Bugun...


YAZAR AYSER ÖZBULUT:BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM…
Tarih: 01-06-2019 13:13:34 Güncelleme: 01-06-2019 18:04:34 + -


İnsanın doğduğu topraklar kökleridir. Mayasıdır, suyudur, varoluş sebebidir. Sevdiğidir sevmeyi öğretenidir. Güzeldir, güzeli görmesini sağlayandır. Ömrünün sonunda sonsuzluğa uğurlanacağı yerdir… Memlekettir.

facebook-paylas
Tarih: 01-06-2019 13:13

YAZAR AYSER ÖZBULUT:BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM…

YAZAR AYSER ÖZBULUT:BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM…

İnsanın doğduğu topraklar kökleridir. Mayasıdır, suyudur, varoluş sebebidir. Sevdiğidir sevmeyi öğretenidir. Güzeldir, güzeli görmesini sağlayandır. Ömrünün sonunda sonsuzluğa uğurlanacağı yerdir… Memlekettir.

Benim memleketim Kaçkar dağlarının eteklerinde Marsis dağının gölgesinde, yeşilin maviye olan aşkının en güzelini yaşadığı topraklar. Çocukken ayrıldığım fakat hiçbir zaman kopamadığım, yıllar geçtikçe tadına doyamadığım, annemin kokusunu, babamın nefesini hissettiğim memleketim Rize’nin incisi ilçelerinin birincisi Fındıklı…

 

RİZE DOĞA GEZGİNLERİ…

Rize’nin yaylaları türkülere ilham olmuş, filmlere mekân olmuş. Gelmeyen gelmediğine, gelen geri döndüğüne pişman olmuş. Geçen yıl Eylül ayında geldiğimde tanıştım Rize Doğa Gezginleri Kulübü Başkanı Gökay İnan’la. Emekli öğretmen olan ablam Günsel Alyazıcı’nın  yayla turlarına olan ilgisi neticesiyle birlikte Hazindağ yaylasından Samistral Yaylasına dörtbuçuk saat tırmanarak ulaşmıştık. Yol boyunca doğal güzelliklerin dışında Likapa toplamıştık. Amlakit, Polovit’ten aşağıya sahile doğru muhteşem bir yolculuk yapmıştık. Bu aralar yine topraklarımda olmam Rize Doğa Gezginlerinin Geleneksel İftar yemeğine katılmamı sağladı.Rize’de yaşayan doğa seven insanları dağlarla, yaylalarla, göllerle, şelalelerle kısaca Rize’nin bütün doğal güzellikleriyle buluşturmak, spor yapmak, güzel dostluklar kurmak için oluşturmuşlar bu kulübü. Yaz kış her Pazar;  Rize, Artvin, Trabzon, Gümüşhane çevresinde etkinlik düzenleyip katılımcılara mesaj ve sosyal medya aracılığıyla ulaşıyorlar. Yaklaşık elli adet yaylaya birçok kez etkinlik düzenlemişler. “Amaç doğayı tanımaya odaklı olsa da spor yapmak ve fotoğraf çekmek bütünleştiriyor etkinliğimizi…” diyor Gökay inan.

BURALARDA TULUM SESİ GELMEZSE YAYLA TURU SAYILMAZ…

Kavrun Yaylasına yolculuk başladı. Araçlara bindiğimizde, “Tulum şişmezse kim nerden bilecek yaylaya gittiğimizi? “ diye seslendi tulumcu. Tulum sesine yaylacıların atma türküleri eşlik etti

“Oy dağlarum dağlarum, duman kalkmaz başundan

Mektuplarum ıslandu, gözlerumun yaşundan”

Yayla çiçeğum benum, çiğ düşmüş yaprağuna

Uzaktan sevdum seni, ak düşti saçlaruma”

Tulum ve atma türkülerle zirveye doğru çıkıyoruz. Ayder yaylasından devam ettik, Karlı dağların altında Galer Düzün’ de mola verdik. Rengârenk Orman Gülleri (Kumar çiçeği) arasında küçük tepecikleri dolaştık. Çam ağacının bu bölgede bambaşka kokusu olduğunu nefes alıp verirken anlarsınız. Haziran ayı içinde gerçekleşecek Geleneksel Boğa Güreşleri Festivali hazırlıkları yapılıyordu… Uzaktakilerle ıslıklarla iletişim kurulur buralarda. Islıklar arkasından “Hayde daha yolumuz uzun “ diye seslendi kaptan. Kimsenin bu güzellikten vedalaşacağı yoktu fakat her gittiğimiz güzellik diğerini aratmıyordu…

Karayolunda epeyi bir tırmanış sonunda Aşağı Kavrun Yaylasına,  gördüğümüz karlı dağlara ulaşmaya başladık. Artık karayolu yoğun geçen kışın ardından yıpranmış arabayı beşik gibi sallıyordu. Gezginlerin çoğu oruçluydu etrafı seyretmektense gözlerini kapatmayı tercih ettiler. Sallantıdan niyetleri zarar görsün istemiyorlardı…

Tulum’unu söndüren Samet Özbıyık derin bir nefes aldıktan sonra “Tulum sadece bir çalgı aleti değil, bir kültürün sesidir. Benim baba mesleğim Tulumculuk, hem çalarım hem söylerim hem de horon çeviririm” diyerek gururla arkasına yaslandı. Ne yalan söyleyeyim, Tulum sesi bir başkadır Rize insanı için. Türküleriyle horonlarıyla Tulum eşliğinde anlatırlar içtenliklerini…

 

KUŞ KUŞTUR ÇİÇEK ÇİÇEKTUR BİZ ONLARIN GÜZELLİĞİNİ SEYREDERİZ İSİMLERİNİN ÖNEMİ YOKTUR…

Kaçkar’ın zirvesine en yakın yaylaya ulaştık. 2350 m. Yüksekteki Yukarı Kavrun Yayla’sındayız. Karlı dağların eteklerinde bir kuytuda açmış güneşe kucağını. Türkiye Dağcılar Federasyonunun Eğitim Alanı olarak kullandığı Yukarı Kavrun Yaylası ülkenin her köşesinden dağcılık kulüplerinin uğrak yeridir.

Hazırlıklar yaparken bizleri güler yüzüyle karşılıyor Yalçın Şahin. Hepimiz hayranlıkla seyrediyoruz etrafı. Tavuklar horozlar hepsi bir arada, başlarında bütün ihtişamıyla duruyor yaylanın bekçisi Alaska Kurdu Kurt bey…

Bizim yaptığımız iş yaylacılık değil Mezre’cilik diye söze başlıyor Yalçın Şahin; Mayısın on beşinde başlarız büyük baş hayvanlarımızla birlikte önce Ayder Yaylası, Haziran yirmisi Aşağı Kavrun Yaylası, Temmuz yirmisinde de Yukarı Kavrun Yaylasında bir buçuk ay kalındıktan sonra, aynı sıralamayla geri döneriz. Mevsimine göre güzelliklerle doludur. Bizim için çiçek çiçektir, kuş kuştur. Binlerce çeşidi var. Adları cinsleri neymiş ilgilenmeyiz. Seyrederiz güzelliklerini. Siyah, pembe, kırmızı diken çilekleri vardır siz onlara Böğürtlen, frambuaz, ahududu diyorsunuz. Burada derelerde kırmızı pullu alabalık yaşar, aynı zamanda yetiştirilir de. Yayla tereyağıyla yapılan muhlamadan yemeden kimse gitmesin buralardan. Tesislerimiz var, pansiyonlarımız, doğaya, doğada yaşayan canlılara zarar vermeyecek herkesi misafir ederiz. Biz Ayılarla bile dostluk yaparız. Ayı ancak yavrusuna zarar verileceğini düşündüğü zaman saldırır. Buralar da bizim yavrumuz gibi, yaşadığımız beslendiğimiz mutlu olduğumuz yer…

Öyle güzel anlatıyor ki Şahin Bey, dinlemeye devam etsek akşam aç kalacağımızı söyleyince kendimizi Kaçkar’ın eteklerinden süzülen karların oluşturduğu minik şelalelerin etrafındaki boy vermiş şifalı bitkileri (Chğukumbi ve aslanpençesi ) toplarken bulduk…

Kırmızı benekli alabalık ve muhlama iftar menüsünün gözbebeğiydi. Yemek sonrası tulum eşliğinde söylediğimiz türkülerle karlı dağlara yaslandık. Rize’linin tulum sesi duyduğu an kıpır olur içi, eskiler “şu tulum üflendi mi ölü bile dirilir yerinden” derler. Ses ver çığlıkları diğer yaylara selam gönderirken, ayak sesleri dostluğu pekiştirir. Sonuçta insanıyla doğasıyla, tulumuyla horonuyla bir başkadır benim memleketim…

“Bu sene yaylalarda pembe güller açayi

Dünya mali dünyada, incitma karincayi”

12 ay boyunca Rize Doğa Gezginleri kulübü eşliğinde, Rize yaylaları bin bir çeşit yeşilin arasından gülümseyen orman gülleriyle kucaklayacak doğaseverleri…

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT




Editör: Yaşar Anter



FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
YUKARI