ANTERHABER- ÖZEL: Türkiye’de ilk kez Bodrum Dereköy’de ürettikleri ve tamamen doğal organik tatlı patateslerin ilk hasadını yapan turizmci Yakup Sabar ve Tur Rehberi Hatice  Cingöz mor ve turuncu renklerde olan tatlı patatesin fide olarak da üretmeye başlattıklarını belirterek tatlı patates tutkusunun Türkiye’de hızla artma sürecini anterhhaber'e anlattılar.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşayan ve Sarıgerme ile Bodrum’da otel yöneticiliği yapan turizmci 2 çocuk babası 61 yaşındaki Yakup Sabar ile otel yöneticisi ve tur rehberi evli ve iki çocuk annesi 53 yaşındaki Hatice Cingöz pandemi döneminde turizm sektörlerindeki işlerini terk ederek Dereköy’de 2 dönüm arazi üzerinde son yıllarda Avrupa ve dünyada trend olan mor ve turuncu renklerde tatlı patates yetiştirmeyi başardı.

TÜRKİYE’DE İTHAL EDİLİYOR AMA BİLİNMİYOR, DÖNÜMDE ALTI TON HASAT ALDIK

Bir ay önce 2 dönümlük alandan yaklaşık 10 ton ilk hasadı yaptıklarını belirten Sabar “Tatlı patates normal patatese göre sağlık açısından çok daha etkili ve besin değeri çok daha yüksek.  Georgia adı verilen Turuncu patatesin kökeni Kuzey ABD, Okinova adı verilen mor patatesin kökeni ise Japonya. Her iki bölgede Bodrum’un iklim şartları ile hemen hemen birebir aynı. Türkiye her yıl milyonlarca ton tatlı patates ithalatı gerçekleştiriyor. Bu nedenle biz bu yetiştiriciliğin ilkini neden yapmayalım dedik ve yola çıktık” diye konuştu.

TARIM BAKANLIĞINDA BİLGİ VE MEVZUAT YOK

Sabar açıklamasının devamında İSE “Önce toprak analizlerini, iklim analizlerini yaptık. Olumlu sonuçlar alınca tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bilgi istedik ancak tatlı patates konusunda ne bir bilgi, ne üretim desteği nede konunun mevzuatının dahi olmadığını gördük. Bu bizi yıldırmadı yaklaşık 2 yıl bilimsel araştırmalar yaptıktan sonra 8 ay önce ilk fidelerimizi Bodrum Dereköy’deki tarlamızda toprak ile buluşturduk ve geçtiğimiz Ağustos ayında ilk hasadımızı aldık” dedi.

TAMAMEN ORGANİK TATIL PATATES’E İLGİ BÜYÜK OLDU

Turizm sektörünün pandemi sürecinde zor bir döneme girdiğini ve birçok turizmci gibi yeni ve farklı arayışlar içerisinde olduklarını belirten Bodrumlu üretici Hatice Cingöz ise tarlada üretimin tamamen organik olarak yapıldığını su haricinde kesinlikle  hiçbir kimyasal madde kullanılmadığını belirterek “Tarlada hasatda dahi makine kullanmıyoruz. Tamamen el ve iş gücüyle topraktan çıkardığımız ilk hasadımızı labartuvarlarda analiz ettirdik, tamamen doğal raporunu aldık. Bodrum’daki otel ve turistik tesisler ile restoranlara yaptığımız görüşmeler sonucunda ilk hasadımızın tamamı tükendi,şimdi fideleri yetiştirmeye başlıyoruz. Türkiye’nin birçok yerinden hem fide hemde tatlı patates siparişleri almaya başladık, bu nedenle önümüzdeki yıl tatlı patates tarlasını ve üretimi yüzde 300 oranında arttırmayı düşünüyoruz” diye konuştu.

TATLI PATETESİN TANITIMI İÇİN OGRANİZASYONLAR YAPIYORUZ

Cingöz tatlı patatesin normal patates gibi sofralarda her türlü kullanılabileceğini ayrıca tatlısının da yapıldığını belirterek “Mor ve turuncu renklerde olan bu patatesler özellikle bebekler sütten kesildikten sonra püre olarak çocuğa verilen ilk besin kaynağı olarak geçiyor. Diyetisyen ve diyabetli hastalarda çok rahatlıkla kullanabiliyor. Yüksek A vitamini potansiyeli nedeniyle günde 100-200 gram miktarında tüketilmesi yararlı olacaktır. Ülkemizde yeterince tanınmayan tatlı patates türünün tanıtımı için tarlamıza turlar ve önümüzdeki kış döneminde toplantılar yaparak bu ürünün daha çok kullanımını sağlamayı hedefledik. Amacımız hem ürün rekoltesini hemde üretici sayısını arttırarak ülke tarımına ve gıda sektörüne yeni bir soluk getirmek” ifadelerini kullandı.

NORMAL PATATES İLE TATLI PATATESİ BİRBİRİNDEN AYIRAN ÖNEMLİ ÖZELLİKLER

Cingöz açıklamasının sonunda ise “Anavatanlarından çıktıklarından beri,  gittikleri bölgeye göre kendi evrimlerini geçirseler de, bu iki kök bitkiyi yani normal ve tatlı patatesi birbirlerinden ayıran iki önemli fark pek değişmemiş. Öncelikle Patates doğru koşullarda saklanmaz ve tüketilmezse, kendini hastalık ve zararlılara karşı korumak için bünyesindeki alkoloidleri devreye sokuyor. Bu zehirin azı ona şifa olurken biz tükettiğimizde  mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal ve hatta ölüme kadar giden sağlık sorunları yaşayabiliyoruz.  Yani Patates çimlendiğinde ya da yüzeyi yaralandığında ana gövdede toksik madde biriktiriyor. Tatlı patates ise çimlense bile toksik madde üretmiyor, Kendisini onarmak için onun kullandığı madde, tükettiğimizde bizde antioksidan etkisi yapıyor. Doğru koşullarda saklanmazsa başınıza gelebilecek en kötü şey çürümesi.  Buda en az altı aylık bir süreç. Patatesin üst yeşil aksamı ve sürgünleri de toksik madde içerdiği için tüketilmesi kesinlikle tavsiye edilmiyor. Oysa tatlı patatesin yeşil aksamı ve sürgünleri, hatta haşlıyorsanız suyu da tüketiliyor hatta tavsiye ediliyor çünkü neredeyse alttaki kök yapısındaki kadar vitamin, mineral ve antioksidan içeriyorlar” dedi.

Tatlı Patatesin Yararları

Kilo verdirir: yüksek lif oranı nedeniyle, mide ve bağırsak dostudur, uzun süre tok tuttuğu için kilo vermede yardımcı olur. 

İnsülin Direncini azaltır:  Tatlı patates düşük glisemik endeksli bir gıda olduğundan oldukça yavaş sindirilir. Bu da kan şekerinin dengelenmesine ve dolayısıyla insülin direncinizin kırılmasına yardımcı olur. Bu özelliği sayesinde diabet hastaları için önerilmektedir. Tatlı Patates nişastalı karbonhidratlar grubunda yer almasına rağmen, düşük glisemik endeksiyle, karbonhidrattan vazgeçemeyenler için tam bir diyet ürünüdür.

Kabızlığı önler:  Yüksek lif oranı sayesinde düzenli bağırsak hareketlerini destekler. Tatlı Patates tükettikçe, lifli yapısı Sindirim ve boşaltım sisteminizin dengeli çalışmasını sağlayacaktır.

Özellikle Mor Tatlı Patates içerdiği antioksidanlar sayesinde, bağırsak astarı hücrelerinin beslenmesine ve sağlıklı bağırsak bakterilerinin çoğalmasına yardımcı olur. Bu sebeple (IBS) İrritable bağırsak sendromu olanlara önerilmektedir.

Glüten içermez:  Tahılların aksine, nişasta bazlı ürünler glüten içermediğinden Çölyak hastaları dahil, gluten intoleransı olanlar rahatlıkla tüketebilir. Normal patatesten daha fazla şeker ihtiva etmesine karşılık, nişasta oranı düşüktür. Türlere göre nişasta oranı en düşük olan  Mor tatlı patatestir, Turuncu, Krem ve Beyaz olanlarda oran biraz daha yüksek ama normal sarı patatesten düşüktür.

Hücre Yeniler :  Araştırmalar, içerdiği polifen maddesinin DNA hücrelerini onardığını  ve kanser hücrelerinin artışını durdurduğunu göstermiştir. göstermektedir.  Bu özelliği sebebiyle kanser tedavisinde kullanılması için çalışmalar yapılmaktadır.  Doğu Tıbbı ise yüzlerce yıldır zaten tatlı patatesi tıbbi amaçlı tüketmektedir.

Polifenin Antioksidan özelliği en çok Mor Tatlı Patateste vardır.

Tatlı Patates, yine içerinde bulunan  Beta-Karoten sayesinde  cildi yeniler ve hem yaşlanma etkilerini azaltır hem de sivilce ve akne gibi cilt sorunlarının çözümünde etkili olur. Beta-Karoten açısından en zengin olan tür, Turuncu Tatlı Patatestir.

A vitamini konusunda hiçbir yiyecek tatlı patatesle boy ölçüşemez. Bir orta boy tatlı patates, günlük A vitamini ihtiyacımızın tamamını karşılar. A vitamini takviyesinde normal patates ve hatta havuca karşı açık ara öndedir. Bu sayede özellikle beyin ve göz sağlığımızı korumaya yardımcı olur.

Yapraklarını, filizlerini ve suyunu da tüketebilirsiniz:  Normal patatesin yaprakları ve filizleri toksiktir. Yeşerdiğinde mide bulantısından zehirlenmeye kadar yan etkileri vardır ve kesinlikle tüketilmemelidir. Tatlı patatesin ise mor cinsi haricindekilerin, yaprak ve filizleri dahil olmak üzere tüm yeşil aksamı da tüketilebilir. Çünkü yumru kökün A vitamini,  C vitamini Demir, Magnezyum,  Potasyum mineraller bitkinin yaprak ve filizlerinde de bulunur.

Yağlanmayı Önler:  Tatlı patates içerdiği B6 vitamini sayesinde vücudun aldığı besinleri yağa dönüşmeden enerjiye çevirerek bedenin yorgun hissetmemesini ve dinç kalmasını sağlar.

Vitamin Takviyesine Daha Az İhtiyaç Duyarız:   Aslında tablo olarak bakıldığında C vitamini, demir, magnezyum ve potasyum açısından Tatlı Patatesten  daha yüksek değere sahip bir çok gıda bulunmaktadır. Ancak,  lif oranı ve bu liflerin çözünmezlik yüzdesiyle (%77) sindirim sistemimizde daha uzun süre kaldıklarından, diğer gıdalara oranla, günlük ihtiyacımız olan vitamin ve minerallerin bedenimizce emilimi daha fazladır.