BİZ BİZE YETEMİYORUZ…
Corona virüs salgını Çin’de ortaya çıktığı tarihten itibaren hayatımızda çok şeyler değişti. İlk etapta bize uzak olduğu için çok önemsemedik. Sonra Türkiye’de vakalar açıklanmaya başlandı. Biraz endişelendik. Bodrum’da corona virüs vakalarının olduğunun açıklanmasıyla endişe boyutunu geçtik. İnsanoğlu işte burnunun ucuna gelmeden olayların ciddiyetini tam kavrayamıyor.
Bodrum’da Restoranlar, mağazalar, gece kulüpleri, kafeler ve bilumum işletmeler kapandı. Gıda marketleri, eczaneler, hastaneler ve devlet daireleri dışında açık hiçbir yer kalmadı. Şehir derin bir sessizliğe gömüldü. Biz de “Evde kal” “Hayat eve sığar” mottolarıyla kendimizi eve kapattık. Zaruri ihtiyaçları gidermek amacı dışında sokağa çıkmıyoruz. Devlet büyüklerimizin önerdiği gibi kendi O HAL’imizi ilan ettik. Biz bize yetmeye çalışıyoruz.
EVDE NELER YAPIYORUZ…
Şahsen obsesif ve paranoya dışındaki etkileri kendim için değişiklik saymıyorum.
DEVLET, YEREL YÖNETİMLER, VATANDAŞ GEREĞİNİ YAPIYOR MU?
Yaklaşık 45 gündür kendi O Hal’imizi ilan ettiğimizden dolayı evden çıkmıyoruz. Şahsen üzerime düşeni yapıyorum. Bu süre zarfında ihtiyaç gereği üç defa market ve eczaneye gittim. İki hafta sonu mecburi sokağa çıkma yasağı uygulanan şehirlerden birinde yaşadığım için bu kuralı da uyguladım. Evladımdan, ailemden, dostlarımdan tüm sevdiklerimden uzak kaldım. Çok da zor olmadı. Çünkü teknoloji dünyasında yaşıyoruz ve görüntülü iletişim sayesinde sevdiklerimizle sohbet edebiliyoruz.
Fakat bu süreçte ihtiyacımız olan bir maskeyi bile temin edememek birçok ihtiyaçlı kişilerin ne kadar zor durumda olduğunu düşündürüyor. E-Devlet’ten ve Bodrum Belediyesi’nden maske temin etmek için başvuruda bulundum. Henüz bana ulaşan bir muhatap olmadı. Talep ettiğim malzemeler de ulaşmadı. Bunu özellikle belirtiyorum, çünkü bırakın maskeyi eldiveni birçok vatandaşın ilaca ve gıda malzemesine ihtiyacı var. Yetkililer bas bas bağırsalar da “Şunu yolladık” Bunu yaptık” “Çalışıyoruz” “Vatandaşın yanındayız” diye, vatandaşın durumu göründüğü üzere ortada.
Bodrum merkezde Bodrum’u ve Gümbet Kavşağını gören bir sitede oturuyorum. Cumartesi ve Pazar sokağa çıkma yasağı olduğu halde kavşaktaki trafik yoğunluğuna bir anlam veremedim. Hafta içinden farkı olmayan bu yoğunluğa sebep vatandaşların kendi sağlıklarını düşünmedikleri gibi toplum sağlığını bu şekilde riske atmalarına anlam veremiyorum. Medya aracılığı ile gördüğüm kadarıyla, kendini Bodrum sahillerine atan vatandaşların umursamazlığına da anlam veremiyorum. Bu sürecin ne kadar süreceği hakkında hiç kimsenin bilgisinin olmayışı da yeterince ürkütüyor. Sağlık çalışanlarının bu risk ortamında canla başla çalışması, COVİD 19 ile Ülke olarak 45 gündür mücadele ediyor olmamız bu sorumsuz vatandaşların umurlarında değil sanırım. Bu süreç böyle devam ederse asla BİZ BİZE YETEMEYİZ!
Bu sürecin ülkeyi olduğundan daha kötü duruma getirmiş olduğunun farkında olmamız gerekir. Devlet ve millet olarak kafamızı soktuğumuz o kumdan çıkarmamız gerekir. Çiftçisi, esnafı, işletmecisi, turizmcisi, inşaatçısı ve daha birçok iş ve işveren battı. Önümüzdeki günlerde neler yaşayacağımızı tahmin etmek güç değil. Bu süreci ne kadar düzgün yönetirsek o kadar kısa sürer.
Tamam, umutsuz olmayalım, pozitif düşünelim de bu sorunun öyle elleri havaya kaldırıp dua ederek çözülmeyeceğinin de farkında olalım.
Her bir vatandaşı duyarlı olmaya davet ediyorum. Ne yapabilirim ki demeyin. Hepimiz gözümüzün önünde duran bu ciddi sorunun farkında olalım. Kendi tedbirimizi alalım, başkalarının hayatını riske atmayalım. Yetkililerde lafla değil gerçekten gereğini yapsın…
Başka ne diyelim. Önce kendini güvene al! Evde kal Türkiye! Evde kal Bodrum!
Sevgi ve Dostlukla
AYSER ÖZBULUT