Orman yangınlarının, bu yıl da sezon açılışını hayırlısıyla yaptık. Hiç kimse, elbette ki devamını istemiyor ve yakın gelecekte orman yangınlarının var olacağını düşünmek herkesin canını sıkıyor. Ancak maalesef orman yangınları günümüz küresel ısınma şartlarında gündemden düşmeyecek gibi görünüyor. Küresel ısınma çerçevesinde ortaya çıkacak olan yangınlar, belki bir tür kadersel durum olarak değerlendirilebilir. 

Ancak, küresel ısınma nedenli yargınlar hariç, şahısların kusuru ile çıkan yangınlara, dilimiz ve nutkumuz tutuluyor. Günün şartlarında bu nasıl bir pervasızlıktır, akıl naçar kalıyor.

Zaten küresel ısınma şartlarında yaşanan orman yangınlarından kaçış yokken normal şartlarda çıkmayacak yangınların şahısların kusurları ile kör gözüme parmak şeklinde yaşanması, bir kader gibi kabul edilemez. İşte bu şahısların, yargılamalarının olağan üstü hassasiyetle yapılması gerekir. Çünkü orman yangınında ağaç ve türlü cins bitkiler ile hayvanların hayatlarını kaybetmesine neden olan failin tüm bu yok ediş serüvenine ayrıca insanların, kaliteli nefes alma hakkı ve doğadan faydalanma hakkı da eklemiş oluyor.

Yani ormanı yakan kişi, aynı zamanda bir tür insan hakkı sayılabilecek olan insanın doğayı yaşama hakkını elinden almış oluyor.

Bu suç hukuki mevzuatımız kapsamında, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 110. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede taksirle orman yangınına sebebiyet verme suçu ve kasten orman yakma suçunun yanında ‘’Yangın neticesinde insan ölmesi’’ suçu da düzenlenmiştir. Ancak madde metninde, bunca ağacın, hayvanın çığlık çığlığa can vermesine neden olan suç tanımı düzenlenmemiştir. Ayrıca bir insanın yangın nedeniyle ölmesinin yanında insanın doğal hayatı yaşama ve kaliteli nefes alma hakkına müdahale edilmesinden dolayı, orman yakma fiilinin bu yönleriyle de değerlendirilecek bir suç tanımına doğru yol alınması, daha çağdaş ve günün şartlarına uygun bir yargılamaya yönelim olacaktır. Hatta, kişilerin orman yangınına neden olan kişilere karşı, bu haklarının ihlalinden dolayı tazminat ödenmesinin dahi düzenlenmesi, insan hakları çerçevesinde ayrıca bir gerekliliktir.

Orman yangınlarına neden olanların yargılamalarının, mevcut mevzuat çerçevesinde hakimler tarafından çok daha hassas bir noktadan yapılması gerekir. Yoksa kadın cinayetlerinde uygulanan haksız tahrik indirimi gibi hukuk garabetine neden olan cezai indirim nedenleri uygulanırsa o zaman küresel ısınma devede kulak kalır, sonumuz orman yangını çıkaran insanların elinden olur. Çünkü artık herkesçe biliniyor ki caydırıcılıktan uzak cezalar, failleri cesaretlendirir.