozmak gibidir.’ Bu sözü bize toprakla olan ahdimizi hatırlatıyor.”
“MUĞLA’NIN YÜZDE 68’İ MADENLERE TAHSİS EDİLMİŞ DURUMDA”
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, bölgedeki çevresel tehditlerin halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkilerine değindi:
“Muğla’nın yüzde 68’i madenlere tahsis edilmiş durumda. Bu, ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Hava, su ve toprak kirliliği giderek artıyor. Duyarlılık arttıkça mücadele de güçleniyor. Doğa metalaştırılıp paraya çevriliyor, bu da insan sağlığını tehdit ediyor..” dedi.
TERMİK SANTRAL BÖLGELERİNDE ÖLÜM ORANI YÜZDE 23 FAZLA
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Sebahat Genç, Yatağan Termik Santrali’nin halk sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koyan araştırmayı paylaştı:
“Yatağan ve Bodrum arasındaki ölüm oranlarını karşılaştırdık; Yatağan’da ölüm oranı yüzde 23 daha fazla. Beş yıllık taramada akciğer kanseri vakaları 8,7 kat, KOAH 1,7 kat, astım 5 kat, kalp ritim bozuklukları 3,5 kat ve şeker hastalığı başvuruları 4 kat daha fazla çıktı. Bu hastalıkların hepsi hava kirliliğinin sonucu. Cennet Muğla’mız büyük bir saldırı altında, bu bir ekokırımdır.”
“DOĞAYI SAVUNMAK, MİLAS’I SAVUNMAKTIR”
Milas Belediye Başkanı CHP’li Fevzi Topuz, kentte yaşanan çevresel tahribatın yalnızca doğayı değil, yaşamın kendisini tehdit ettiğini vurguladı:
“Milas, doğanın, emeğin ve dayanışmanın kentidir. Ancak bugün vahşi madencilik, termik santraller ve denetimsiz sanayi baskısı nedeniyle zeytinliklerimiz, ormanlarımız ve sağlığımız risk altında. Bu bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik gerekçe insan yaşamından üstün olamaz. Belediyecilik yalnızca yol yapmak değildir; havayı, suyu, toprağı korumaktır. Her karış toprağımız, her damla suyumuz, her nefesimiz için mücadeleye devam edeceğiz. Doğayı savunmak, Milas’ı savunmaktır.”
MUĞLALILAR 30 YILDIR DAĞDA ORMANDA EYLEMDE
Muğlalı köylüler ve çevreciler başta İkizköy ve Akbelen olmak üzere yaklaşık 30 yıldır maden, termik santral, çimento fabrikası, mermer ve taş ocaklarına karşı koyları, ormanları ve doğayı korumak için eylemler yapıp onlarca dava açtılar.