Bugun...


Mehmet Çilsal

facebook-paylas
BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-41
Tarih: 10-12-2021 22:16:00 Güncelleme: 10-12-2021 22:22:00


 

Osmanlı Türkleri ile St. John Şövalyeleri arasındaki 1455 muharebeleri nasıl cereyan etmiş  St. Peter(Bodrum) Kalesi bundan nasıl etkilenmişti ?

 

Bodrum Kalesi’nin Mayıs 1455’deki Komutanı, Katalan soylu sınıfından Gaulbes ailesine mensup Rahip-Şövalye Jaume de la Geltru idi. Geltru 1423'te Tarikat'a kabul edilmiş, 1433'te Château Saint-Pierre Komutan yardımcısı olmuş, 1434’de Mayorca San Llorenc, 1436'da Susterris ve Siscar Kalelerinde  komutanlık yapmış, 1442’de Rodos’a gelmişti.(1*)

 

 

Geltru’yu Bodrum’a atayan Grand Master, Auvergne’li Başrahip Jacques(James) de Milly idi. Çok kritik bir konjonktürde görevlendirilen(1 Haziran 1454) Milly, 17 sene görev yapıp Rodos’ta vefat eden GM Jean de Lastic’in yerine seçilmişti. Rodos’a tayin edilmeden evvel  Kıbrıs’ta görev yapmıştı ve selefi gibi Fransız dili şövalyelerindendi. Mimari bilgi ve tecrübesi, Kıbrıs’ta şeker kamışı tarlalarında inşa ettirdiği kule ve Rodos’taki tersane yapılarıyla ön plana çıkmıştı.  Yeni görevine atanır atanmaz adeta teyakkuz durumundaki Rodos Dünyası’nın kale ve surların önüne çokgen siperler inşa etmeye başlamış ve bu yaptıklarıyla şövalye kalelerinin mimari tarihinde bir ilki gerçekleştirmişti. Bu avangardlığından dolayıdır ki şahsına ait GM’lık arması 3 adet yanyana üçgen sembol olarak kabul edilmişti.(2*)

 

 

1453’de Constantinopolis’in düşüşünün ardından Türklerden çok büyük bir saldırı beklenmekteydi. Bodrum Kalesi hariç 12 Adalardaki kale ve surların büyük saldırılara karşı koyması imkansızdı. Rodos asıl hedef olacağı için Ada’nın detaylı eskizleri çizilmiş, bu eskizler, siperlere ilave sağlam taş duvarların  nasıl ve ne şekilde ekleneceğinin belirlenmesi için Avrupa'nın en ünlü mühendislerine gönderilmişti. GM Milly, tüm bunlarla da yetinmeyip savunma tedbir ve consepti çerçevesinde köpeklerden de yararlanmayı düşünmüş iz sürme ve erken uyarı faydaları nedeniyle tüm kale ve surlarda kullanılmak üzere zeki bir köpek cinsini eğitmeye başlamıştı. Bu köpekler, Türk topraklarındaki Hırıstiyan esir-kölelerin kaçıp sığınma noktası olması nedeniyle öncelikle Bodrum Kalesi’nde kullanılmıştı.(2*age)

 

 

Batı perde duvarı, hendek ve gözetleme kulesi(barbican)

 

Katalan Komutan Jaume de la Geltru, batı perde duvarının yükseltilmesi işi ile bu duvarın güney batısına yakın küçük bir gözetleme kulesinin(Barbican) inşası gerçekleştirmişti.   İçi sarnıçlı bu kulenin inşasında büyük kare taşlar kullanılmış ve iç  kapı lentosunun üstüne Gotik karakterlerle işlenmiş GM Milly, Hırıstiyanlık, La Geltrù arması ve yazıt yerleştirilmişti. Ağır, iri keson taştan yapılma lentonun her iki tarafında oluşturulan yivler sayesinde yukarıya doğru katlanabilen asma köprü monte edilmişti. Kulenin çatı tavanı öyle büyüktü ki köprü katlandığında buraya sığabilmekteydi. Bu Kule, gözetleme işlevinin yanısıra Batı Hendeğiyle birlikte ön savunma konseptinin önemli bir unsuruydu. Geltru yapısı, Vaivre’nin tespine göre Osmanlı döneminde hafif eğimli bir taban ile batıya doğru genişletilmiş, ilk duvarlar kırmızı tuğla parçaları kullanılarak onarılmış ve başka bazı ilavelerle değişikliğe uğramıştır(1*age).

 

 

Kulenin batısına arada hendek kalacak şekilde 1505-6 gibi düşmanı yanıltma maksatlı bir nevi sahte yapı inşa edilmiştir ki buna ön savunma yapısı(revellino) denmektedir. İşte bu revellino ile Geltru Kulesi arasındaki irtibat yukarı doğru açılır kapanır hareketli bir ahşap asma köprü vasıtasıyla sağlanırken, Osmanlı döneminde buraya iki kemerli bir yığma köprü inşa edilmişti. 

 

 

Osmanlılar ve Rodos Şövalyeleri 

 

Osmanlılar ile Ceneviz, Venedik ve Rodos Şövalyeleri arasında 1455-6-7’lerde cereyan eden vakılar konusunda gerek Avrupa gerekse Türk kaynakları birbirini tutmamaktadır. Ancak bu dönemde yaşamış olması nedeniyle genellikle Doukas’a itibar edilmektedir.

 

Osmanlı Devleti, Konstantinopolis’in fethiyle birlikte Avrupa’yı da kapsayan bir büyük imparatorluğa dönüşmeye başlamıştı. 1454’den itibaren Ceneviz, Venedik, Katalan dukalarına ait  tüm ada ve kara devletcikleri birer birer ya haraca bağlanıyor ya da yeni imparatorluğun parçası haline getiriliyordu. Bu gelişmeler ise birbiriyle savaş halinde bile olsa Avrupa Krallıkları arasında birlik olup Doğu’ya Haçlı seferi düzenlemesi gerektiği fikrini zorluyordu.  1455’e girildiğinde ise  neredeyse sefere hazır bir Haçlı Donanması oluşturulmuştu.

 

 

Ege Denizi bağlamında Fatih Sultan Mehmet’in hedefinde Midilli ve Rodos vardı. Midilli’de yaşayan ve elçilik de yapan ünlü Bizans tarihçisi Doukas, bir yandan da tanık olduğu tüm vakıaları detaylı biçimde kaleme almıştı. Midilli Dukası Domenico, 1455’in ilk aylarında büyükelçisi Doukas’la birlikte Sultan Mehmed'in Edirne'deki sarayına gitmiş, boyundurukları altındaki Taşoz'un tesliminden başka  kendisinden talep edilen haracı  kabul etmek zorunda kalmıştı. Yine de 1455 baharının gelişiyle Sultan Mehmed(II), 25 tireme, 50 bireme ve 100’den fazla monoremeden(her iki tarafında tek sıra kürek bulunan bir kadırga) oluşan yaklaşık 180 gemilik devasa bir filo kurmuş, başına da babasının çok sevdiği vezirlerden biri olan Hamza Bey’i atamıştı. Donanmanın Gelibolu sahilinden yelken açarak Midilli'ye gelmesi, sonra da Phokaia'yı(Foça) ele geçirmesi ve ardından  Sakız Adası’nın borçlarından dolayı talan edilmesi Domenico’nun yakında daha başka neler olacağını anlamasına yetmiş ve Cenova'ya mektup yazarak yardım istemişti. Ancak aynı sene Aragon Krallığı ile Cenova Krallığı arasında savaş patlak verince yardım çığlığına herhangi bir cevap gelmemişti.(3*)

 

 

Rodos-Kos Adası ve St Peter(Bodrum) Kalesi

 

Sultan Mehmet’in bir diğer hedefi de Rodos, Bodrum Kalesi ve 12 Adalardan müteşekkil Şövalyeler Devleti’ydi. 1454’de Karya ilindeki(Menteşe Sancağı) Türkler 30 (bazı kaynaklara göre 13) gemiyle Kos ve diğer adalara baskın yapıp 40 kadar esir almıştı. Ancak yaklaşık 200 gemiden oluşan 1455’deki istila ordusu çok daha büyüktü. Kuzey’den gelen ve içinde Aydın Sancağı gemilerinin de bulunduğu 180 gemilik merkez donanması ile Güney’deki Sıravolos(Bodrum)-Strobilos limanı ve Balad limanında barınan Menteşe Sancağı filosundan oluşmuştu(4*). 

 

 

Türk birlikleri, ilk olarak Rodos'un doğu kıyısındaki Arkangelos'ta karaya çıkmış, bölgeyi harap ettikten sonra  köylüleri köle yapmak için esir alıp götürmüş(5*), hemen ardından  Simi, Leros, Calymnos ve Nyssiros adalarına art arda baskın düzenlemişti. (6*)  

 

1455 Osmanlı saldırısının en çetin muharebeleri Kos’ta yaşanmıştı. Dukas notlarındaki Kos baskını özetle şöyledir: Donanma Kos’a yaklaştığında tamamı savaş düzeninde gemiyle dolu liman uzaktan görülebiliyordu. Daha da yaklaştıkça Sakız Adası’ndakinin iki katı kadar topçu olduğu anlaşılmıştı. O bölgeden uzaklaşan Donanma, başka bir sahilden karaya çıkıp şehre baskın düzenlemiş, ancak çarşı Pazar ve hanelerde kimselere rastlanmamıştı. Türkler, ahalinin nerede olduğu öğrenmek için birkaç yaşlı bulup sorgulamış ve  herkesin çok sağlam tahkimatlı Racheia(Andimahi) adlı bir kaleye gittiğini öğrendikten sonra oraya intikal etmiş karaya çıkıp çadırlar kurmuş, ordugah oluşturmuş, ardından  hemen ertesi gün kimsenin esir alınmayacağına dair ciddi söz verilip kalenin teslim edilmesi talep edilmiş,  Francesco adlı dil bilen biri müzakereleri üstlenmiş ve yaptığı görüşme sonucunda kalenin şövalye rahipleri cevap vermeye tenezzül etmememiş, hatta ok ve gülle yağdırmaya başlamıştı. Böylece muharebeler başlamış, her türlü savaş gereçleri kullanılmış, taktikler uygulanarak  kuşatma yapılmış ve bu kuşatma tam 22 gün sürmüş, yine de  ilerleme kaydedilmeden herhangi bir sonuç alınamamıştı. Hamza Bey en sonunda çok zaiyat vermiş ve birliklerini geri çekmişti. Askerlerin bazıları kalenin garnizonu tarafından öldürülmüş, bazıları ise bağırsak hastalığına yenik düşmüştü.(3*age)

 

 

Osmanlı Ordusu’nun Türk kaynaklarındaki Sakız(Chios) ve Kos çıkarması şöyledir:

“Fatih’in bu ilk Rodos seferine gönderdiği donanmanın 80 gemiden ibaret olduğu ve ihraç hareketleri için bu gemilere 15-18 bin kadar asker bindirildiği rivâyet edilir donanma kumandanının kim olduğunda ihtilâf vardır: Zayıf bir rivâyete göre Balta-oğlu Süleyman Bey’den sonra Hamze-Bey değil, Hâs-Yunus Paşa yâhut Bey kapdan olmuş ve bu Adalar seferini işte o idare etmiştir: 1453=857 vukuâtının «21 Nisan=11 Rebî’ül-âhir, Cumartesi» fıkrasına da bakınız. Halbuki umumiyetle bu sefere Hamze Bey’in kumanda ettiğinden bahsedilir: Her halde bu ikinci rivâyet daha kuvvetlidir. — Osmanlı donanması bu Adalar seferinde Rodos Şövalyelerinin İstanköy, İncirli, Sümbegi, Leryoz ve Kalimnos adalarına baskınlar yapmış, bunlardan İstanköy adasının cenubuşarkîsindeki «Andimachia» kalesi muhâsara ve tahrib edilmiş, diğer adalardan ganîmetler ve esirler alınmış ve bilhassa Rodos adasının şarkındaki «Archangelos» istihkâmı yıkılıp yakılmış, muhâfızları kılıçtan geçirilip buradan da esirler alınmış, fakat hiç bir ada zaptedilememiştir...Hiç bir adanın zaptedilmemiş olması ve ayni zamanda bir mıkdar asker ve gemi zâyiâtına uğratılması Fatih’in canını sıkmış, Kapdan Hamze Bey tekdire uğrayıp vazifesinden azledilmiştir: Hâs-Yunus Bey’in işte bu vaziyet üzerine donanma kumandanlığına tâyin edilmiş olduğu rivâyet edilir. — Bu sefer üzerine Rodos Şövalyeleri evvelce Fatih’in cülûsunda kabul etmiş oldukları şeraitle sulhü tecdid etmek mecburiyetinde kalmışlardır)”.(7*)

 

 

Yunan tarihçi Vasilis S. Hatzivasileiou’nun anlatımı da yukardakilerle neredeyse aynı olup  şu şekildedir: “Türk donanması Neratzia Kalesi’ne saldırdı. Vurdu ve yaktı. Fakat kale içinde hiç kimseyi bulamadı. Ahali daha emniyetli yerlere gitmişti. Türkler ayrıca şövalyelerin terk ettiği Peripato’da bulunan bir kaleyi yaktılar. Kuzey-güney ve doğu-batı sahillerini kuşattılar ve aynı anda Pili ile Kefalos kalelerine saldırdılar. Kalelerin sağlam ve bulundukları yerlerin zor geçitli olması, Türkleri çok çabuk geri çekilmeye mecbur etmişti. Böylece bütün kuvvetlerini Andimahya Kalesi’ne saldırmak için topladılar. Kuşatma 23 gün sürdü ve her türlü savaş aleti kullanıldı taş atan büyük kuleler, kuşatma makineleri ve diğer silahlar. En önemli saldırılar 23-25 Haziran arasında olmuştu. Büyük bir kuvvetle kale surlarına saldırıp delik açmaya ve merdivenle surlara tırmanmaya çalışıyorlardı. Kaledekiler bunlara karşılık olarak merdivenleri ters çevirdi ve üzerlerine erimiş kurşun ve kızgın yağ döktüler. Türkler 3 yeraltı tüneli açtıysa da kaledekiler bu tünelden gelenleri püskürttü. Bu olayda pek çok Türk havasız kalarak ölmüştü.”(8)

 

 

1455 muharebelerinden sadece Rodos ve 12 Adalar değil St.Peter(Bodrum) Kalesi de payına düşeni almıştı. Malta arşivlerine göre St.Peter Kalesi ağır bombardımana tutulmuş(9*) ve oluşan hasarın onarılması 1460’da mümkün olabilmişti(10*).

 

 

Devam edecek...

 

mehmet çilsal-tarih araştırmacısı

Bodrum

 

KAYNAKLAR

 

1*-  Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle by Prof. Monsieur Jean-Bernard de Vaivre

2*-  A Historic Review of the Order of the Knights Hospitallers of St. John of Jerusalem, of Rhodes, and Malta by  W. HENRY LANNIN

3*-  “Decline and Fall of Byzantium to the Ottoman Turk” by Doukas

4*-  “Romanya ve Türkler” (c. 1300 – c. 1500) (Londra, 1975). by Elisabeth A. Zachariadou

5*- THE PAPACY AND THE LEVANT(1204-1571)Volume II The Fifteenth Centur by KENNETH M. SETTON

6*-NEGOTIATION AND WARFARE: THE HOSPITALLERS OF RHODES AROUND

AND AFTER THE FALL OF CONSTANTINOPLE (1426–1480) by Pierre Bonneaud 

7*- Osm Tar. Kronolojisi 15.cilt,  İsmail Hami Danişmend

8*-  History of The Island of Kos,1990 by Vasilis S. Hatzivasileiou 

9*-MALTA ARŞİVİ(Archive of The Order of Malta) 370, f. ccxi 

10*- The Maussolleion at Halikarnassos: The written sources and their archaeological background -In Commission at Gyldendalske Boghandel, Nordisk Forlag, 1981

 

 

 

 

 

 



Bu yazı 9198 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI