Bugun...


Mehmet Çilsal

facebook-paylas
BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-57 Bodrum Şövalyeleri korsanlık yapıyor muydu Kale’de kaç şapel vardı ?
Tarih: 30-04-2023 20:11:00 Güncelleme: 30-04-2023 20:11:00


Bodrum Şövalyeleri korsanlık yapıyor muydu Kale’de kaç şapel vardı ?

 

Chateau Saint Pierre(Bodrum Kalesi) Komutanı Regnaud de Saint-Simon’un görev süresi 1496’nın Ocak ayında bitmiş,  yerine aynı ay içinde İtalyan Rahip-Şövalye Tommaso de Provana(1496-1498)  atanmıştı.(*1)

 

 

Komutan Provana, göreve başlar başlamaz Komutan Saint-Simon’un Kuzey Hendeği’nin doğusunda başlattığı duvar inşaatını tamamlamış, ardından bu kez Kuzey Hendeği’nin batı kesiminde planlanan bir projeyi ele almış,  Liman Kulesi’ni doğu istikametinde Schlegelholtz Kulesi’ne bağlayan duvarın hemen kuzeyinde ona paralel ikinci bir perde duvarı örmeye başlamıştı. Bu ikinci duvar, geçitlerin sıkı denetlenmesi, kaleye muhtemel bir düşman girişinin zorlaştırılması ve giriş kapısının hendeğe yaklaştırılması maksadıyla yapılmıştı. Böylece GM Pierre d'Aubusson'un mermer yontulu arma rölyefinin bulunduğu önceki kuzey kapısı iptal edilmişti. Tüm bu işler ise 1497'de tamamlanmıştı. Komutan Provana, bu paralel duvarın yeni geçit/giriş kapısının güneye bakan en üst yerine Papalık ve GM Pierre d'Aubusson armasının bulunduğu mermer rölyef ile bunun sağ ve solunda kendisine ait çift armalı mermer rölyeflerin bulunduğu bir keson Kuzey Hendeği’ne bakan yüzeyine ise çok daha büyük ölçekte mermer yontulu, Kardinal motifli GM Pierre d'Aubusson ve Papalık rölyefi ile en altta kendi rölyef armasının bulunduğu mermer keson yerleştirmişti. Birinci Dünya Savaşı yıllarında işgal güçleriyle beraber Bodrum’da bulunan İtalyan arkeolog A. Maiuri(1919) ve G. Gerola’nın(1916) tespitlerine göre  Tomaso de Provana’nın ikinci kapı olarak bilinen savunma sistemi yapısından başka kalenin muhtelif yerlerinde de emeği geçmişti. Şapel de bunlardan biriydi.(1*age)  

 

Şapel’in yeniden inşası

 

Bilindiği gibi Şövalyeler 1403-6 gibi başladıkları kale inşaatının ilk koruma dörtgenlerinden birini tamamladıklarında içine küçük de olsa bir ibadet yeri yapmayı ihmal etmemişti. Şapel, Mimar Teğmen Schlegelholtz’un ilk yapılarındandı. Ancak Kale zamanla genişleyip karmaşık bir yapı haline gelince ve içindeki personel sayısı artınca Şapel’in de büyütülmesi, hatta ikincisinin yapılması zaruri hale gelmişti. Dolayısıyla 1450’lerden itibaren muhtemelen Kale’de iki şapel vardı. Franklar(İspanyol, Katalan, İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman vd) Katolik St Mary(Meryem) Kilisesi’ni, Yunanlılar(Eleni-Grek) Ortodoks St George Kilisesi'ni kullanıyordu(*2). 13 Haziran 1492 tarihli bir şövalye belgesine göre Katolik Kilisesi’nin büyütülmesi gündeme alınmış, yüksek maliyet nedeniyle inşaat ertelenmiş, en nihayetinde Komutan Saint-Simon’un son aylarında yıkım-yeniden yapım işleri başlamış, Komutan Tommaso de Provana ise geri kalanı tamamlamıştı.(1*age)

 

 

Bodrum Kalesi ilk olarak 1856-7’de C.T. Newton-R.P.Pullan, 1916-19’da A. Maiuri-G. Gerola, 20’nci yüzyılın ortalarından itibaren Danimarkalı arkeologlar, 21’nci yüzyılda ise A. Luttrell, B. Vaivre, S.Phillips gibi değerli akademisyenler tarafından detaylı incelenip kaleme alınmıştır. Kültür varlıklarını kaçıranlar hariç saygıyla anılması gereken bu akademisyenlerin St Mary(Meryem) Şapeli hakkındaki  tanım ve tarifi yaklaşık olarak şöyledir: “Dikdörtgen planlı, tek nefli, beşik tonozlu, “cul-de-four” apsisli bir şapeldir. Erişim üç kapıdan sağlanabilir. Ortada bir adet düz, yanda bir adet çapraz lentosu ile iki tarafa erişim sağlar. Batıda dört bölmeli tek beşik duvarı, yanlarda iki yarım daire ve bunların ortasında bir sivri kemerli ve üstte yonca kemerli bir pencere ile hepsi birden aydınlatma sağlar”(1*age).

 

 İtalyan Arkeolog A. Maiuri, 1919’da yaptığı incelemeler sırasında Şapel’in batı duvarına Türklerin açtığı bir kuyu bulmuş, kısa bir kazı sonrasında kapak olarak kullanılan uzun bir dikdörtgen mermer blok ortaya çıkarmış, çok geçmeden bu oymalı kapağın Şapel’in ön cephesinde dekorasyon olarak kullanıldığını sanmıştı. Oysa Maiuri’nin tesadüfen ortaya çıkardığı bu rölyefli plaka, 1856-7’deki C.T. Newton ekibinden Corporal Spackman’nın çizimini yaptığı arma grubundan biri olduğu anlaşılmıştı. Kapak aslında 1496’nın Kale Komutanı Regnaud de Saint-Simon ile 1498'in Komutanı  Thommas Provana ve Papalık ile Kardinal GM D’Aubusson  armalarının rölyefinden oluşan bir mermer plakaydı. Bu plaka Şapel’in yapılış tarihi ile emeği geçenleri, katkısı olanları ifade ediyordu(*3)

 

 

Siyasi durum-Korsanlar(corsairs)-Deniz haydutları(pirates): 1496 - 1498

 

Cem Sultan’ın naaşı konusunda Fransa Karalı ile Papalığın tutumu  Saray ve Payitahtta gerilimlere, Divan-ı Hümayun’da bölünmelere yolaçmıştı. Elçi Alvise Sagudino’nun 1496’nın sonlarında İstanbul dönüşü Venedik Senatosu’nda sunduğu raporda  vezirler arasındaki iktidar mücadelelerini, yönetimin istikrarsızlaşmasını, barışcıl Davud Paşa siyasetinin gözden düşüşünü, savaş yanlısı İskender Paşa’nın onu deviremediğini, ancak tam olarak bilinmeyen başka sebep ve entrikalar sonucunda azledildiğini aktarmış, onun yerine Hersekzade Ahmed Paşa atanmışsa da ilerleyen tarihlerde savaş yanlısı İskender Paşa’ya sadrazam olacağı gözüyle bakıldığını eklemişti. Böylesi bir gelişme ise Akdeniz-Ege’de ticaret ve nakliyeciliğin olumsuz etkileneceği, korsanlık ve deniz haydutluk faaliyetlerinin artacağı anlamına geliyordu.(*4)

 

 

Kara Hasan, Oruç Reis(Erichi), Kaplancı(Caplici) gibi dönemin ünlü korsanları adeta Akdeniz-Ege’nin korkulu rüyası olmuştu.. Onların bu faaliyetlerinden dolayı sadece Venedik, Ceneviz ya da Sancuvanlar(St Juan-John Şövalyeleri) değil Osmanlı devlet-i aliyyesi de muzdaripti. Payitahttan Anadolu Beylerbeyi’ne deniz haydutluğu ile mücadele için sık sık emirler gönderiliyor, sancak filolarıyla da takipler yapılıyordu. Nitekim bu takiplerin birinde yukarda adı geçen ünlü reisler Balad iskelesinde baskın yiyip  Finike'ye kaçmış, iki gemisini kaybeden Kaplancı ve Oruç Negroponte'ye(Agrıbos) sığınmak zorunda kalmıştı. Haziran 1496'da korsan toplamada bazı başarılar elde edilmişti. Sanudo Günlükleri’ne göre yakalananlar arasında Karahasan, Oruç ve Kaplancı da bulunuyordu. Ancak ilginçtir ertesi yılın Kasım ayında Kaplancı’nın iki gemisi Rodos'ta görülmüş, yine aynı şekilde Kara Hasan da  Ekim ayında ortaya çıkmış, hatta Venedik gemilerini avlamaya başlamıştı. Dönemin en acımasız, en güçlü korsanlarından biri olan Kara Hasan, kendisinden de meşhur olan Kara Durmuş kardeşidir, bu ikisi de ayrı ayrı kendi filolarıyla hem Sancuvan, Ceneviz, Venedik gemilerine saldırıyor, deniz haydutluğu yapmaktan geri durmuyor hem iflah olmamış gibi Türk gemiciliğine zarar vermeye devam ediyordu...(*4age) 

 

 

Diğer taraftan, Avrupalı seyyahlardan Bernhard von Breidenbach’ın 1486’da,   Arnold von Harff’ın 1496’da, Hans Schürpf’ün 1497’de yaptığı Levant gezisinde tuttuğu notlar da döneme dair fikir verici olup bu Avrupalı seyyahların notlarını derleyip yorumlayan ve  Akdeniz-Ege’deki korsanlık-deniz haydutluğu faaliyetlerine ilişkin farklı yaklaşımlarda bulunana Bart Holterman’ın kaleme aldığı akademik makalesi şöyledir: Birçok seyahat raporu, yolda Türklerle ilgili sorunlardan bahsediyor. Luzern vatandaşı Hans Schürpf, 1497'de kadırgasının Türkler tarafından nasıl ele geçirildiğini, yelkenlerin nasıl parçalandığını, yolculara kötü davranıldığını ve bir süre gözaltında tutulduğunu yazmıştır. Ancak bunun nedeni düşmanlıktan değil, Osmanlı sularında gemisini teşhis edemeyen kaptanın hatasından kaynaklanmıştı.

 

 

Daha sonra durumu denetlemek için gönderilen gemiye direndi. Para cezasını ödedikten sonra tekrar serbest bırakıldılar....Benzer bir yanlış anlama...hacıların maruz kaldığı tehditlerin birçoğunun Osmanlı hükümdarlarının düpedüz düşmanlığından çok karşılıklı gerilimlerle ilgili olduğundan şüphelenilebilir...Avrupa devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki mücadele ve yüzyıllardır süregelen Hıristiyan Haçlı Seferi söylemi...gergin bir atmosfere yol açmıştı. Her iki taraf da diğerine güvenmedi...Müslümanlar, hacıları casusluk ve Haçlı Seferleri planlama ihtimallerinden şüpheleniyorlardı. Burgundy'li Philip'in gönderdiği istihbarat misyonlarının kanıtladığı gibi, bu sadece bir paranoya değildi..Hacılar, seyahatleri sırasında yerel halk ve hükümet yetkilileri tarafından düzenli olarak alaylara, taş atmalara ve gasplara katlanmak zorunda kalmıştı...bazen, seyahat raporlarında son derece güvenilir tasvirlere yer veriliyor. Bernhard von Breydenbach'ın seyahat raporundaki Erhard Reuwich'in gravürlerinde durum böyledir...”(*5)

 

 

Öte yandan Yunan tarihçi Dr.Costas Tsiamis’in akademik makalesine göre “korsanlık” elbette sadece bazı Türklerin işi değildi, Şövalyeler de bu sektörün çok daha baskın bir öznesiydi. Modon‟dan yollanan 28 Eylül 1497 tarihli birkaç mektup, Osmanlılara ait buğday dolu 8 yük gemisi Rodoslulara ait bir barça ile iki kalyonun saldırısına uğradığını bildirmişti. Rodos, korsan malları pazarının en büyük merkezlerinden biriydi. Bodrum Kalesi şövalyeleri ile paralı askerlerlerin çoğunun deniz piyadesi olduğu gerçeğinden hareketle  korsanlık da yaptıklarını geçmişlerinden dolayı bilmekteyiz.  Dr.Tsiamis’in, 1498’in Ekim ayında Rodos’ta başlayan ve 2 yıl sürmüş olan veba salgını üstüne Rodoslu Emmanuel Georgillas Limenitis’in yazdığı bir şiir hakkında yaptığı analiz, gerçeğin öteki yüzünü göstermesi bakımından çok önemlidir. Şiir, adeta döneme dair tarihsel bir kanıt gibidir. Görgü tanığı Limenitis,  bu şiiriyle ahalinin çoğunu bilhassa çocukları kırıp geçiren Karabela(veba salgını) illetinin sebebini Rodos dünyasındaki fahişeliğin, içki-kumarın, yaşlıların küçük kızlarla evlenmesinin, ani zenginleşmelerin, kibirli davranışların, israfın, Hıristiyanlara yönelik saldırıların vb Tanrı'yı ​​kızdırmasına bağlamıştı. Dr.Tsiamis ise onun Rodos'un ahlaki çöküntüsüne ilişkin suçlamalarının diğer bazı tarihi kaynak ve olaylarca da doğrulandığını yüzlerce yıl sonra tespit etmiş olup bu tespitleri şöyledir.

 

 

“ Şövalyeler Rodos’a yerleştikten sonra korsanlık geleneğini sürdürerek Osmanlılara saldırmaya başlamıştı. 1437 yılında, bugün Bodrum'un bulunduğu bölgede, Türkiye kıyılarında Aziz Petrus Kalesi'nin inşası tamamlanmış ve Şövalyeler buradan iç kesimlere doğru akınlar düzenlemişti. Avrupa'nın dört bir yanından çok sayıda servet avcısı ve paralı asker gelip Şövalyelere katılmış ve korsanlık yapmaya başlamıştı. Öyle ki (...) kısa süre sonra başta Venedik olmak üzere Hıristiyan gemilerini dahi ele geçirir olmuşlardı.(..)Venedik arşivlerinde ticareti felç eden İtalya, Fransa ve İspanya'dan en az on korsanın adı bulunmaktadır.(..) Rodos'taki Venedik Büyükelçisi Paolo Morosini, 1453'te GM Jean de Lastic'e Rodos’un bir korsan sığınağı olmasına ve Venediklilere ait Girit'in yağmalamasına müsamaha gösterilmeyeceğini belirtmişti.

 

Rodos, hem baskınlardan elde edilen ganimetlerin satıldığı   yer hem köle ve kadın ticaretinin yapıldığı yer olmuştu.(...) Çok ilginçtir, 1495'ten beri GM Pierre d'Aubusson, hazırlanmakta olduğu Hıristiyanların kutsal savaşı dolayısıyla donanmaya katılmak üzere Avrupa’daki her milletin gemi göndermesi için Sicilya'ya bir temsilci yollamıştı. Ama bu çağrı özünde sadece Osmanlılara karşı savaştan ziyade aynı zamanda Akdeniz'de korsanlık yapmaya da bir davetti.(...)  1498’de salgın patlak verdiğinde Şövalye  kadırgaları, Ege Denizi'nde seyreden hemen her Türk gemisini durduruyor, hacı ya da tüccar tüm konvoyları ele geçiriyordu. Kadırgalar ganimetlerle dolu halde Rodos'a dönüyor, yükü boşaltır boşaltmaz yeniden denize açılıyorlardı. O yıl(1498) boyunca, kıyı şeridi saldırılarla harap olan Küçük Asya'da da karebela(veba) salgınları kaydedilmişti....”(*6)

 

 

 

Deniz haydutlarının önce korsana, sonra donanma gücüne dönüştürülmesi:

 

Sultan Bayezid II, çok güçlü bir donanmaya sahip olmadığının farkındaydı. Bu yüzden Oruç, Kara Hasan, Kara Durmuş, Kaplancı gibi gözüpek denizcileri ortadan kaldırmaktansa devlet-i aliye katmak istiyordu. Nitekim 6 kalyatası olan Oruç(Erichi) Reis’in sığınağı Milet-Balad olup 1497 yılında daha çok Seferihisar-Eğriboz civarında padişaha da hizmet etmeye başlamıştı. Venedik Elçisi Andrea Gritti’nin 5 Mart 1498’de senatoya gönderdiği rapor da bu gerçeği doğrular nitelikteydi. Rapora göre, ünlü denizci Kara Hasan’ın Osmanlı filosuna katılması, korsanları imparatorluk askerine dönüştürme politikasının bir parçasıydı.

 

 

Kara Hasan yakayı ele vermiş olsa da 5 Mayıs 1498'de kendi isteğiyle Gelibolu Tersanesi’nde devlet-i aliye katılmıştı. Kardeşi Kara Durmuş'a Seferihisar'a gitme talimatı verdikten sonra kendisinden mesaj beklemesini söylemiş ve Gelibolu Sancak Beyi’nin refakatıyla İstanbul Boğazı'ndan geçerek Bab-ıali'ye varılmış, öyle anlaşılıyor ki vezirlerle bir görüşme yapıldıktan sonra Kara Hasan serbest bırakılmış, anlaşma gereği günde 20 aspri(akçe?) maaşa bağlanmıştı. Kara Durmuş ise 7 fuste gemisiyle Lepanto(İnebahtı) sularında yaptığı korsanlıkla 2 kargo gemisi dolusu şarap zaptetmişti. Öte yandan 1497 yılının Ocak ayında Modon’dan yollanan bir mektup, Kemal Reis’in donanmaya ait 2 gemiyle İstanbul’daki boğazdan çıktığını, Eğriboz kıyısında seyreden çok sayıda Venedik gemisini ele geçirdiğini ve bu gemilerdeki adamları boğdurduğunu bildirmiştir. Bir başka mektup da İstanbul’daki Venedikli kâtip Alvise Sagundino’ta ait olup Kemal Reis-Enrichi(Oruç) ikilisine değinmiştir.   5 Haziran (1497) tarihli bu mektuba göre Kemal ve Oruç Reislere Osmanlı ülkesinin iaşesi için gerekli olan kızıl buğdayın güvenli biçimde İstanbul’a ulaştırılması, gemilerin korsanlardan korunması görevi verilmişti. Kemal Reis, 1498’in Mayıs sonunda Mekke'ye gitmek için İstanbul’dan Mısır’a yelken açan bir grup Türk hacıya eşlik ederken Memlük Sultanı Gavri, ondan İtalyan veya Rodos gemilerine zarar vermemesi için yalvarıp yakarmıştı(*4age).

 

Ege'de Türk, Rodoslu, Venedikli, Cenevizli ve Portekizli korsanların üzerindeki tüm kısıtlamalar fiilen kaldırılmış gibiydi. Bu durum her geçen gün ticareti ve nakliyeciliği tehlikeli hale getiriyor, tedarik zincirini etkiliyordu.

 

 

Osmanlı Donanması’nda hazırlıklar

 

Osmanlı deniz faaliyetleri büyük bir hızla ilerlemiş, Adriyatik'teki Valona ve Butrinto limanları kapatılmıştı. Zift, branda, kumaş ve kadırgalarda kürek çekecek adam toplamak için imparatorluğun her yerine ulaklar gönderilmişti. Eylül 1498'de Valona(Vlore) sancakbeyi Mustafa, filo toplayıp Puglia’ya(Apulia) çıkarma yapmak için İstanbul'dan izin bekliyordu. Yeni imal edilmiş gemilere kaptanlık etmeleri için kötü şöhretli korsan denizciler görevlendirilmişti. Bu hareketlilik, Babıali'nin Otranto’ya yeni bir sefer yapacağı söylentilerine yolaçmış, Venedikliler korkmaya başlamıştı. Diğer taraftan Rodos Şövalyeleri zaten epeydir hazırlık içindeydi. Geçmişte Türklerle yapılmış bir ateşkes olsa da bu durum pratikte sürekli ihlal ediliyordu. Ekim 1498'de yeni bir sulh andlaşması yapmak için Sultan Bayezid'e elçi göndermişlerse de görüşme talepleri kabul edilmemişti. Bunun üzerine Grand Master Pierre D’Aubusson, Fransa ve Venedik'ten Rodos’a top, cephane vb göndermesini istemişti. Tüm bu gelişmeler ise Rodos Şövalyeleri ile Venediklileri birbine yaklaştırmıştı  Andrea Gritti, Osmanlı'nın genel durumu ile ilgili şifreli mektuplar yazıp Venedik hükümetine sürekli bilgi göndermişti. Sadrazam Hersekli Ahmet Paşa ile kurduğu yakın dostluk sayesinde Saray'da yaşanan gelişmelerden sürekli haberdar oluyordu.(*7)

 

1498 yılı, Şövalyelerin Sıravolos Yarımadası(Bodrum) başta Menteşe Sancağı kıyı şeritlerindeki  yerleşim birimlerine yönelik korsanlık faaliyetlerinin arttığı ve muhtemelen veba salgının Anadolu topraklarında da yayıldığı kötü bir yıl olmuştu. 

 

devam edecek...

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

KAYNAKLAR

1*-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle” by Monsieur Jean-Bernard de Vaivre

- Archieve of The Order of The Malta 78, f. 48r.

2*-“Rhodes in the Final Hospitaller Years, 1502 – 1521: Latin and Greek interaction in the Aegean and Eastern Mediterranean”  by Dr.Simon David Phillips

-Archieve of The Order of The Malta  Kod 540

3*-“Catelli Dei Cavalieri Di Rodi a Cos e a Bodrum” by Amadeu Maiuri

-“A History Of Discoveries At Halicarnassus, Cnidus & Branchidæ.” by C.T. Newton, M.A. Keeper Of The Greek And Roman Antiquities, British Museum. Assisted  by R.P. Pullan, F.R.I.B.A. Vol. I. - Plates. Sir Charles Thomas Newton

4*-“Turkish Propography in The Diarii of Marino Sanuto 1496-1517” by Peter Mario Luciano Sebastian

-“Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar” by Nicolas Vatin

5*-“Pilgrimages in Images: Early Sixteenth-Century Views of the Holy Land with Pilgrims' Portraits as Part of the Commemoration of the Jerusalem Pilgrimage in Germany” by Bart Holterman

6*-“The Knights Hospitaller of Rhodes and the Black Death of 1498: a poetic description of the plague” by Costas Tsiamis, Georgia Vrioni, Effie Poulakou-Rebelakou, Vassiliki Gennimata, Athanassios Tsakris

-“Histoire des Chevaliers Hospitaliers de S. Jean de Jerusalem, Appellés dépuis les Chevaliers de Rhodes et aujourd’hui les Chevaliers de Malte. Vol. 3, Paris” by  Rene Aubert de Vertot

-VENEDİK KAYNAKLARINA GÖRE II. BAYEZID VE I. SELİM DÖNEMLERİNDE OSMANLI DENİZCİLİĞİ VE KORSANLIK by Volkan Dökmeci

7*-“The Fourteenth and Fifteenth Centurıes”  by Harry W. Hazard

 

Bodrum Şövalyeleri korsanlık yapıyor muydu Kale’de kaç şapel vardı ?

 

Chateau Saint Pierre(Bodrum Kalesi) Komutanı Regnaud de Saint-Simon’un görev süresi 1496’nın Ocak ayında bitmiş,  yerine aynı ay içinde İtalyan Rahip-Şövalye Tommaso de Provana(1496-1498)  atanmıştı.(*1)

 

 

Komutan Provana, göreve başlar başlamaz Komutan Saint-Simon’un Kuzey Hendeği’nin doğusunda başlattığı duvar inşaatını tamamlamış, ardından bu kez Kuzey Hendeği’nin batı kesiminde planlanan bir projeyi ele almış,  Liman Kulesi’ni doğu istikametinde Schlegelholtz Kulesi’ne bağlayan duvarın hemen kuzeyinde ona paralel ikinci bir perde duvarı örmeye başlamıştı. Bu ikinci duvar, geçitlerin sıkı denetlenmesi, kaleye muhtemel bir düşman girişinin zorlaştırılması ve giriş kapısının hendeğe yaklaştırılması maksadıyla yapılmıştı. Böylece GM Pierre d'Aubusson'un mermer yontulu arma rölyefinin bulunduğu önceki kuzey kapısı iptal edilmişti. Tüm bu işler ise 1497'de tamamlanmıştı. Komutan Provana, bu paralel duvarın yeni geçit/giriş kapısının güneye bakan en üst yerine Papalık ve GM Pierre d'Aubusson armasının bulunduğu mermer rölyef ile bunun sağ ve solunda kendisine ait çift armalı mermer rölyeflerin bulunduğu bir keson Kuzey Hendeği’ne bakan yüzeyine ise çok daha büyük ölçekte mermer yontulu, Kardinal motifli GM Pierre d'Aubusson ve Papalık rölyefi ile en altta kendi rölyef armasının bulunduğu mermer keson yerleştirmişti. Birinci Dünya Savaşı yıllarında işgal güçleriyle beraber Bodrum’da bulunan İtalyan arkeolog A. Maiuri(1919) ve G. Gerola’nın(1916) tespitlerine göre  Tomaso de Provana’nın ikinci kapı olarak bilinen savunma sistemi yapısından başka kalenin muhtelif yerlerinde de emeği geçmişti. Şapel de bunlardan biriydi.(1*age)  

 

Şapel’in yeniden inşası

 

Bilindiği gibi Şövalyeler 1403-6 gibi başladıkları kale inşaatının ilk koruma dörtgenlerinden birini tamamladıklarında içine küçük de olsa bir ibadet yeri yapmayı ihmal etmemişti. Şapel, Mimar Teğmen Schlegelholtz’un ilk yapılarındandı. Ancak Kale zamanla genişleyip karmaşık bir yapı haline gelince ve içindeki personel sayısı artınca Şapel’in de büyütülmesi, hatta ikincisinin yapılması zaruri hale gelmişti. Dolayısıyla 1450’lerden itibaren muhtemelen Kale’de iki şapel vardı. Franklar(İspanyol, Katalan, İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman vd) Katolik St Mary(Meryem) Kilisesi’ni, Yunanlılar(Eleni-Grek) Ortodoks St George Kilisesi'ni kullanıyordu(*2). 13 Haziran 1492 tarihli bir şövalye belgesine göre Katolik Kilisesi’nin büyütülmesi gündeme alınmış, yüksek maliyet nedeniyle inşaat ertelenmiş, en nihayetinde Komutan Saint-Simon’un son aylarında yıkım-yeniden yapım işleri başlamış, Komutan Tommaso de Provana ise geri kalanı tamamlamıştı.(1*age)

 

 

Bodrum Kalesi ilk olarak 1856-7’de C.T. Newton-R.P.Pullan, 1916-19’da A. Maiuri-G. Gerola, 20’nci yüzyılın ortalarından itibaren Danimarkalı arkeologlar, 21’nci yüzyılda ise A. Luttrell, B. Vaivre, S.Phillips gibi değerli akademisyenler tarafından detaylı incelenip kaleme alınmıştır. Kültür varlıklarını kaçıranlar hariç saygıyla anılması gereken bu akademisyenlerin St Mary(Meryem) Şapeli hakkındaki  tanım ve tarifi yaklaşık olarak şöyledir: “Dikdörtgen planlı, tek nefli, beşik tonozlu, “cul-de-four” apsisli bir şapeldir. Erişim üç kapıdan sağlanabilir. Ortada bir adet düz, yanda bir adet çapraz lentosu ile iki tarafa erişim sağlar. Batıda dört bölmeli tek beşik duvarı, yanlarda iki yarım daire ve bunların ortasında bir sivri kemerli ve üstte yonca kemerli bir pencere ile hepsi birden aydınlatma sağlar”(1*age).

 

 İtalyan Arkeolog A. Maiuri, 1919’da yaptığı incelemeler sırasında Şapel’in batı duvarına Türklerin açtığı bir kuyu bulmuş, kısa bir kazı sonrasında kapak olarak kullanılan uzun bir dikdörtgen mermer blok ortaya çıkarmış, çok geçmeden bu oymalı kapağın Şapel’in ön cephesinde dekorasyon olarak kullanıldığını sanmıştı. Oysa Maiuri’nin tesadüfen ortaya çıkardığı bu rölyefli plaka, 1856-7’deki C.T. Newton ekibinden Corporal Spackman’nın çizimini yaptığı arma grubundan biri olduğu anlaşılmıştı. Kapak aslında 1496’nın Kale Komutanı Regnaud de Saint-Simon ile 1498'in Komutanı  Thommas Provana ve Papalık ile Kardinal GM D’Aubusson  armalarının rölyefinden oluşan bir mermer plakaydı. Bu plaka Şapel’in yapılış tarihi ile emeği geçenleri, katkısı olanları ifade ediyordu(*3)

 

 

Siyasi durum-Korsanlar(corsairs)-Deniz haydutları(pirates): 1496 - 1498

 

Cem Sultan’ın naaşı konusunda Fransa Karalı ile Papalığın tutumu  Saray ve Payitahtta gerilimlere, Divan-ı Hümayun’da bölünmelere yolaçmıştı. Elçi Alvise Sagudino’nun 1496’nın sonlarında İstanbul dönüşü Venedik Senatosu’nda sunduğu raporda  vezirler arasındaki iktidar mücadelelerini, yönetimin istikrarsızlaşmasını, barışcıl Davud Paşa siyasetinin gözden düşüşünü, savaş yanlısı İskender Paşa’nın onu deviremediğini, ancak tam olarak bilinmeyen başka sebep ve entrikalar sonucunda azledildiğini aktarmış, onun yerine Hersekzade Ahmed Paşa atanmışsa da ilerleyen tarihlerde savaş yanlısı İskender Paşa’ya sadrazam olacağı gözüyle bakıldığını eklemişti. Böylesi bir gelişme ise Akdeniz-Ege’de ticaret ve nakliyeciliğin olumsuz etkileneceği, korsanlık ve deniz haydutluk faaliyetlerinin artacağı anlamına geliyordu.(*4)

 

 

Kara Hasan, Oruç Reis(Erichi), Kaplancı(Caplici) gibi dönemin ünlü korsanları adeta Akdeniz-Ege’nin korkulu rüyası olmuştu.. Onların bu faaliyetlerinden dolayı sadece Venedik, Ceneviz ya da Sancuvanlar(St Juan-John Şövalyeleri) değil Osmanlı devlet-i aliyyesi de muzdaripti. Payitahttan Anadolu Beylerbeyi’ne deniz haydutluğu ile mücadele için sık sık emirler gönderiliyor, sancak filolarıyla da takipler yapılıyordu. Nitekim bu takiplerin birinde yukarda adı geçen ünlü reisler Balad iskelesinde baskın yiyip  Finike'ye kaçmış, iki gemisini kaybeden Kaplancı ve Oruç Negroponte'ye(Agrıbos) sığınmak zorunda kalmıştı. Haziran 1496'da korsan toplamada bazı başarılar elde edilmişti. Sanudo Günlükleri’ne göre yakalananlar arasında Karahasan, Oruç ve Kaplancı da bulunuyordu. Ancak ilginçtir ertesi yılın Kasım ayında Kaplancı’nın iki gemisi Rodos'ta görülmüş, yine aynı şekilde Kara Hasan da  Ekim ayında ortaya çıkmış, hatta Venedik gemilerini avlamaya başlamıştı. Dönemin en acımasız, en güçlü korsanlarından biri olan Kara Hasan, kendisinden de meşhur olan Kara Durmuş kardeşidir, bu ikisi de ayrı ayrı kendi filolarıyla hem Sancuvan, Ceneviz, Venedik gemilerine saldırıyor, deniz haydutluğu yapmaktan geri durmuyor hem iflah olmamış gibi Türk gemiciliğine zarar vermeye devam ediyordu...(*4age) 

 

 

Diğer taraftan, Avrupalı seyyahlardan Bernhard von Breidenbach’ın 1486’da,   Arnold von Harff’ın 1496’da, Hans Schürpf’ün 1497’de yaptığı Levant gezisinde tuttuğu notlar da döneme dair fikir verici olup bu Avrupalı seyyahların notlarını derleyip yorumlayan ve  Akdeniz-Ege’deki korsanlık-deniz haydutluğu faaliyetlerine ilişkin farklı yaklaşımlarda bulunana Bart Holterman’ın kaleme aldığı akademik makalesi şöyledir: Birçok seyahat raporu, yolda Türklerle ilgili sorunlardan bahsediyor. Luzern vatandaşı Hans Schürpf, 1497'de kadırgasının Türkler tarafından nasıl ele geçirildiğini, yelkenlerin nasıl parçalandığını, yolculara kötü davranıldığını ve bir süre gözaltında tutulduğunu yazmıştır. Ancak bunun nedeni düşmanlıktan değil, Osmanlı sularında gemisini teşhis edemeyen kaptanın hatasından kaynaklanmıştı.

 

 

Daha sonra durumu denetlemek için gönderilen gemiye direndi. Para cezasını ödedikten sonra tekrar serbest bırakıldılar....Benzer bir yanlış anlama...hacıların maruz kaldığı tehditlerin birçoğunun Osmanlı hükümdarlarının düpedüz düşmanlığından çok karşılıklı gerilimlerle ilgili olduğundan şüphelenilebilir...Avrupa devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki mücadele ve yüzyıllardır süregelen Hıristiyan Haçlı Seferi söylemi...gergin bir atmosfere yol açmıştı. Her iki taraf da diğerine güvenmedi...Müslümanlar, hacıları casusluk ve Haçlı Seferleri planlama ihtimallerinden şüpheleniyorlardı. Burgundy'li Philip'in gönderdiği istihbarat misyonlarının kanıtladığı gibi, bu sadece bir paranoya değildi..Hacılar, seyahatleri sırasında yerel halk ve hükümet yetkilileri tarafından düzenli olarak alaylara, taş atmalara ve gasplara katlanmak zorunda kalmıştı...bazen, seyahat raporlarında son derece güvenilir tasvirlere yer veriliyor. Bernhard von Breydenbach'ın seyahat raporundaki Erhard Reuwich'in gravürlerinde durum böyledir...”(*5)

 

 

Öte yandan Yunan tarihçi Dr.Costas Tsiamis’in akademik makalesine göre “korsanlık” elbette sadece bazı Türklerin işi değildi, Şövalyeler de bu sektörün çok daha baskın bir öznesiydi. Modon‟dan yollanan 28 Eylül 1497 tarihli birkaç mektup, Osmanlılara ait buğday dolu 8 yük gemisi Rodoslulara ait bir barça ile iki kalyonun saldırısına uğradığını bildirmişti. Rodos, korsan malları pazarının en büyük merkezlerinden biriydi. Bodrum Kalesi şövalyeleri ile paralı askerlerlerin çoğunun deniz piyadesi olduğu gerçeğinden hareketle  korsanlık da yaptıklarını geçmişlerinden dolayı bilmekteyiz.  Dr.Tsiamis’in, 1498’in Ekim ayında Rodos’ta başlayan ve 2 yıl sürmüş olan veba salgını üstüne Rodoslu Emmanuel Georgillas Limenitis’in yazdığı bir şiir hakkında yaptığı analiz, gerçeğin öteki yüzünü göstermesi bakımından çok önemlidir. Şiir, adeta döneme dair tarihsel bir kanıt gibidir. Görgü tanığı Limenitis,  bu şiiriyle ahalinin çoğunu bilhassa çocukları kırıp geçiren Karabela(veba salgını) illetinin sebebini Rodos dünyasındaki fahişeliğin, içki-kumarın, yaşlıların küçük kızlarla evlenmesinin, ani zenginleşmelerin, kibirli davranışların, israfın, Hıristiyanlara yönelik saldırıların vb Tanrı'yı ​​kızdırmasına bağlamıştı. Dr.Tsiamis ise onun Rodos'un ahlaki çöküntüsüne ilişkin suçlamalarının diğer bazı tarihi kaynak ve olaylarca da doğrulandığını yüzlerce yıl sonra tespit etmiş olup bu tespitleri şöyledir.

 

 

“ Şövalyeler Rodos’a yerleştikten sonra korsanlık geleneğini sürdürerek Osmanlılara saldırmaya başlamıştı. 1437 yılında, bugün Bodrum'un bulunduğu bölgede, Türkiye kıyılarında Aziz Petrus Kalesi'nin inşası tamamlanmış ve Şövalyeler buradan iç kesimlere doğru akınlar düzenlemişti. Avrupa'nın dört bir yanından çok sayıda servet avcısı ve paralı asker gelip Şövalyelere katılmış ve korsanlık yapmaya başlamıştı. Öyle ki (...) kısa süre sonra başta Venedik olmak üzere Hıristiyan gemilerini dahi ele geçirir olmuşlardı.(..)Venedik arşivlerinde ticareti felç eden İtalya, Fransa ve İspanya'dan en az on korsanın adı bulunmaktadır.(..) Rodos'taki Venedik Büyükelçisi Paolo Morosini, 1453'te GM Jean de Lastic'e Rodos’un bir korsan sığınağı olmasına ve Venediklilere ait Girit'in yağmalamasına müsamaha gösterilmeyeceğini belirtmişti.

 

Rodos, hem baskınlardan elde edilen ganimetlerin satıldığı   yer hem köle ve kadın ticaretinin yapıldığı yer olmuştu.(...) Çok ilginçtir, 1495'ten beri GM Pierre d'Aubusson, hazırlanmakta olduğu Hıristiyanların kutsal savaşı dolayısıyla donanmaya katılmak üzere Avrupa’daki her milletin gemi göndermesi için Sicilya'ya bir temsilci yollamıştı. Ama bu çağrı özünde sadece Osmanlılara karşı savaştan ziyade aynı zamanda Akdeniz'de korsanlık yapmaya da bir davetti.(...)  1498’de salgın patlak verdiğinde Şövalye  kadırgaları, Ege Denizi'nde seyreden hemen her Türk gemisini durduruyor, hacı ya da tüccar tüm konvoyları ele geçiriyordu. Kadırgalar ganimetlerle dolu halde Rodos'a dönüyor, yükü boşaltır boşaltmaz yeniden denize açılıyorlardı. O yıl(1498) boyunca, kıyı şeridi saldırılarla harap olan Küçük Asya'da da karebela(veba) salgınları kaydedilmişti....”(*6)

 

 

 

Deniz haydutlarının önce korsana, sonra donanma gücüne dönüştürülmesi:

 

Sultan Bayezid II, çok güçlü bir donanmaya sahip olmadığının farkındaydı. Bu yüzden Oruç, Kara Hasan, Kara Durmuş, Kaplancı gibi gözüpek denizcileri ortadan kaldırmaktansa devlet-i aliye katmak istiyordu. Nitekim 6 kalyatası olan Oruç(Erichi) Reis’in sığınağı Milet-Balad olup 1497 yılında daha çok Seferihisar-Eğriboz civarında padişaha da hizmet etmeye başlamıştı. Venedik Elçisi Andrea Gritti’nin 5 Mart 1498’de senatoya gönderdiği rapor da bu gerçeği doğrular nitelikteydi. Rapora göre, ünlü denizci Kara Hasan’ın Osmanlı filosuna katılması, korsanları imparatorluk askerine dönüştürme politikasının bir parçasıydı.

 

 

Kara Hasan yakayı ele vermiş olsa da 5 Mayıs 1498'de kendi isteğiyle Gelibolu Tersanesi’nde devlet-i aliye katılmıştı. Kardeşi Kara Durmuş'a Seferihisar'a gitme talimatı verdikten sonra kendisinden mesaj beklemesini söylemiş ve Gelibolu Sancak Beyi’nin refakatıyla İstanbul Boğazı'ndan geçerek Bab-ıali'ye varılmış, öyle anlaşılıyor ki vezirlerle bir görüşme yapıldıktan sonra Kara Hasan serbest bırakılmış, anlaşma gereği günde 20 aspri(akçe?) maaşa bağlanmıştı. Kara Durmuş ise 7 fuste gemisiyle Lepanto(İnebahtı) sularında yaptığı korsanlıkla 2 kargo gemisi dolusu şarap zaptetmişti. Öte yandan 1497 yılının Ocak ayında Modon’dan yollanan bir mektup, Kemal Reis’in donanmaya ait 2 gemiyle İstanbul’daki boğazdan çıktığını, Eğriboz kıyısında seyreden çok sayıda Venedik gemisini ele geçirdiğini ve bu gemilerdeki adamları boğdurduğunu bildirmiştir. Bir başka mektup da İstanbul’daki Venedikli kâtip Alvise Sagundino’ta ait olup Kemal Reis-Enrichi(Oruç) ikilisine değinmiştir.   5 Haziran (1497) tarihli bu mektuba göre Kemal ve Oruç Reislere Osmanlı ülkesinin iaşesi için gerekli olan kızıl buğdayın güvenli biçimde İstanbul’a ulaştırılması, gemilerin korsanlardan korunması görevi verilmişti. Kemal Reis, 1498’in Mayıs sonunda Mekke'ye gitmek için İstanbul’dan Mısır’a yelken açan bir grup Türk hacıya eşlik ederken Memlük Sultanı Gavri, ondan İtalyan veya Rodos gemilerine zarar vermemesi için yalvarıp yakarmıştı(*4age).

 

Ege'de Türk, Rodoslu, Venedikli, Cenevizli ve Portekizli korsanların üzerindeki tüm kısıtlamalar fiilen kaldırılmış gibiydi. Bu durum her geçen gün ticareti ve nakliyeciliği tehlikeli hale getiriyor, tedarik zincirini etkiliyordu.

 

 

Osmanlı Donanması’nda hazırlıklar

 

Osmanlı deniz faaliyetleri büyük bir hızla ilerlemiş, Adriyatik'teki Valona ve Butrinto limanları kapatılmıştı. Zift, branda, kumaş ve kadırgalarda kürek çekecek adam toplamak için imparatorluğun her yerine ulaklar gönderilmişti. Eylül 1498'de Valona(Vlore) sancakbeyi Mustafa, filo toplayıp Puglia’ya(Apulia) çıkarma yapmak için İstanbul'dan izin bekliyordu. Yeni imal edilmiş gemilere kaptanlık etmeleri için kötü şöhretli korsan denizciler görevlendirilmişti. Bu hareketlilik, Babıali'nin Otranto’ya yeni bir sefer yapacağı söylentilerine yolaçmış, Venedikliler korkmaya başlamıştı. Diğer taraftan Rodos Şövalyeleri zaten epeydir hazırlık içindeydi. Geçmişte Türklerle yapılmış bir ateşkes olsa da bu durum pratikte sürekli ihlal ediliyordu. Ekim 1498'de yeni bir sulh andlaşması yapmak için Sultan Bayezid'e elçi göndermişlerse de görüşme talepleri kabul edilmemişti. Bunun üzerine Grand Master Pierre D’Aubusson, Fransa ve Venedik'ten Rodos’a top, cephane vb göndermesini istemişti. Tüm bu gelişmeler ise Rodos Şövalyeleri ile Venediklileri birbine yaklaştırmıştı  Andrea Gritti, Osmanlı'nın genel durumu ile ilgili şifreli mektuplar yazıp Venedik hükümetine sürekli bilgi göndermişti. Sadrazam Hersekli Ahmet Paşa ile kurduğu yakın dostluk sayesinde Saray'da yaşanan gelişmelerden sürekli haberdar oluyordu.(*7)

 

1498 yılı, Şövalyelerin Sıravolos Yarımadası(Bodrum) başta Menteşe Sancağı kıyı şeritlerindeki  yerleşim birimlerine yönelik korsanlık faaliyetlerinin arttığı ve muhtemelen veba salgının Anadolu topraklarında da yayıldığı kötü bir yıl olmuştu. 

 

devam edecek...

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

KAYNAKLAR

1*-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle” by Monsieur Jean-Bernard de Vaivre

- Archieve of The Order of The Malta 78, f. 48r.

2*-“Rhodes in the Final Hospitaller Years, 1502 – 1521: Latin and Greek interaction in the Aegean and Eastern Mediterranean”  by Dr.Simon David Phillips

-Archieve of The Order of The Malta  Kod 540

3*-“Catelli Dei Cavalieri Di Rodi a Cos e a Bodrum” by Amadeu Maiuri

-“A History Of Discoveries At Halicarnassus, Cnidus & Branchidæ.” by C.T. Newton, M.A. Keeper Of The Greek And Roman Antiquities, British Museum. Assisted  by R.P. Pullan, F.R.I.B.A. Vol. I. - Plates. Sir Charles Thomas Newton

4*-“Turkish Propography in The Diarii of Marino Sanuto 1496-1517” by Peter Mario Luciano Sebastian

-“Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar” by Nicolas Vatin

5*-“Pilgrimages in Images: Early Sixteenth-Century Views of the Holy Land with Pilgrims' Portraits as Part of the Commemoration of the Jerusalem Pilgrimage in Germany” by Bart Holterman

6*-“The Knights Hospitaller of Rhodes and the Black Death of 1498: a poetic description of the plague” by Costas Tsiamis, Georgia Vrioni, Effie Poulakou-Rebelakou, Vassiliki Gennimata, Athanassios Tsakris

-“Histoire des Chevaliers Hospitaliers de S. Jean de Jerusalem, Appellés dépuis les Chevaliers de Rhodes et aujourd’hui les Chevaliers de Malte. Vol. 3, Paris” by  Rene Aubert de Vertot

-VENEDİK KAYNAKLARINA GÖRE II. BAYEZID VE I. SELİM DÖNEMLERİNDE OSMANLI DENİZCİLİĞİ VE KORSANLIK by Volkan Dökmeci

7*-“The Fourteenth and Fifteenth Centurıes”  by Harry W. Hazard

 



Bu yazı 4300 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 33 25 4 4 73 26 79 +47
2 Fenerbahçe 33 23 5 5 82 39 74 +43
3 Beşiktaş 34 22 4 8 70 31 74 +39
4 Adana Demirspor 33 18 6 9 70 41 63 +29
5 Başakşehir FK 33 15 10 8 45 34 53 +11
6 Trabzonspor 33 15 12 6 54 48 51 +6
7 Konyaspor 33 12 8 13 45 36 49 +9
8 Kayserispor 33 15 14 4 54 57 49 -3
9 Fatih Karagümrük 33 11 11 11 69 62 44 +7
10 Alanyaspor 34 11 15 8 52 62 41 -10
11 Kasımpaşa 33 11 15 7 40 52 40 -12
12 MKE Ankaragücü 33 11 16 6 40 47 39 -7
13 Antalyaspor 33 10 15 8 43 51 38 -8
14 Sivasspor 34 10 17 7 44 53 37 -9
15 İstanbulspor 33 10 18 5 40 61 35 -21
16 Giresunspor 33 8 15 10 37 56 34 -19
17 Ümraniyespor 33 6 18 9 44 59 27 -15
18 Gaziantep FK 33 6 20 7 31 63 25 -32
19 Hatayspor 33 6 22 5 19 74 23 -55
Takım O G M B A Y P AV
1 Samsunspor 36 23 4 9 70 26 78 +44
2 Çaykur Rizespor 36 18 4 14 64 35 68 +29
3 Pendikspor 36 19 7 10 65 36 67 +29
4 Bodrumspor 36 18 10 8 55 34 62 +21
5 Sakaryaspor 36 20 14 2 59 47 62 +12
6 Eyüpspor 36 18 10 8 40 30 62 +10
7 Göztepe 36 17 9 10 45 28 60 +17
8 Manisa FK 36 15 10 11 53 47 56 +6
9 Keçiörengücü 36 16 12 8 59 47 56 +12
10 Bandırmaspor 36 15 11 10 55 58 55 -3
11 Boluspor 36 14 12 10 44 46 52 -2
12 Altay 36 11 14 11 45 45 41 0
13 Erzurumspor FK 36 11 16 9 43 48 39 -5
14 Tuzlaspor 36 11 20 5 42 52 38 -10
15 Gençlerbirliği 36 10 18 8 46 55 38 -9
16 Altınordu 36 9 19 8 41 57 35 -16
17 Adanaspor 36 6 23 7 32 76 25 -44
18 Denizlispor 36 7 24 5 35 67 23 -32
19 Yeni Malatyaspor 36 4 25 7 22 81 16 -59
Takım O G M B A Y P AV
1 Kocaelispor 38 25 4 9 73 28 84 +45
2 Bucaspor 1928 38 24 5 9 63 22 81 +41
3 İskenderunspor A.Ş. 38 23 7 8 65 31 77 +34
4 1461 Trabzon FK 38 22 8 8 62 27 74 +35
5 Van Spor FK 38 21 6 11 58 27 74 +31
6 Ankara Demirspor 38 20 7 11 65 32 71 +33
7 Karacabey Belediye Spor 38 19 8 11 55 31 68 +24
8 Fethiyespor 38 16 15 7 59 51 55 +8
9 Zonguldak Kömürspor 38 15 15 8 45 50 53 -5
10 Serik Belediyespor 38 14 13 11 54 43 50 +11
11 Kırşehir FSK 38 12 14 12 49 54 48 -5
12 Kırklarelispor 38 10 12 16 38 35 46 +3
13 Etimesgut Belediyespor 38 11 15 12 43 51 45 -8
14 Kastamonuspor 38 11 17 10 41 47 43 -6
15 Sarıyer 38 10 16 12 46 57 42 -11
16 Uşak Spor 38 8 21 9 37 64 33 -27
17 Balıkesirspor 38 6 22 10 32 76 25 -44
18 Pazarspor 38 4 23 11 29 79 23 -50
19 Adıyaman FK 37 5 24 8 22 70 23 -48
20 Diyarbekir Spor 37 2 26 9 18 79 15 -61
Takım O G M B A Y P AV
1 Yeni Mersin İY 34 19 4 11 49 21 68 +28
2 Belediye Derincespor 34 18 4 12 51 24 66 +27
3 Belediye Kütahyaspor 34 18 5 11 52 34 65 +18
4 52 Orduspor FK 34 19 8 7 54 34 64 +20
5 Nevşehir Belediyespor 34 16 8 10 52 40 58 +12
6 Karaköprü Belediyespor 34 16 10 8 44 32 56 +12
7 Karşıyaka 34 15 10 9 44 28 54 +16
8 Çatalcaspor 34 11 12 11 40 39 44 +1
9 Amasyaspor Futbol Kulübü 34 11 12 11 33 36 44 -3
10 Elazığspor 34 12 16 6 44 53 42 -9
11 1922 Konyaspor 34 11 15 8 42 47 41 -5
12 Hacettepe 1945 34 9 16 9 41 50 36 -9
13 Ağrı 1970 Spor 34 8 14 12 23 39 36 -16
14 Edirnespor 34 10 19 5 35 45 35 -10
15 1954 Kelkit Bld.Spor 34 7 13 14 25 35 35 -10
16 Yomraspor 34 7 14 13 36 42 34 -6
17 Eskişehirspor 34 6 20 8 39 69 26 -30
18 Şile Yıldızspor 34 5 18 11 29 65 26 -36
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 30/05/2023 Alanyaspor vs Kasımpaşa
 30/05/2023 Fatih Karagümrük vs Kayserispor
 30/05/2023 Fenerbahçe vs Antalyaspor
 30/05/2023 Giresunspor vs Trabzonspor
 30/05/2023 İstanbulspor vs Adana Demirspor
 30/05/2023 MKE Ankaragücü vs Galatasaray
 30/05/2023 Sivasspor vs Konyaspor
 03/06/2023 Konyaspor vs Fatih Karagümrük
 03/06/2023 Adana Demirspor vs Başakşehir FK
 04/06/2023 Galatasaray - Fenerbahçe Galatasaray ligde evindeki son 16 maçında hiç kaybetmedi  Galatasaray yenilmez
 04/06/2023 Galatasaray - Fenerbahçe Fenerbahçe ligde deplasmandaki son 11 maçında hiç kaybetmedi  Fenerbahçe yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 21/05/2023 Manisa FK 1 - 5 Pendikspor
 21/05/2023 Çaykur Rizespor 0 - 0 Altınordu
 21/05/2023 Bodrumspor 1 - 1 Göztepe
 Hük. Adanaspor 0 - 3 Samsunspor
 Hük. Yeni Malatyaspor 0 - 3 Denizlispor
 21/05/2023 Bandırmaspor 1 - 1 Gençlerbirliği
 21/05/2023 Eyüpspor 2 - 1 Keçiörengücü
 21/05/2023 Erzurumspor FK 2 - 0 Boluspor
 20/05/2023 Altay 3 - 1 Tuzlaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 20/05/2023 Zonguldak Kömürspor 3 - 1 Pazarspor
 20/05/2023 Kastamonuspor 3 - 2 Kırşehir Futbol Spor Kulübü
 Hük. Adıyaman FK 0 - 3 Fethiyespor
 Hük. Diyarbekir Spor 0 - 3 Bucaspor 1928
 20/05/2023 Van Spor FK 8 - 0 Balıkesirspor
 20/05/2023 İskenderunspor A.Ş. 5 - 1 Uşak Spor
 20/05/2023 Etimesgut Belediyespor 2 - 0 Serik Belediyespor
 20/05/2023 1461 Trabzon FK 2 - 0 Kırklarelispor
 20/05/2023 Karacabey Belediye Spor 2 - 0 Sarıyer
 20/05/2023 Ankara Demirspor 1 - 0 Kocaelispor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 20/05/2023 1922 Konyaspor 4 - 1 Hacettepe 1945
 20/05/2023 Belediye Kütahyaspor 4 - 1 1954 Kelkit Bld.Spor
 20/05/2023 Edirnespor 6 - 2 Şile Yıldızspor
 20/05/2023 Belediye Derincespor 3 - 0 Karaköprü Belediyespor
 20/05/2023 52 Orduspor FK 2 - 1 Amasyaspor Futbol Kulübü
 20/05/2023 Elazığspor 0 - 4 Karşıyaka
 20/05/2023 Nevşehir Belediyespor 3 - 2 Eskişehirspor
 20/05/2023 Yeni Mersin İdman Yurdu 5 - 1 Yomraspor
 20/05/2023 Çatalcaspor 2 - 0 Ağrı 1970 Spor
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI