CİĞERİM YANDI NEFES ALAMIYORUM…

Yaz sezonu başladığından bu yana memleketin her köşesinde özellikle Ege ve Akdeniz’de ormanlar alev alev yanıyor maalesef. İsyan ediyorum,  ormanlar yaşadığımız dünyanın akciğerleri. Yakmayın, kesmeyin yıkmayın!  Dünyamız nefes alamazsa biz nasıl nefes alırız…

Tohumlar fidana fidanlar ağaca

Ağaçlar ormana dönmeli yurdumda

Yuvadır kuşlara örtüdür toprağa

Can verir doğaya ormanlar yurdumda…

Türkiye’de büyüyen, okuyan her çocuğu dilindedir bu şarkı. Eminim her yangın haberi aldığınızda içinizden mırıldanıyorsunuz bu sözleri. Orman can verir doğaya, sürekli canı yanıyor bizim dünyamızın.

Hiç yangın sonrasında yanmış ormana gittiniz mi? Ben gittim maalesef. Günler sonrasında bile yanmış ağaçların yanık gövdelerini yanmış dallarını gördüm, çığlıklarını duydum.  Ormanın içinde yaşayan canlıların yangın sonrası görüntülerini yazsam yüreğiniz dayanmaz. Baktıkça ciğeriniz yanar, gözleriniz kanar, aklınız almaz gördüğünüz manzarayı…

Bir bölgenin, bir ülkenin en büyük zenginliğidir ormanlar. Hayvanların barınağı ülkenin doğal güzelliği aynı zamanda da insanlar için yaşam kaynağıdır. Türkiye ormanıyla suyuyla toprağıyla cennetti. İnsan çoğaldıkça duyarsızlaştı. Nüfus arttıkça yeşili de kaybettik suyu da. Betonların ve kuru toprağın arasında kaldık. Ben bu duruma ne uğruna geldiğimizi anlayamıyorum.

Maalesef Bodrum’da iki hafta içinde sadece Mumcular ile Bayır Mahallesi arasında altı defa yangın çıktı. 120 hektarlık orman yandı kül oldu. 20 hektarlık zeytinlikle arıcılıkla uğraşan üç köylünün arıları yandı. Binlerce ağaç, binlerce hayvan kül oldu.

Ne hikmetse bütün yangınlar rüzgârlı havalarda meydana geldi. Bazı yangınlar farklı bölgelerde aynı zamanlarda çıktı. Bu yangınların tesadüf olması mümkün mü? Muğla Milletvekili Mehmet Yavuz Demir yaptığı açıklamada yangınların tesadüf olmadığını kasıtlı olabileceğini düşündüğünü beyan etti.

Ben Yerel yönetimlerin Sivil Toplum Kuruluşlarının bu konudaki yaptırımlarını görmek istiyorum. Bodrum Belediyesinin, STK’nın kayıplar konusundaki tutumunu, bundan sonra alacağı önlemleri merak ediyorum. CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kaybedilen orman varlığı için “ İzmir Küllerinden Doğacak” sloganı ile  “Hepinizi doğamıza sahip çıkmak için 30 Ağustos’ta İzmir ormanlarında gerçekleştireceğimiz İzmir buluşmasına davet ediyorum”   şeklinde yaptığı çağrının Belediyecilik duyarlılığına örnek olduğunu düşünüyorum.

BODRUMUN NEFESİ OLALIM…

Biz Bodrumlular, Bodrumda yaşayanlar yaşadığımız yerin nefesinin kesilmesi ile ilgili ne yapacağız? Ne yapmalıyız? Lütfen biraz düşünürmüsünüz bu konuyu.

Gördüğüm kadarıyla birkaç Bodrumlu sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlardan öfkeli tepkilerini gösteriyor. Fakat bireysel tepkiler sonuca ulaştırmaz kimseyi. Toplumsal bir hareket gerekir. Gelin hep birlikte bir kampanya başlatalım. Bütün Bodrum, Belediyesi, Kaymakamlığı, STK’ları vatandaşıyla birlikte el ele verelim. Bir Kızıldereli atasözünü hatırlatmak isterim. “Dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.” Çocuklarımızın torunlarımızın nefeslerini geri verelim. Gelin bir seferberlik başlatalım. Hep beraber “BODRUM NEFESİ”  oluşturalım. Yakında okullar açılıyor. Bütün çocuklarımızı yanımıza alalım. Yanan tüm alanlara fidanlar dikelim. Biz de küllerimizden doğalım. Köylüsüyle kentlisiyle kadınıyla çocuğuyla derin bir nefes alalım.

Bir insan neden yangın çıkarır? Neden önlem alınmaz, neden yanar ormanlar, neden söndürülemez? Hiç bilmiyorum ve hiç anlamıyorum. Ama benim ciğerlerim yandı, artık nefes alamıyorum…

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT

Not: Eğer “Bodrum Nefesi” çağrımız önerilere ve dayanışmaya açıktır.Cevap vermek isterseniz anterhaber.com ile bağlantıya geçebilirsiniz.