Tweet | Tarih: 11-11-2019 20:16 |
BİNLERCE AĞAÇ YERİNE MİLYONLARCA FİDAN ÇÖZÜM MÜ?
ANTERHABER - TEMA Vakfı Gönüllüsü ve Bodrum Tohum Derneği üyesi ve aynı zamanda mali müşavir olan Ortaç yaptığı açıklamada tüm Türkiye’de estirilen Milli bayram havasındaki dikim ile ilgili düşüncelerini yazılı olarak anterhaber.com ile paylaştı. Ortaç yazısında
HEYECAN VEREN BİR PROJE AMA…
“Gelecek nesillerin çevre bilinciyle yetişmesi ve daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde eş zamanlı gerçekleştirilecek "11 milyon fidan dikimi" etkinliği Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Geleceğe Nefes Olmak üzere başlatıldı.
Heyecan veren,sevindirici ve desteklenmesi gereken bir proje.Doğa adına farkındalık yaratarak bu farkındalığı bilinçlere taşımanın yaratacağı dinamizm ile benzer girişimlere de örnek olacak bir etkinlik.Eğitim kurumları aracılığında fidanların toprak ile buluşması ve Geleceğe Nefes Olması yolunda çocukların ve öğrenci gençliğin bu projeye katılmaları, ortak olmaları,emeklerini taşımaları ise tüm etkinliğe kalıcı bir ciddiyet-takip ve sorumluluk da yüklüyor.
Her fidanın yolu açık olsun,hedefleri ormana ulaşmak olsun.
Bu ve benzeri projeli etkinliklerin içeriğini-anlamını-amacını-hedefini ve önemini daha iyi anlamak için yaşanan/yaşatılan fiili koşulları ve gerçeklerini de bilmek gerekiyor.
Küresel ısınmaya bağlı İklim Değişikliğinin neden olduğu ve her bir canlının yaşamını kalıcı tehdit eden sorunların giderek arttığını artık sonuçlarıyla biliyoruz.İnsanlığın önünde bir sınav gibi duran bu sorundan başarı ile çıkabilecek miyiz? Bu başarıya ulaşabilmek için sera gazlarını azaltmanın çok önemli bir yolunun da ormanlar olduğunu biliyor muyuz?
Sorunu ve çözümlerini bilmemize rağmen, şimdiye kadar ki düşüncelerimiz, davranışlarımız, yaptıklarımızın çözüm yerine sorunu daha da ve giderek arttırdığının farkında mıyız?
BU SALDIRI İLK DEĞİLDİ SONDA OLMAYACAK..
Yaşamın mutlak devam şartı için “her bir yetişkin ağaç” a bile ihtiyacımız olduğu günlerde,
Avrupa da Alp Dağlarından sonra oksijenin en fazla olduğu,1993 yılında Milli Park ilan edilerek koruma altına alınan,180 bin insanın tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı ile su havzasının yer aldığı, bölgesinde 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türünün yaşadığı, 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapan bir alanda Kaz Dağlarında ve ormanlarında binlerce ağaç kesildi.Altın arama maden alanının yüzde 99’u orman alanında olmasına rağmen bakanlık işletme, orman müdürlüğü ağaç kesimi izni verdi.Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre 46 bin,TEMA Vakfı tespitlerine göre 195 bin ağaç kesildi.Kaz Dağları ve ormanlarına yapılan acımasız, insafsız bu saldırı son kötü örnektir,ilk de değildir,son da olmayacaktır.
ORMAN KANUNU YAZ BOZ TAHTASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Yaşadığımız topraklar üzerindeki orman varlığımızın yüzde 95’i eko-çeşitliliği yüksek doğal ormandır.Bu ormanlarımıza daha da kıskançlık ile sahip çıkabilmemizin en önemli nedenidir.Böylesine nitelikli ve değerli orman varlığına ve alanlarına sahip olan topraklarımızda ormanlar, ilk çıkış tarihi 1937 yılına kadar uzanan Orman kadastro ve kanunu ile koruma altına alınmıştır. Orman Kanunumuz önemli ,çıkış tarihi eski olan bir kanun olmasına rağmen yıllar içinde politikacıların elinde adeta yaz boz tahtası haline dönüştürülmüş,defalarca değiştirilmiş sonuç olarak da orman varlığımızın çok önemli bir bölümü “yasal düzenlemeler” adı altında tahrip olmuş veya kaybedilmiştir.Uygulanan politikalar sonucunda inandırıcılığını/koruma gücünü kaybetmiştir.Coğrafi ve iklim koşullarıyla birlikte orman kaybının yüksek olduğu ülkeler arasında Türkiye ilk sıralarda yer almaktadır.Bazı bakanlıklar ve kanunlar Orman Kanunun üstüne çıkmış özellikle tahsis ve madencilik faaliyetleri ile ormanlarımız süreç içinde tahrip-talan edilmiş,ranta kurban edilmiştir,edilmektedir.
Osmanlı ormancılığında 1870 yılı Orman Nizamnamesi ile başlayıp, Cumhuriyet döneminde Orman Umun Müdürlüğü,Orman Genel Müdürlüğü adı ve çatısı altında devam eden kadim ve saygın kurumlarımızın çalışmaları her dönem politikacılar tarafından amaçlarından/faaliyetlerinden adeta uzaklaştırılmış,kurumlara zarar verilmiştir.
Her dikilen fidan geleceğe ,doğaya yapılan yaşam yatırımıdır, çok önemlidir. Fakat dikilen milyonlarca fidanın ormana dönüşmesi en az yüz yılda tamamlanmaktadır. Artık yaşamın tahammülü kalmamıştır. İklim değişikliği ve yaşamı tehdit eden ağır sonuçlarını topraklarımızda ve her gün ,her alanda ,her kişi izlemekte ve yaşamaktadır.
Sabıkası her dönem artarak ve eskilerden gelen orman kanunları-uygulamalarındaki rant sağlayan, yaratan politik oyunlar bıktırmış, usandırmıştır. Acımasızca da halen devam etmektedir.
Süreç den ders çıkartıp,öz eleştiri yaparcasına soruna gerçekçi yaklaşımlar kaçınılmazdır. Çıkar sağlamayan ,oy hesabı yaptırmayan ,samimiyetle kanunları doğal varlıklarımız adına, geleceğine ve lehine uygulayarak çözüm aramanın zamanı çok geride kalmıştır.
Yeni fidanlar dikerken, var olan orman varlığımızı korumak çok daha önemlidir,samimidir ve inandırıcıdır” dedi.