Bodrum’da kadınlar barışı konuştu “AKP ne yapacak diye bekleyemeyiz”

Bodrum Hakan Aykan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Dem Parti Kadın Koordinasyonu’ndan Berna Çelik, TJA aktivistleri, Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifinden kadınlar ve Bodrum’da yaşayan bir çok kadın katıldı. Ada Köse’nin moderatör olduğu söyleşide barışın kadınlar için önemi ele alındı. 

‘SAVAŞ ERKEK EGEMEN SİSTEMLERİN ÜRETTİĞİ KRİZDİR’

Dem Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, savaşın uzun yıllardır hem ülkelerin hem de erkek egemen sistemlerin ürettiği bir kriz hali olduğunu belirtti. Türkoğlu, “Gündelik hayatın kendisi, siyasetin ya da devlet yönetme aklının kendisi savaşı besleyen, savaşın motivasyonunu sağlayan ve toplumu bunun üzerinden dizayn eden bir sisteme sahiptir.” dedi.

Filistinli, Rojavalı, Afganistanlı kadınların yıllarca savaşa maruz kaldıklarını hatırlatan Türkoğlu, “Savaşın kadınların hayatlarına nasıl mal olduğunu aynı zamanda kadınların savaşlara karşı mücadelesini de aktarmak gerekir. Bugün geldiğimiz aşamada savaşın hayatımızı nasıl tarif ettiğinden çok barışın hayatlarımıza neyi kazandıracağını, barışın içinde bizlerin nasıl rol alacağı meselesi en önemli. Çünkü savaşı somut olarak yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin her bir durmadan kendisini üreten savaşın krizli haliyle ilgili.“ şeklinde konuştu.

Türkoğlu, “Çatışma ve savaş üreten zihniyetlerin isimleri değişse de emperyal güçlerin veya ulus devlet aklının kadınların ve halkların yaşamlarına uzun yıllar müdahale etmiştir.” diye belirterek; Birinci Dünya Savaşı devam ederken kadınların özgürlük, eşitlik, mücadelesi verdi, oy hakkı, eğitim hakkı mücadelesi verdiğini; İkinci Dünya Savaşı döneminde de tek tip olunmadığını, beden politikalarını ve kadınların deneyimlerinin var oluş felsefesine dayandığının öğrenildiğini dile getirdi. Bu doğrultuda Türkoğlu, feminist mücadelenin ortaya çıkardığı sorgulamanın kendisinin bile kıymetli olduğunu ve kadınları umutsuzluğa mahkum kılmadığını belirtti.

Halide Türkoğlu, demokratik ulus paradigması yaşam bulan bir gerçekliğe geldiğini dile getirerek, “Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı devlete, örgüte ama en çok da topluma bir çağrıdır. Demokratik değişim dediğimizde, demokratik mücadele alanlarının büyümesi gerekiyor. Devlete ‘demokratikleş’ dersin ama o demokrasiden ne anlar bilemeyiz. Barış sürecinde bunları iç içe gören bir yerden bakmak lazım.” dedi.

‘BARIŞ ÇATIŞMASIZLIK HALİ DEĞİLDİR’

Barışın çatışmasızlık hali olmadığını ifade eden Halide Türkoğlu,  “Her gün açlık, eşitsizlik, kimliklerin inkarının, kadın cinayetlerinin, nefret söyleminin olduğu bir yerde savaş yoktur diyebilir misiniz? Bu noktada bir zihniyet savaşı yürütmek zorundayız. Burada kadınların, gençlerin, emekçilerin mücadele eden her kesimin mücadelesi önemlidir.” diye belirtti.

Erkek egemenliğinin kadınlara ‘makul kadın’ olmayı dayattığını söyleyen Halide Türkoğlu, “Bu akla karşı bizim bir yaşam tahayyülümüzün olması gerekiyor. Özgürlük, eşitlik, demokrasi, adaletin günlük hayatta da toplum içinde de uygulanması gerekiyor. Devletin bütün kurumaları çürümüş, yargı mekanizması, eğitim kurumu, sağlık sistemi çökmüş durumda. Bunun hepsini devlet yapmış. Bu çöken mekanizmanın içini de erkek egemenliği her gün inşa ediliyorsa en çok buraya müdahale etmemiz gerekiyor. Devletin demokratik değişimi erkek egemenlik zihniyetiyle de mücadeleden geçiyor. Bu devrimci bir müdahaledir.” diye konuştu.

‘ÖZNE OLDUĞUMUZUN FARKINDA OLMALIYIZ’

Başka bir dünyanın mümkün olması için yaşamak istenilen toplumun inşa edilmesi gerektiğinin altını çizen Halide Türkoğlu, “Tarihi bir fırsatın içindeyiz. Özne olduğumuzun farkında olarak hareket edersek, egemenlerin verdiğiyle yetinmeyiz. Kadınların dünyasında buna müdahale etmek vardır. AKP ne yapacak diye bekleyemeyiz. Demokratik siyaset alanlarının gelişmesi, ifade özgürlüğünü güvence altına alacak, kadınların mücadelesini güvence altına alacaktır. Durmadan hareket halinde olduğumuz bir sürecin içindeyiz”  dedi.

Söyleşi katılım gösteren kadınların konuşmaları ile devam etti.