Bugun...



BİYOLOG SEVTAP SARIHAN NASIL ÇİFTÇİ OLDU, TAVUKLARI NASIL YETİŞTİRİYOR

Rize Fındıklı Çağlayan Köyünde genç bir kadın girişimci.

facebook-paylas
Tarih: 20-07-2019 11:46

BİYOLOG SEVTAP SARIHAN NASIL ÇİFTÇİ OLDU, TAVUKLARI NASIL YETİŞTİRİYOR

BİYOLOG SEVTAP SARIHAN NASIL ÇİFTÇİ OLDU, TAVUKLARI NASIL YETİŞTİRİYOR

Rize Fındıklı Çağlayan Köyünde genç bir kadın girişimci. Tahsilini tamamladıktan sonra İzmir’de çalışmaya başlamış. Biyolog olmasına rağmen kendi işini yapamamaktan şikâyetçi olan Sevtap Sarıhan, büyük şehrin koşuşturmasından uzaklaşmak ihtiyacı da hissetmiş ayrıca. Bu süreç onu doğduğu topraklara geri döndürmüş. Büyük annesinin arazisinde tavuk çiftliğini kurmuş. Tüm süreçte tek başına mücadele etmiş ve hala devam ediyor.

Volina Tavuk Çiftliğine giderken; yol boyunca fındık ağaçları ve çay bahçelerinin arasında yükseliyoruz, Çağlayan deresinin coşkun sesi ve kuşların cıvıltısı eşlik ediyor bize. Sahilden 4-5 km yükseldikten sonra cesareti enerjisi ve yeşil gözlerindeki ışıltıyla karşılıyor bizi Sevtap Sarıhan. Derin bir nefes alıyoruz yoğun oksijeni içimize çekiyoruz daha bir parlak geliyor sanki doğa bir anda.

 

 

BEN ÖZGÜR BİR KADINIM TAVUKLARIM DA ÖZGÜR…

“Ben özgürlüğü seçtim kendi işimi kurmak için cesaretimi topladım, Biyoloğum çok da uzak değilim şu an yaptığım işe. “Genç Girişimciler Desteği” olduğunu öğrendim. Desteği alabilme ihtimali bana güven verince Tavuk besleyip yumurta üretmek üzerine projemi hazırladım.  İlgililere sundum onaylandı. Tek başıma binayı, kümesleri hazırladım. Tavukları satın aldım beslemeye başladım. İl Tarım Müdürlüğünden yetkililer denetime geldiler ve organik Üretime uygun koşullar oluşturduğumu belgelediler. Daha sonra 30.000 TL geri dönüşümsüz hibe aldım. Bir şeyleri yoktan var etmek, organik üretim yapmak ve insanlara ürününü güvenle ulaştırmak son derece keyifli…“ Diyor Sevtap Sarıhan.

Şimdilik 450 adet tavuğu var, günlük ortalama 270 yumurta üretiyor. Hedefi 1.500 tavuğa ulaşmak ve entegre tesisi oluşturmak. Türkiye’de Organik üretimde birçok hileler olduğunu söylüyor Sevtap Sarıhan; yemlerinin bile organik olmadığı, yumurta artırmak için takviye gıdalar verildiğini ve kendisinin bunlardan uzak durma çabasında çok zorlandığını dile getiriyor. Geçimini çay üretiminden sağlayan bu yemyeşil memlekette çaya kullanılan gübrenin doğanın dengesini bozduğunu, tavukların bazı zamanlar toprakta solucan bile bulamadıklarını söylüyor.

 

 

TAVUKLARIMA KİTAP OKUYORUM

“Sabah sekiz civarında onlarla buluşuyorum. Güzel kızlarım, benim Çcuçcu’larım (Lazca dilinde kanatlı hayvanların yavruları anlamına gelen sevgi sözcüğü) Civar bahçelerden meyve ağaçlarının dibindeki meyveleri topluyorum, otlar topluyorum taşıyorum, sirke günleri var, temizliğini yapıyorum, inanmazsınız ama onlara kitap bile okuyorum. Benim tavuklarım benim gibi özgürce dolaşıyorlar. Bu nedenle çiftliğime “Volina Tavukçuluk” ismini verdim.(Volina; lazca dilinde, serbest geniş alan anlamına gelir) Benim tavuklarım istedikleri kadar dolaşıyorlar, istedikleri zaman yumurtluyorlar, istedikleri zaman dinleniyorlar. Mevcut şartlar içinde üretebildiğim en organik yumurtayı üretiyorum ve yerel marketlere pazarlıyorum. Böylece günlük yumurta tercih eden ilçe sakinlerine ulaşmış oluyorum.” Diye hikâyesini anlatırken; heyecanını, özgüvenini, enerjisini görmemek mümkün değil…

 

 

Birlikte çiftliği gezelim dedik. Her şeyle kendi ilgileniyor, doğadaki diğer canlılardan zarar görmemesi için yaptığı devasa kafeslere yaklaşırken sanki 350 kişilik bir koro karşıladı bizi. Arpa ve buğday çimlendiriyormuş kümeslerde fakat tavuklar, dokuz on günde tüketiyorlarmış. Koruyucu bakım hizmetleriyle, beslenmeleriyle, temizlik bakımlarıyla bizzat kendi ilgileniyor.

Karadeniz kadının çalışkanlığının özünde sorumluluk alma duygusunun yüksekliği olduğunu söylüyor Sevtap Sarıhan. Her şeyi yapabilir her türlü ağır işin üstesinden gelebiliriz. Bu özelliklerin yanında sosyal hayatımıza da özen gösteririz. Kişisel bakımımızı da asla ihmal etmeyiz. İlk başvuru için İl Tarım Müdürlüğüne gittiğimde; beni mini etekli, saçları yapılı, makyajlı gördüklerinde inanmadılar başaracağıma. Bu nedenle çok zorlandım, hırslandım. Şu an kendimden ödün vermeden köyümde muhteşem bir hayat yaşıyorum. Üretim yapıyorum, ilerde istihdam yaratabilirim. Gençlere doğaya, organik hayata yönelik girişimlerde bulunmalarını tavsiye ediyorum. Tabiatla iç içe yaşamak insanı özgürleştirir, cesaretlendirir, enerjisini yükseltir mutlu bireyler olmalarını sağlar…

Sevtap Sarıhan ve onun gibi birçok çiftçiye tarıma hayvancılığa verdikleri destek ve toplumu organik gıdalarla yakınlaştırdıkları için teşekkür etmemiz gerekir.

YAŞ ÇAY ÜRETİCİSİ DESTEK BEKLİYOR

Geçmişi tarım ve Hayvancılık olan bu toprakların bu gün tarım ürünlerini ithal ediyor olması gerçekten inanılmaz. Ulu önder Atatürk’ün “Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık…” sözünü hatırlatmak isterim.

Ben de naçizane yaş çay üretimi alanında çiftçilikle ilgilenmeye başladım. Tarım politikalarında ülke çapında çiftçi çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığına tanık oldum. Yaş çay üreticisi bin bir zorlukla ürettiği ürünü satmakta zorlanıyor. Devlet sektörü olan ÇAYKUR ürünün en fazla olduğu dönemde ürün alma miktarını çok aşağıya çekiyor. Dekara 15 kg çay alıyor. Üretici yaş çayı ÇAYKUR’a 2.90 + 13 krş destekleme primi karşılığında satıyor. Belirli sürede toplanması gereken ürün, verimliliğe göre dönem başına dekarda 700 -1200 kg üretiliyor. Üretici ürününü mecburen özel sektöre satmak zorunda bırakılıyor. Özel sektör Kg başına mayıs ayında en yüksek 1.90 TL ödedi, Temmuz ayında ise en yüksek 2.25 TL ödüyor. Sonuç olarak üretici her şekilde mağdur oluyor.

 

 

Bir taraftan tarım ve hayvancılığı destekleme kredileri verirken diğer taraftan üreticinin mağduriyetine seyirci kalınmasının anlaşılması zor.

Üreticinin aklındaki çözüm odaklı soruları dillendireyim istiyorum. Özel sektör fiyat politikasını keyfi mi düzenliyor? Devlet neden bu duruma müdahale etmiyor?  Sezon başında dekara 400 kg yeşil çay alan ÇAYKUR neden ürünün en fazla olduğu sırada 15 kg’a düşürüyor? Yüksek maliyetler değişmiyorken üretici neden 1.00 TL eksiğe satsın ürününü?

Tarım ve hayvancılık doğru politikalarla desteklenmediği sürece her köşesi tarıma elverişli olan topraklarımız atıl durumda kalmaya, geçimini topraktan sağlayan çiftçilerimiz de mağdur durumda kalmaya devam edecektir…

Toprağa emek veren bereketini de görür derdi büyüklerimiz. Hep birlikte emek verelim, vatandaş Devlet baba ile el ele, bu dar boğazlı günlerde. Belki toprak keyifle yapar analığını..

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT




Editör: Ayser Özbulut




FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EKONOMİ Haberleri

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI YUKARI