BODRUM’ DAKİ SU KRİZİ İLE İLGİLİ BİLİM İNSANINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR... BODRUM İLÇESİ SU KRİZİNDE SİSTEMATİK İFLASIN KURBANI OLDU
Prof. DR. Kuleli’den turistik ilçedeki su krizi ile ilgili açıklama “Bodrum’da su krizi kaynak yetersizliğinden öte sistemin iflasından kaynaklanmaktadır”
Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaklaşık üç yıldır süren ve bu yıl hat safhaya ulaşan su krizinin Bodrum ve Milas havzasında tecrübe ettiğimiz su krizi, kamuoyunda sıklıkla "meteorolojik kuraklık" veya "iklim değişikliği" gibi dışsal faktörlerle açıklanmaya çalışıldığını ancak bunun doğru olmadığını belirten Prof. Dr. Tuncay Kuleli “Bodrum’daki durumun bir "kaynak yetersizliği"nden öte, bir "sistemik iflas" olduğunu göstermektedir. Bugün geldiğimiz "İflas Noktası"ndan dönüşün tek yolu; beton dökmek değil, önce masaya oturup ortak aklı devreye sokmaktır.” dedi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşayan Prof. Dr. Tuncay Kuleli Bodrum’da yaşanan ve hat safhaya ulaşan su krizi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kuleli açıklamalarında şunları belirtti:
SORUN DOĞA OLAYLARINA HAVALE EDİLİYOR
***Bodrum ve Milas havzasında tecrübe ettiğimiz su krizi, kamuoyunda sıklıkla "meteorolojik kuraklık" veya "iklim değişikliği" gibi dışsal faktörlerle açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu yaklaşım, sorunun kök nedenlerini gizleyen, karar vericileri sorumluluktan azade kılan ve çözümü doğa olaylarına havale eden indirgemeci (reductionist) bir bakış açısıdır.
BODRUM SİSTEMATİK İFLASIN KURBANI OLDU
***Bir bilim insanı olarak, olguları görünen yüzleriyle değil, arkalarındaki sistemsel dinamiklerle analiz etmekle mükellefiz. 2010-2025 dönemini kapsayan veri setleri üzerinde, geliştirdiğimiz Telecoupling (Uzaktan Etkileşim) Protokolü ile yaptığımız analizler, Bodrum’daki durumun bir "kaynak yetersizliği"nden öte, bir "sistemik iflas" (systemic failure) olduğunu göstermektedir.
SU YÖNETİMİ HİDROLİK MÜÜHENDİSLİĞİ KONUSU DEĞİLDİR
***Su yönetimi, sadece bir hidrolik mühendisliği konusu değildir; çok bileşenli bir sosyo-ekolojik sistemdir. Analiz modelimiz, bu sistemin sürdürülebilirliğini üç temel değişkenin etkileşimi üzerinden okumaktadır,Bulgularımız, Bodrum vakasında yönetişim mimarisinin bir çözüm mekanizması olarak değil, krizin yıkıcılığını artıran bir "katsayı" olarak işlediğini göstermektedir.
YÖNETİLEMEMEZLİĞİN MALİYETİ
***Son 15 yıllık (2010-2025) veriler, trajik bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Bu dönemin hidrolojik verileri incelendiğinde, havzadaki su arzının talebin gerisinde kaldığı bir gerçektir. Ancak bilimsel projeksiyonlar, doğru ve bütünleşik bir havza yönetimi (Integrated Basin Management) ile bu açığın yönetilebilir düzeyde (tolere edilebilir kıtlık) tutulabileceğini göstermekteydi.
KURUMLAR ARASI YETKİ ÇATIŞMALARI VAR
***Kurumlar arası yetki çatışmaları, merkezi ve yerel idare arasındaki koordinasyon eksikliği (Governance Mismatch) ve "Enerji-Su-Gıda" (Nexus) dengesinin gözetilmemesi; sistemdeki "sürtünmeyi" artırmıştır.
BARAJ KAYNAKLARI VERİMSİZCE TÜKETİLDİ
*** Havzadaki su sorununun fiziksel boyutu bir birimse, yönetimsel hataların bu soruna eklediği "çarpan etkisi" ile karşılaştığımız yıkım dört birim olmuştur. Dolayısıyla, Geyik Barajı'nın kuruması sadece yağış azlığı ile açıklanamaz; bu, kaynakların "çatışmalı yönetim" (conflictual governance) nedeniyle verimsizce tüketilmesinin matematiksel sonucudur.
BODRUM'UN SU SİSTEMİ ÇÖKMÜŞTÜR
*** Bodrum’un su sistemi, termodinamik açıdan entropisini tamamlamış ve çökmüştür.
Bilimsel uyarımız nettir; Son 15 yıllık (2010-2025) verilerin ve geliştirdiğimiz modelin bize söylediği son söz şudur:
***Bodrum'un su sorunu teknik bir sorun değil, bir yönetişim sorunudur. Matematiksel olarak ispatladık ki; istediğiniz kadar baraj yapın veya deniz suyunu arıtın, eğer kurumlar arası "Uyumsuzluğu" sıfırlayamazsanız, yarattığınız her yeni kaynak iki katı hızla tüketilecektir.
***Sistemin "Yazılımını" (Yönetişim Modelini) düzeltmeden, "Donanımına" (Barajlar, Arıtma Tesisleri) yapılacak hiçbir yatırım, çöküşü engellemeyecektir. Eğer kurumlar arası "Uyumsuzluk" giderilmez ve "Havza Bazlı İşbirlikçi Yönetim" modeline geçilmezse; deniz suyunu dahi arıtsanız, bu yeni kaynaklar da aynı yönetimsel zafiyet içinde hızla tüketilecektir.
***Bugün geldiğimiz "İflas Noktası"ndan dönüşün tek yolu; beton dökmek değil, önce masaya oturup ortak aklı devreye sokmaktır.
Bilim uyarısını yapmış, matematik hükmünü vermiştir. Gerisi, karar vericilerin iradesine kalmıştır.



