Bugun...


Mehmet Çilsal

facebook-paylas
BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-60
Tarih: 26-01-2024 12:14:00 Güncelleme: 26-01-2024 12:14:00


 

 

ziz Petrus Kalesi(Bodrum) Komutanı Peder Şövalye Jacques(Iacobo) Aymer’in(1502-1505) bu ilk dönemi sırasında Rodos ve 11 Ada’dan oluşan şövalyeler dünyasını mateme boğacak bir ölüm haberi dört bir yana yayılmıştı. 80 yaşındaki efsane şövalye Kardinal Peder Pierre d'Aubusson, 27 yıl Grand Master(üstad-ı azam) görevi yaptığı  Rodos’ta, 2 Ağustos 1503'te vefat etmişti(*1).

 

Fransa Nouvelle-Aquitaine’li Pierre d'Aubusson’nun yerine ise Fransa Val de Loire’li Emery d'Amboise atanmış, ancak Rodos'a gelmesi 1503'ün son aylarına kadar gecikmiş, bu süre içinde tüm yetkiler Konsey tarafından Fransa Auvergne Dili Başrahibi Başteğmen Guy de Blanchefort’a verilmişti(*2).

Guy de Blanchefort, Rodos GM’lığının “Petronilla”, “Victoriosa” ve “Catherineta” adlı 3 kadırganın komutanlığından da sorumluydu. Ağustos 1503'de Rodos'u kasıp kavuran Türk korsanlarına ait bir filonun peşine bu kadırgaları göndermiş, yapılan deniz çatışmalarında  küçük cüsseli, tek yelkenli-kürekli bireme, fuste gibi gemilerden 8 Türk gemisi batırılmış, ikisi ele geçirilmiş, yüklü miktarda ganimet ele geçirilmiş, Türkler ise sadece bir Rodos kadırgası yakmıştı. Şövalye filosu bu çatışmanın ardından anakara kıyısındaki Makri'ye(Fethiye) yelken açıp korsanlık yapmıştı. (*3)      

Aynı sene, aynı ayda Aziz Petrus Kalesi’nin(Bodrum) inzibat-polis memurlarından biri olan Joannis Barchiera da vefat etmiş, Rodos GM’lığına vekaleten bakan Başteğmen Guy de Blanchefort, Kale Komutanı Jacques Aymer’e bir talimat göndererek ölen personelin boşalan yerine Katalonya Amposta Kalesi'nin Çavuşu(armorum servienti) Vincentio Lopez'i tayin ettiğini bildirmişti(*3age). Rodos'ta, “armorum servienti” olarak anılan bu silahlı hizmetkarlar, kale komutanlığına bağlı olup yerel ahaliyle de temaslı polis memurlarıydı. (*4)   

22 Ekim 1503 tarihli başka bir yazışma ise Aziz Petrus Kalesi’nin(Bodrum) bir nevi hal ve gidiş kurallarının belirlendiği tüzüğe aykırı disiplinsiz davranışlardan biri olan  “düşmanla yapılan ticaretle” ilgiliydi ve Kale dışındaki yarımada Türklerine erzak satılması yasaklanmıştı. Papalık Konseyi tarafından Rodos Şövalyeleri  Grand Master’ı seçildiği halde geç de olsa ancak 22 Ekim 1503'de Rodos’a gelebilen Emery d'Amboise, kuzeydeki adaların(Kos-Kalmynos-Leros) genel teğmeni Ludovicus de Scalinghe ve  Aziz Petrus(Bodrum) Kalesi Komutanı(1502-1505) Peder Jacobo Aymer ile Kale’nin 4 inzibat polis memuruna gönderdiği talimat mektubunda Hıristiyanları kafirlerden korumak ya da kurtarmak maksadıyla bile olsa Türklere erzak satılmaması, aksi yönde davrananların Papalık tarafından aforoz edileceği tebliğ edilmişti. Kos'ta olduğu gibi böyle bir davranış “isyan” kabul edilmekteydi. Aziz Petrus(Bodrum) Kalesi Komutanı ve inzibat polislerinin görevi, oradaki pozisyonlarının tehlikeli bir duruma sokulmasını önlemekti.(*5)  

Tarihçi Dr.Simon Phillips, Rodos dahil 12 adalarda her kale ya da garnizonun konumlandığı bölgede kiralık ya da GM’lığın mülkü olan arazilerde zirai faaliyetler yapıldığını, kale personelinin adeta kendine yeten otonom beslenme ekonomisi oluşturduğunu, ancak Aziz Petrus(Bodrum) Kalesi için kayıp arşiv kayıtları nedeniyle somut bilgiler olmadığını belirtip bir öngörüde bulunmuştur.  Peder Şövalyelerin idaresi altındaki kalelerde genellikle karşılıksız verilen arazi bağışları sayesinde ekim dikim işlerinin yürütüldüğü bilgisini veren Tarihçi,  çorak  kayalıklar üzerine inşa edilmiş olan Aziz Petrus Kalesi'nin içinde ve çevresinde ekip biçilecek arazi bulunmadığını vurgulamışsa da Kale’yi çevreleyen tepelere rağmen  kendi ölçüm hesabıyla üç buçuk kilometre batıdaki modern Bitez ve dört kilometre doğudaki Yalı’nın yakınında ekilebilir araziler bulunduğunu, dolayısıyla kalenin erzak ihtiyacını bu yerel topraklarda tarım yaparak ya da  rutin kurulan pazaryerlerinden ticaret yoluyla karşılamış olma ihtimalinin  yabana atılamayacağını belirtmiş, daha sonra Kale’nin 16.yy’ın ilk yıllarında bilhassa Kudüs  hac yolcuları ve seyyah ziyaretçilerinin yardımlarına da dikkat çekmiştir.   

RODOS ELÇİSİ-KORKUD ÇELEBİ-AZİZ PETRUS KALESİ-SIRAVOLOSLU 21 ESİR

 

Rodos Şövalyeleri ile Osmanlılar arasındaki ilişki Cem Sultan vakıasından beri nispeten barışçıldı. Pierre d'Aubusson’nun vefatını bildirmek için Rodos’tan Bayezid’e elçi yollanmış, bunun üzerine Padişah da ona bir kulu vasıtasıyla taziye dileklerini ve ruhunun şâd olmasına dair temennilerini ifade etmiş ve iki taraf arasında D’Aubusson zamanında imzalanan sulh andlaşması yenilenmişti. Bu andlaşma imzalanırken her iki devlet tebaasına mensup tüccarların güvenliği ile onların gemilerinin Türk ya da Şövalye korsanlardan korunmasının altı çizilmişti. Esaret konusu da gündeme getirilmiş ve Padişah Bayezid II, oğlu Korkud Çelebi’nin Kapıcıbaşısı olan Kemal Bey’in Şövalyelerin esaretinden kurtarılmasını için onu esir alan Rodos’lu Reis Şövalye Maldonato’ya iki bin scudi fidye ödenmesini, yanısıra Rodos tebaası olup da Türklerin elinde bulunan çok sayıda kişiyi azat edeceğini vaadetmişti.(*6)

Rodos’tan Korkud Çelebi'ye(Muğla-Karaman-Antalya bölgesi Sancakbeyi) cevaben gönderilen mektupta esaret altındaki Kemal Bey’in değiş tokuşu konu olmuş, bununla bağlantılı olarak mektupta Aziz Petrus(Bodrum) Kalesi ve Sıravolos(Strobilo-Saravalos-Strovilon) Yarımadası’ndan da bahsedilmişti. GM Vekili Guy de Blanchefort’un kaleminden çıkan bu mektubun ilgili kısmı şöyleydi:

“...Kurtoğlu'nun esir aldığı kölelerden Petrounion'dan(Aziz Petrus Bodrum Kalesi) satın alınan dört kölenin içinde olduğu teknelerimizden biri Rodos'a ulaşmış bulunuyor. Hem bu 4 köleden hem diğer kölelerden duyduğumuza göre gerek Strovilon'a(Sıravolos-Strobilo-Strovili) gerekse  Petrounion'a(Aziz Petrus Bodrum Kalesi) komşu diğer yerlerdeki Türklerin elinde de tebaamız mensubu pek çok kölenin bulunduğu anlaşılıyor. Galiba yüce padişahınızla aramızda dostluk ve barış andlaşmamız olduğunun farkında değilsiniz. Bu andlaşmaya göre siz Türklerin, Hıristiyan halkımızdan kimseleri Müslüman yapmaya hiç hakkınız yok. Bu gibi durumlar belli ki yüce padişahınızın emir ve iradesinden değil sizin davranış ve tutumunuzdan kaynaklanmaktadır.  Tebaanız olan Türklerin elinde köle olarak bulunan Hıristiyan halkımızdan ne kadar insan varsa  onların özenli biçimde ve gecikmeksizin bize geri verilmesini rica ediyoruz. Siz, bize onları sağ salim gönderin ki biz de Kemal Beyi size sağ salim gönderelim. Böylece hem bir tarafın hem de diğer tarafın iyi niyeti teyit edilsin hem de tebaalarımız olan bu insanların hükümdarlarına bağlılıkları yokolmasın, yönetenlere yabancılaşmasınlar...” (*7)

Rodos GM Vekili Guy de Blanchefort’un bir başka mektubunun ilgili kısmı ise şöyleydi:

 

Makri'de(Fethiye) ve Foça'da bulunan diğer bazı Hıristiyan tebaalarımız olup biteni duyunca, bizim haberimiz olmadan, karşı çıkan akraba ve arkadaşlarını geri almak için bazı Makri halkını ve bazı Foça kölelerini aldılar. Ayrıca Aziz Petrus Kalesi civarında yaşayan tebaanız kaledeki halkımızı sürekli taciz ederek, saldırarak, sebepsiz yere yaralayarak onları sürekli diken üstünde savunma durumuna soktunuz. Çarşı pazar, alışverişimizi bozdunuz. Bu yüzden  Kale civarında (Sıravolos Yarımadası) yaşayan ve çatışmasızlık ortamını bozan bazı Türkler Rodos'a getirildi. Bu kişileri elimizde tutuyoruz. Foça'daki elçinizin aldığı sekiz adamımızı efendiniz bize geri verirse, biz de Makri'den, Foça'dan, Aziz Petrus Kalesi civarından aldığımız 21 kişiyi geri veririz. Kapıcıbaşı köleniz Kemal Bey'e ne yapılacağını yazdık, ve yukarıda belirtilenler üzerine hala aynı fikirdeyiz büyükelçiniz ve mektubunuzda verilen sözler uyarınca. Kurtoğlu ve diğer korsanlar tarafından kaçırılan adamlarımız geri dönerse, iyi komşular arasında olması gereken budur, sulh düzeninin gereği olarak yukarıda adı geçen Kemal Bey'i iade edeceğiz...(*6age)   

Ancak esaret altındaki Kapıcıbaşı Kemal Bey’in sabırsız davranıp kaçmaya çalışırken denizde boğulması sebebiyle bu konuda antlaşma sağlanamamıştı. Rodos’a yollanan Osmanlı elçisinin sulh konusundaki isteksizliği de mütareke sürecine sekte vurmuştu.(*8)  

Güneybatı Anadolu(eski Menteşe ve Teke bölgesi) Sancakbeyi Korkud Çelebi’nin önemli adamlarından biri olan Kapıcıbaşı Kemal Bey’in hazin sonu Türk dünyasını öfkelendirmiş, bu yüzden Akdeniz’in şöhretli denizcisi Kemâl Reis harekete geçip 1504’ün baharında Rodos kıyılarında korsan dolanmış, karaya asker çıkarıp birçok yeri talan etmişti.(*9)

 

AZİZ PETRUS(BODRUM) KALESİ’NDE BİR CİNAYET VAKIASI

Bilindiği gibi Bodrum Kalesi içinde inşai işlerde kullanılan esirler ve paralı askerlerle birlikte toplam nüfus 150-250 kadardı. Bu topluluk tek dilli, tek mezhepli değildi. Muhtemelen küçük gruplardan oluşan sosyal hayatları vardı. Örneğin ilk kez atanmış Opertis gibi bir İtalyan Komutan, kaledeki İtalyanca konuşanlar dışında diğer 6 ayrı dilli grupla temas kuramıyordu.   Birkaç dil bilen bir kale içi tercüman kullanılsa dahi iletişim sorunu yaşanmaktaydı. İspanyol-Katalanların İngilizlerle olan ve hiç bitmeyen kavga patırtıları elbette sadece modern İngiliz Kulesi’nin kullanılmasından kaynaklanmıyordu. Kale içi dünyada muhtemelen mezhep farklılıkları, maaşların geç ödenmesi, disiplin kurallarına uyulmaması gibi sebeplerle de gerilimler ortaya çıkabilmekteydi.

Nitekim 1504 yılının Eylül ayında Kale’de bir cinayet vakıası yaşanmıştı. GM Emergy d’Amboise’nin Kale Komutanı Jacobo Aymer’e gönderdiği yazıdan anlaşıldığı kadarıyla   Kale’nin kadim personellerinden biri olan profesyonel paralı asker Robert Patrison, bir İskoçtu. Ömrünü Bodrum Kalesi’nde tamamlayan Komutan Boxols gibi o da çok uzun yıllarını Bodrum Kalesi’nde geçirmişti. Mutad olduğu üzere İngiliz Şövalyeler, Rodos GM’lığı tarafından bir nevi ödül, torpil olarak genellikle Bodrum Kalesi Garnizon Komutanlığı’na ve ganimet peşindeki gemilere tayin edilirdi.  Hem gemide hem kalede bombardımancılık yapan İskoçyalı Robert Patrison, çıkan bir kavga sırasında cinayet işlemiş, yapılan yargılama sonucunda ise hayatı bağışlanmıştı. Bu vakıanın detayının araştırılması, bağlantıların bulunması maksadıyla başlatılan soruşturma Rodos Teftiş Komisyonunca yürütülmüş, Kale’de ne tür  dolapların döndüğünün ortaya çıkarılması kolay olmamış, Papaz Georgio Furiano’nun brigantine gemisiyle yaptığı erzak ticareti, diğer Peder Şövalyeler ile bombardıman görevlileri de tek tek sorgulanmıştı. (*10) 

 

KOMUTAN AYMER ve COSTANZO DE OPERTİS DÖNEMİ - İNŞAİ İŞLER

Prof Bernard de Vaivre’nin tespitlerine göre  Kale’nin doğu-batı istikametindeki duvarını ve ikinci kapıyı ören Komutan Jacques(Jacobo) Aymer, daha sonra T. Docwra’nın batı perde duvarında inşa ettiği kapıdan başlayarak iç kaleye giden girişleri değiştirmeye koyulmuş, olası bir saldırı durumunda düşmanın  ilerleyişini geciktirmek için hileli giriş kapısı oluşturmak maksadıyla Docwra Kapısı’nı kapatıp hemen onun birkaç metre batısına yeni kapı açmıştı. Bu sırada görev süresi dolan Komutan Aymer’in yerine Kuzey İtalya’daki Ivrea Kalesi Komutanı Costanzo de Opertis tayin edilmişti(1505-1507). Hem Kale’nin batısının düşman gemilerinin bombardımanına açık olması nedeniyle hem liman düzlüğüne çıkarma girişimini caydıracağı düşüncesiyle bir revellino(ana yapıyla doğrudan bağlantılı olmayan bir çıkıntı) yapılmasını akıl eden bu iki komutan, adeta birbirini tamamlarcasına ve dönüşümlü olarak orada müstakil güçlü bir bulvar inşası başlatmıştı. Lazım olan taşlar herzamanki gibi harabe Halikarnas’tan temin edilmişti.  Duvarlara yerleştirdikleri arma frizli mermer blokların dizilişinden anlaşılacağı üzere ilk çalışma Opertis tarafından başlatılmış Aymer tarafından devam ettirilmişti. Bir revellino yapısı olan bulvar platformuna girişi sağlayan kuzey kapısının sağ üst kısmındaki armalı friz  GM Emery Amboise, Papalık ve Kale Komutanı üçlüsüne ait olup hemen onun yanında iç körfeze bakan konumdaki ise Komutan Costanzo Opertis’in 1505 ve 1506 tarihli armalı frizidir. Prof Anthony Luttrell, bir makalesinde Amazon figürlü friz bloklardan dış duvarda bulunan üçünün Komutan Opertis tarafından kendi arması ve kitabesinin yontulu olduğu taş levhanın çevresine yerleştirildiğini, hatta bu rölyef bloklardan bir başkasını da o tarihte Cenova’ya gönderdiğini yazmıştır.(*2age) 

 

devam edecek...

 

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR

1*-A HISTORY OF THE CRUSADES by Kenneth M. Setton, GENERAL EDITOR Volume III THE FOURTEENTH AND FIFTEENTH CENTURIES EDITED by Harry W. Hazard, The Hospitallers at Rhodes, 1421-1523 by Ettore Rossi

2*-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle” by Monsieur Jean-Bernard de Vaivre

3*-Malta Cod. 394, f. 268r-v. by Dr.Simon Phillips

4*- HISTORY OF THE CRUSADES(Volume  III) by Kenneth M. Setton;

 The Countryside of Hospitaller Rhodes by A. Luttrell,   

5*-Malta Cod. 394, f. 269v-270r. by Dr.Simon Phillips

6*-AOM 80: 101v/102r/102v (Latin summary, Italian text)

THE 1502-1504 CORRESPONDENCE BETWEEN ŞEHZADE KORKUD AND THE KNIGHTS OF ST. JOHN OF JERUSALEM by Urs Gösken, Nabil Al-Tikriti

7*-AOM 80: 99v/100r/100v Greek

THE 1502-1504 CORRESPONDENCE BETWEEN ŞEHZADE KORKUD AND THE KNIGHTS OF ST. JOHN OF JERUSALEM by Urs Gösken, Nabil Al-Tikriti

8*-“Rodos'un Fethi Öncesinde (1499-1520) Akdeniz'deki Hıristiyan Korsanlar” by Volkan DÖKMECİ

9*-The Knights Hospitaller of the English Langue1460–1565(Kitap)by Gregory O’Malley

10*-Malta Cod. 395, f. 184r-v. by Dr.Simon Phillips



Bu yazı 3167 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI