Bugun...


Mehmet Çilsal

facebook-paylas
BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-35
Tarih: 30-11-2020 21:48:00 Güncelleme: 30-11-2020 21:48:00


 

Osmanlı’nın Varna Savaşı sonrası yükselişi bölgeyi nasıl etkilemekteydi? Bodrum Kalesi’ni tahkimat sürecindeki Rodos Şövalyeleri kalelerinden ayıran özellikleri nelerdi? 

Bodrum Kalesi dahil  12 Ada ve Rodos’tan oluşan St John(Jean) Hospitaller Şövalyeleri Dünyası, yaşanmış savaşların ardından yaptığı antlaşmalarla her ne kadar Ceneviz ve Memlük tehlikelerini bertaraf etmişse de 15.Yüzyıl’ın ortalarından itibaren onları bekleyen asıl tehlike Osmanoğulları’ydı. 1444’de Varna, 1453’de Constantinopolis’in düşmesi Avrupa’da büyük bir şok etkisi yaratacak ama en çok da Akdeniz-Ege’nin önemli gücü olan Rodos Şövalyeleri’nin(isbitariye-sancuvan) huzurunu bozacaktı...

 

 

VARNA SAVAŞI-OSMANLI’NIN YÜKSELİŞİ

 

Sultan Murad(II), büyükbabası Bayezid(I) ve babası Mehmet(I) gibi beylik devletinin sınırlarını Avrupa topraklarında genişletmeye devam ediyordu. Ancak bu genişleme başkaları için endişe kaynağı olmaya başlamıştı.

 

 

1439’dan itibaren Bizans, 1444’de Venedik Krallığı’nın teşviki, Kardinal Cesarini’nin yönlendirmesi neticesinde Macar Kralı Osmanlı’ya savaş ilan etmişti. Gerçekleştirilen askeri ittifakın içinde sadece Papalık, Venedik ve Bizans Krallığı değil Osmanoğulları’nın hasımı olan Karamanoğulları da vardı. Karaman hükümdarı İbrahim Bey, Macar Kralı ile Sırp Despotu’na elçiler ve mektuplar göndererek Rumeli tarafında hareket başlayınca kendisinin de Anadolu tarafında harekâta başlıyacağını bildirmişti. Yarı bağımlı bir devlet sayılan  Rodos Şövalyeleri,  Memlüklerle meşgul olmalarından dolayı Varna'ya herhangi askeri bir güç gönderecek durumda değildi. Beri tarafta ise Hıristiyan Atina Dükü Constantine Dragases ve Cenevizliler  çıkarları gereği Osmanlı safındaydı.(1*)

 

 Sultan Murad, tahtını kendi arzusuyla 12 yaşındaki oğlu Mehmed’e(II) terketmiş ve adeta inzivaya çekilmişti. Çocuk padişah Mehmet’in ittifak kurmuş koskoca düşman blokuna karşı başarılı olabilmesi mümkün değildi. Manisa’da tefekkür hayatı süren babasına acilen ihtiyacı vardı. Vezirlerin yardımıyla ona bir mektup yazarak şöyle hitap etmişti: "Eğer Sultan iseniz, gelip ordularınıza önderlik edin. Yok eğer ben Sultan isem, gelip orduları yönetmenizi emrediyorum."  Bu mektup işe yaramıştı...(2*)

Papalık(Eugene IV) merkezli Haçlı Seferi hazırlıkları çoktan başlamıştı. Napoli-Aragon Kralı Alfanson’un filosunu levanta göndermeye karar vermesinin ve ardından Burgundy Dükü’nün gemilerilerinin katılmasıyla birlikte Papalık bayrağı altında bir donanma oluşturulmuştu. Haçlı Donanması gelip Gelibolu önlerinde beklerken, batılı bazı kaynaklara göre Sultan Murad, Venedik ve Cenevizlileri parayla satın alıp küçük gemilerle karşıya geçmiş ve Rumeli’deki orduyla çoktan birleşmişti.(3*)

 

 

Nihayetinde, Sultan 2. Murad’ın ordunun başına geçmiş iki taraf Varna’da karşı karşıya gelmiş ve Osmanlı Ordusu büyük bir zafer kazanmıştı.   

Osmanlı Sultanı, Varna zaferi sonrasında Memlük Sultanı Çakmak ile Timurlu Hükümdarı Ahruh ve Karakoyunlu hükümdarı Cihanah’a zafernâmelerin yanısıra çeşitli hediyeler ve esir edilmiş şövalyeler yollamıştı. Gümüş kadeh, ibrik, kaşık, sahanlar yün elbise, altın işlemeli kırmızı ipek kumaşlar beyaz tenli cariyeler gönderilen bu hediyeler arasındaydı.

 

 

Ocak 1445’te, başlarında Azap Bey’in bulunduğu bir Osmanlı elçi heyeti, beraberlerinde Varna’da esir edilen 12 Şövalye+12 Komutan askerle birlikte Mısır’a varmıştı. Bu esir şövalyeler içinde Kral Alfonso’nun amirali Bernardo Villamari de bulunuyordu ve  zırhlı, miğferli savaş kıyafetleriyle ata binmiş halde Kahire sokaklarında kahkahalar, taşlamalar eşliğinde teşhir edilmişlerdi. Azap Bey, dük ve kontlardan oluşan esir şövalyeleri işaret ederek, Varna’da Sultan Murad ve askerlerinin bu demirden orduyu nasıl yenip perişan ettiklerini Haçlı Ordusu’nun savaşı kazanmış olsaydı tüm İslâm sahillerini ele geçirerek Kudüs’e tekrar hâkim olacağını, fakat Allah’ın yardımıyla zaferin kazanıldığını, son zamanlarda dünyanın bu denli büyük bir mücadeleye şahit olmadığını, düşmanın sayısız askerini öldürdüklerini ve yüklü miktarlarda ganimet elde edildiğini anlatmış Sultan Çakmak, elçileri dinledikten, zafername okunduktan sonra “Allah yardımcın olsun Osmanoğlu!” diyerek tüm Mısır şehirlerinde şenlikler yapılmasını emretmiş  Kahire camilerindeki hutbelerde Abbâsî Halifesi’nin adının ardından Sultan Murad’ın ismi zikredilmişti...(4*)

 

 

 Osmanlı’nın yükşelişi, Şövalyeler Dünyası, Avrupa Krallıkları ve bazı Türk Beyliklerini düşündürmeye başlamıştı...

 

BODRUM KALESİ TAHKİMATLARI-MİMARİDE REFORM ve MALİ SIKINTILAR

 

Memlük saldırıları neticesinde Rodos’ta ortayan çıkan zaaflar ve Osmanlı’nın yükselişi,  tüm şövalye kalelerinde yenilik ve ilave tahkimatlar gerektiriyordu. St Peter(Bodrum) Kalesi, anakarada olması ve coğrafi konumu nedeniyle sıkı tahkimatları en çok hakeden kaleydi. Ancak, bir sorun vardı Levant genelinde veba salgını ve kıtlığın yaygın olduğu yıllardı. Adalardaki tarımsal üretim, ihtiyaçları karşılamada yetersizdi. Bu yüzden Anadolu kıyılarından taze yiyecek tedarikine ihtiyaç duyuluyordu. GM Lastic, Memlük savaşlarının yolaçtığı  harcamalar  nedeniyle çok büyük mali sıkıntı içine düşmüştü. Savunma ya da saldırı türünden askeri operasyonların ertelenmesi bir zorunluluk haline gelmişti. Rodos'taki ticaret faaliyetlerinin barışçıl bir ortama ihtiyacı vardı. Kalelerin tahkimatı, palankalar, asker ve silah takviyeleri vb.nin herbiri ayrı kaynak gerektiriyordu. Ortaçağ Şövalye kalelerinin hepsi 15. Yüzyıl’ın ortalarına kadar çeşitli krallık/dükalık/dillerin finansal sorumluluğu altında inşa edilmişti. Her ülke doğrudan ya da Papalık vasıtasıyla Doğu Akdeniz’deki bu militer Hristiyan Birliği’ne katkı veriyordu.

 

 

“Şövalye kaleleri genelde kulelerle çevrili merkezi bir yapı ve bu yapının avlusunda bir şapelin yeraldığı ardışık, düzenli dörtgen ya da  çokgen yapılardan oluşmaktaydı.(5*)” Bodrum Kalesi, plan-proje açısından böylesi tipik bir kale değildi. İnşası bir kerede başlanıp bitirilmemiş, yaklaşık 120 yıla yayılmıştı ve yaşam alanları herkese ortak olmadığı gibi merkezi de değildi. Önceki bölümlerde İngiliz Kulesi’nin kullanımı konusunda çıkan kavgalara bir nebze değinmiştik.

 

 

Latin krallıklarına ait kaleler, erken ortaçağdan beri Avrupa'nın diğer yerlerindeki soylu, kalabalık aile konutlarından farklı plan ve mimariye sahipti. Latin Kaleleri, içinde askeri garnizonların bulunduğu yapılardı. Askerlerin hayat tarzına uygun baraka tipi basit koğuşlar ile toplantı ve ziyafetler için bir salon ve üst düzey yetkililer için de özel odalar vardı. Büyük kalelerin çoğunun merkezinde bir avlu ve muhakkak bir şapel olurdu. Taş, ahşap sıkıntısı nedeniyle Levant'da inşa edilen tüm binaların ana malzemesiydi. Buna ek olarak taş, gece gündüz arasındaki sıcaklık farkının yüksek olduğu levanttaki iklim koşullarına daha dayanıklıydı(5*age)   

 

 

Plan farklılığına rağmen Bodrum Kalesi, varoluş fonksiyonu bakımından tam bir askeri garnizon kalesiydi diyebiliriz.

 

GM Philibert de Naillac zamanında(1403 gibi) Harabe Halikarnas’ta inşasına başlanan Kale, ilk yapıları olan Şapel, Fransız Kulesi, Liman Kulesi ve İspanyol=Yılanlı=Revir=Hesso Schlegelholtz Kulesi’yle birlikte hem mimari estetik açısından hem etkili savunma işlevi açısından ortaçağın erken verilmiş farklı örneklerindendi. 1440, 43 ve 44’de yaşanan acı Memluk deneyimlerinden sonra St.John Şövalyeleri kalelerinde başlatılan giriş kapılarında ve köşe düğümlerinde uygulanan silindirik kule inşası İngiltere ve İtalya’da adeta moda haline gelmişti.(6*) 

 

 

Devam edecek...

 

mehmet çilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR

 

1*- “The Crusade of Varna, 1443-45” by COLIN IMBER-University of Manchester, UK

 

2*-  “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Cilt 1”, İsmail Hami Dânişmend

3*-  “Bitkata pri Varna va 1444g. (sporeda Fulstin),” Izvestia na Varnenskoto arheologichesko druzhestvo (1910), by Nikola Mirski

 

4*- MEMLÛK SULTANI EL-MELiK EZ-ZÂHiR SEYFEDDÎN ÇAKMAK DÖNEMİ (1438-1453) DOKTORA TEZİ, Abdullah Mesut AĞIR -2010

5*- THE CRUSADER CASTLES OF CYPRUS AND THEIR PLACE WITHIN THE CRUSADING HISTORY –Mimarlık Tarihi mezuniyet tezi, 2004-ODTÜ, Gülnur Uçar)

 

6*- “The development of the Early Fortifications of the  Hospitaller Town of Rhodes (1309-1480)”-Doktora tezi, by KATERINA MANOUSSOU-NTELLA

 

 

 

 

 

 

 

 



Bu yazı 7926 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI