Tweet |
Üyelerden Kim Gould gezinin fotoğraflarını ve gezide yaşananları şu cümlelerle paylaştı.
***Karaada ya da Black Island, Bodrum'un hemen açıklarında, burada yaşadığım yıllar boyunca sürekli düşünceli bir varlık oldu. Koylarında yüzdüm feribotla yatla sonsuz kez geçtim ama kıyısından daha uzağa gidemedim şimdiye kadar .....
***Her zamanki ulaşım tarzımızdan şaşırtıcı bir şekilde ayrılarak bir tekne kiraladık, adanın iskelesi ve daimi yaşayan tek insan tarafından işletilen çay ocağında karaya çıktık. Karaada uzaktan dik ve aşılmaz görünüyor, endemik yeşillerle yoğun ama Leleg Trail öncüleri çalılıklarda birkaç yol çizdi. Göreceli tembellikle geçen bir yazdan sonra puslu ve nemli koşullar kaleye tırmanışı daha da zor hale getirdi ancak bir zamanlar Bodrum'a tamamen yabancı bir bakış açısıyla bakmak hem kafa karıştırıcı hem de garip bir şekilde neşelendirici oldu.
***Yaban domuzlarının orada uzun yıllar boyunca tüneklerde hüküm sürdüğünü biliyoruz. Yaz aylarında diyetlerini günlük tur teknelerinden kalan cömert yemeklerle tamamladılar. Kış geldiğinde, daha zengin şeyler bulmak için anakaraya kadar önemsiz bir mesafede yüzerken görüldü.
***Arkalarında güçlü ve doğuştan hayatta kalma duygusu olması gereken bir katır ailesi bırakıyorlar. Hiçbirini görmedik ama dışkılarına bakılırsa hepsi aynı yolu kullanıyor.
***1923 Türk/Yunan nüfus mübadelesinden hüzünlü bir kalıntı denizden görünen kendine özgü Yunan kilisesini hep merak etmişimdir. Yakından bakıldığında beklenenden çok daha büyük ve ihmalkarlığına rağmen çarmıhtaki İsa'nın solmuş bir freskini oluşturabilirsiniz. Karaada'nın termal kaynakları, bir yeraltı mağara sisteminin derinliklerinden gelen başka bir anormallik. Sıcacık kükürtlü su havuzu çabalarımızdan sonra canlandı ve yeni arkadaşımız Murat Bodruma kadar serenat yaptı.
Fotoğraflar: Kim Gould