Muğla’da öğretmen sürgünlerine sert tepki “öğretmenimi geri ver eylemi”

Muğla’nın Datça ilçesinde haksız yere ve iftiralarla sürgün edilen 5 öğretmenin geri getirmelerini sağlamak amacıyla bugün eylem ve basın açıklaması yapıldı.

Muğla’da öğretmen sürgünlerine sert tepki “öğretmenimi geri ver eylemi”
Muğla’da öğretmen sürgünlerine sert tepki “öğretmenimi geri ver eylemi”

Muğla’nın Datça ilçesinde haksız yere ve iftiralarla sürgün edilen 5 öğretmenin geri getirmelerini sağlamak amacıyla bugün eylem ve basın açıklaması yapıldı. Muğla Valiliği’ne gidilerek toplanan 1796  imzalı dilekçe verildi.

Muğla’nın Datça ilçesinde 3 ay içerisinde 5 öğretmenin çeşitli suçlamalar ve iftiralarla sürgüne gönderildiğini iddia eden Datça Eğitim Hakkı Platformu üyeleri, veliler ve Muğla Eğitim Sen yöneticileri bugün Muğla ilindeki Sınırsızlık Meydanı’nda eylem ve basın açıklaması yaptı.

3 AYDA 5 ÖĞRETMEN SÜRGÜN EDİLDİ

Datça Eğitim Hakkı Platformu sözcüsü Seyran Sakarya ve Eğitim Sen Muğla Temsilcisi Nilüfer Enginsu yaptıkları ortak açıklamada şunları belirtti:

“Bilindiği üzere 2024-2025 eğitim öğretim yılının Ekim ayı içerisinde Datça İlçesinde biri 30 diğeri 35 yıllık hizmeti olan iki değerli öğretmen arkadaşımız demokratik, laik ve bilimsel eğitimi savundukları için sürgün edildi. Datça halkı olarak bu haksız karar karşısında meşru hakkımız olan demokratik tepkilerimizi her platformda göstermeye devam ediyoruz. Ne yazık ki Muğla’da son zamanlarda sürgün cezası öğretmenler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Sadece Datça'da 3 ayda 5 öğretmen çeşitli suçlamalarla, iftiralarla, kumpaslarla sürgüne gönderildi. Anlaşılan şudur ki sürgün cezası öğretmene boyun eğdirme ve sonuçta konuşmayan, itiraz etmeyen, biat eden bir öğretmen profili ve toplumu oluşturma aracı haline getirilmiş. Asıl korkunç olan; Önder İmam Hatipliler Derneği gibi gücünü tarikatlardan alan neye hizmet ettiği şüpheli bu odaklar, anayasa ve Türk milli Eğitim Temel kanununa göre tavır sergileyen bu arkadaşlarımızın geleceği ve meslek hayatı üzerinde etkin rol oynayabiliyor” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın devamında ise “Sürgün ve cezalandırmaların en çirkin örneğini Datça Anadolu İmam Hatip lisesinde gördük. Biri 35 yıllık öğretmenlik hayatının tümünü imam hatip okullarında geçirmiş bir edebiyat öğretmeni diğeri 30 yıllık matematik öğretmeni olan bu arkadaşlarımız için iftira ve kumpas süreci nasıl bir seyir izlemiş gelin birlikte bakalım.

·       Şehitlere hakaret edildiği iftirası atılmış fakat iddianın asılsız olduğu ispatlanmıştır.

·       Öğrencilere cinsel içeriği olan bir kitap okutulduğu iftirası atılmış fakat kitabın öğrenciye ait olduğu ispatlanmıştır.

·       Öğrencilere oruç tutmayın, türban takmayın denildiği iftirası atılmış fakat iftira olduğu ispatlanmıştır.

·       Kütüphanede FETÖ yanlısı kitap bulunduğu ve bu kitapların iki arkadaşımıza ait olduğu,

·       Kütüphanede cumhurbaşkanını eleştiren kitaplar olduğu ve bu kitapların da iki arkadaşımıza ait olduğu iftirası atılmış ve bu iddiaların asılsız olduğu ispatlanmıştır.

·       Bir arkadaşımızın Selahattin Demirtaş'ın kitabını öğrencilere sattığı, pazarladığı ve tanıttığı iftirası atılmış fakat bunun da iftira olduğu ispatlanmıştır.ÖNDER vakfının okuldaki uzantısı olan Din Kültürü Öğretmeni, bu iftiraları kullanarak öğretmenlerimizi şikâyet etmekle tehdit etmiştir. Bu kumpasçı Din Kültürü Öğretmeni, sınıf içinde öğrencilerin etnik ve mezhepsel farklılıklarına vurgu yapan konuşmalar yaparak öğrenciler arasında kutuplaşmalar yaratmıştır. Ardından bürokraside tanıdıkları olduğu tehdidini savurarak öğretmenleri baskı altına almaya çalışmıştır. Gerek öğrenciler arasında gerek öğretmenler odasında, okuldaki çalışma barışının tamamen bozulmasına sebep olmuştur.

Bütün bu iftiraların mesnetten yoksun, asılsız olduğu ispatlanmasına rağmen okuldaki bu kumpasçı ve iftiracı unsurlar öğretmenlerimiz hakkında bir dosya hazırlayarak şikayetçi olmuşlardır. ÖNDER denen bu karanlık dernek soruşturmaya dahil ve müdahil olmuş, arkadaşlarımızı hedef göstermiş, yetkili makamlara baskı yapmıştır.

Arkadaşlarımızın sürgününe konu olan suçlamalara gelince:

·       Eşcinsel içerikli kitap okutmak(kitap ya da yazar ismi belirtilmemiş)

·       Selahattin Demirtaş’ın kitabını sınıfa getirmek (kitap sınıfta bulunan bir öğrenciye ait olup öğrenci bunu dile getirmiştir üstelik),

·       Burhan Sönmez'in Taş ve Gölge adlı kitabını öğretmenler odasına getirmek,

·       Deniz Gezmiş'i övmek, Adnan Menderes’i eleştirmek,

·       Mehmet Uzun'un Kader Kuyusu adlı kitabını öğrenciye tavsiye etmek,

·       Yedi Güzel Adam diye bilinen şairlerin bir kısmını beğenmemek ve edebi eleştiri de bulunmak” denildi.

Basın açıklaması şu sözlerle sona erdi:

Biz Eğitim-Sen, Eğitim Hakkı Platformu Bileşenleri ve  Datça halkı olarak soruyoruz.

1.    Kitap okumak ve okunmasını tavsiye etmek suç mudur?

2.    Hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmayan bir kitabı sırf yazarından dolayı suç unsuru olarak gösteren bir yasa maddesi var mıdır?

3.    Bahsi geçen Din Kültürü Öğretmeninin okulda işyeri barışını bozduğu birçok kez idareye bildirilmişken bu öğretmen hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

4.    Bu kişi her fırsatta, bakan yardımcısıyla samimi olduğunu ifade ederek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul idaresi, öğretmen ve öğrenciler üzerinde baskı kurmuş mudur?

5.    Yürütülmekte olan bir soruşturmanın içeriğinden, konunun taraflarından biri olmamasına rağmen ÖNDER İmam Hatipliler Derneği nasıl haberdar olmuştur?

6.    Edebiyat Öğretmenine neden Yedi Güzel Adam hakkında olumsuz görüş belirttiniz sorusu sorulmuştur. Yedi Güzel Adam olarak tanımlanan kişilere dair olumsuz görüş belirtmek suç mudur?

7.    İdari mevzuatta buna dair bir madde var mıdır?

VALİLİĞE 1796 İMZALI DİLEKÇE VERDİLER

Eyleme katılanlar basın açıklamasının ardından Muğla Valiliği’ne giderek

1796 Datça’lı vatandaşın imzaladığı öğretmenlerin geri gelmeleri ile ilgili dilekçesini valiliğe verdiler.