SANATÇI NUMAN PEKDEMİR , ANILAMAYAN TURGUT REİS'İ ANLATTI

Numan Pekdemir şöyle konuştu

***Bugün 23 Haziran 2020..Ünlü denizci Turgutreislilerin dedesi Turgut Reis’in şehit düşüşünün 455.yılı.Mekanı Cennet olsun.

***Ancak bu defa yüreğimizde anıyoruz. Malum Pandemi nedeniyle törenler yasaklandı. Dün Belediyeyi aradım toplanamayacağımızı söylediler. Bu defalık böyle oldu. Umarım gelecek sene anıtı başında tekrar bir araya geleceğiz.

Turgut Reis için ilk anıt 1949 yılı 15 Haziranında inşaatına başlanmış ve 23 Haziranda açılışı yapılmıştır. Hikayesi şöyle. İkinci Dünya savaşı sonrası Turgutreis açıklarına Amiral Tarık Ersuna komutasında 14 adet mayın arama tarama gemisi geliyor.Bunlardan ikisi denizaltı. Daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı olan ve maalesef teröre kurban verdiğimiz o zaman Kurmay Binbaşı olan Kemal Kayacan da bu gemilerde binbaşı. Komutan sahile geldiğinde ona Turgut Reis’in Karabağ lı olduğu anlatılıyor.Anne dedem Mehmet Hılmi Tengiz (1870-1966) ve baba dedem Numan Pekdemir (1886-1949) ve 7-8 kişilik halk gemiye davet ediliyorlar .Uzun lafın kısası buraya bir anıt yapılmasına karar veriliyor.Askerler bu anıtı yapacaklar. Temel atılacağı gün babam evde bekliyor. Ev de bugünkü balıkçı restorantlarının olduğu yer,Belediye dükkanlarının yanı. Numan dedem temel atma törenine gidecek babama sesleniyor,

-Aliii
-Ne var babaaa
-Çabuk çapayı al gel Turgut Reis'in tapusunu alıyoruz

Ve babam koşarak törene geliyor 35 yaşında. İnşaatın başında Astsubay Selami Özbenli var. Babama sen Turgut Reis'in torunusun hadi bakalım ilk kazmayı sen vur diyor. Ve babam rahmetli Ali Haydar Pekdemir ( Ali Hoca ) askerlerle işe başlıyorlar. Anıt imece usulü yapılıyor. Bu inşaat sırasında köyün gençlerinden Emin Süzen de muhtemelen orada. Kadere bakınki Astsubay Selami Özbenli ve Emin Süzen’in yolu Dumlupınar Denizaltısında kesişiyor ve 1953 yılı 4 Nisanın da Çanakkale de batan denizaltımız da ne yazıkki ikisi de şehit oluyor. Abidenin inşaatı birkaç günde tamamlanıyor açılışında Bodrum yarımadasından çok sayıda vatandaşın bu törene katıldığını dedemden,babamdan duymuştum. Bu Bodrumluların dedesi olan Turgut Reis'e sahip çıkmaları anlamını taşımaktadır. Yani dedemiz Turgut Reis’in tapusu alınmıştır. Ben çok iyi hatırlarım bizler her sene 23 Haziranda bu anıtta toplanır dedemizi anardık. Babam rahmetli her 23 Haziranda bir konuşması ve kendi yazdığı şiiriyle katılırdı. Son yıllarda üzülerek belirtmeliyim ki katılım sayısı belki 80 belki 90 kişiyi geçmedi.

Turgut Reis 18 Haziran 1565 te Malta da kuşatma sırasında yaralandı ve 23 Haziranda şehit düştü. Kendisi Tunus’ ta evlenmiş. Yıllar sonra Babamı ziyarete Tunustan bir kişi geldi adı yanılmıyorsam Dargut. Sonrasında haberleşmeler vs. derken bizden oraya oradan da buraya ziyaretler başladı.Halen haberleşiriz. Yeğenim Tarık Eray Çakır bir dernek kurdu.

Bugünkü anıt 3. anıttır. Turgut Reis in denize açıldığı yer aslında bugün sahilden Kadı Kalesine giderken Sahil Güvenlik binası civarı olduğu söylenmiştir dedelerimiz tarafından bizlere. Barborosun gemileri o bölgeye su almaya geliyorlar.Turgut 15-16 yaşlarında onlarla birlikte ayrılıyor.Bölgenin eski adı domalan mantarının çokça yetiştiği yer olması nedeniyle Domalan dır.Bugünkü adı Bahçelievler.Zemin kayalık olduğundan abide bugünkü yerine yapılmıştır.Abidenin bugün bulunduğu bölgenin adı Eren Tepesi dir.Nedense orjinal isimleri değiştirme hastalığına tutulduğumuzdan bugün orası da Sabancı Parkı olarak bilinmektedir.Geçmiş yönetimleri incitmemek adına bu konuyla ilgili birşey yazmak istemiyorum uzatmaya da gerek yok.Sayın Başkana geçen sene törene katıldığında Eren Tepesi adının tekrar buraya yazılması için arz etmiştim.Umarım yazılır ve kültürümüzdeki yerini alır..

Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet dileriz mekanları Cennet olsun..

Turgut Reisi Dünya ya tanıtabilmek için ne yapılması gerekir bunu konuşmak lazım.Mozart 'Saraydan Kız Kaçırma' Operasıyla İstanbulu Dünyaya tanıttı yetmedi İstanbul Festivali çerçevesinde bu opera orjinal mekanında hatırladığım kadarıyla her sene oynadı izlemek için dört bir taraftan insanlar akın etti. Demek istediğim kültürel etkinliklerle tanıtmak en güzeli. Adına bir opera yazılabilir. İspanyollar bu işi yapmış adına festival düzenliyorlar hatta beste bile yapılmış. Troya gibi bilmem kaç yüz kişilik bir opera değil veya bir kere gösterilip rafa kaldırılan opera istemiyoruz. İmkanlar ölçüsüne küçük ama etkili.. Bunu yıllarca burada anlatmaktan dilimde tüy bitti. Umarım ömrümüzde bunu bir kerede olsa görürüz..