Bugun...


Mehmet Çilsal

facebook-paylas
KIZILHİSARLI MUSTAFA PAŞA’NIN BİLİNMEYEN HAYATI ÜZERİNDEN BODRUM TARİHİ-19
Tarih: 05-09-2021 21:32:00 Güncelleme: 05-09-2021 21:32:00


 

“Bodrum Gemi İnşa Tezgahı hangi atölye ve birimlerden oluşuyordu?”

Bodrum Osmanlı Tersanesi’yle ilgili olarakbugüne kadar yapılmış akademik çalışmaların neredeyse tamamında“Gemi İnşa Tezgahı” ifadesi hiç geçmediği gibi   Tersane’nin kuruluşu 1770’li yıllara tarihlenmiştir. Oysa Bodrum, belgelerden doğru biliyoruz ki sıradan kayıkların üretildiği bir yer değildi ve gemi inşa süreci 1720’lerde  başlamıştı. 1730’a kadar ilk on yılda çok büyük bir ihtimalle kürekli-yelkenli kategorisinde gemilerin imalatı yapılmış, 1730 sonrasında ise yelkenlilere geçilmişti. 

 

 

Önceki bölümlerde “Bodrum Gemi İnşa Tezgahı/Tersanesi”nde Osmanlı Donanması için inşa edilen ilk geminin 1732 tarihli kalyon sınıfından bir karavele olduğu ve vakıf kayıtlarında belirtilen  mahzen,kalafathane, menzil gibi sözcüklerinne anlama geldiği kısaca izah edilmişti. Ancak gayet açıktır ki sadece bu üç yapı ya da birimden ibaret bir gemi tezgahında  devasa ebatlarda bir kalyon imal etmek imkansızdı. Şehbaz-ı Bahri adlı karavele kalyonun ilk versiyonunun da bu yıllarda 1735 gibi üretildiği gözönüne alınırsa Bodrum  Gemi İnşa Tezgahı’nın kapasite ve kabiliyet bakımından esasında orta ölçekte bir tersane olduğu ileri sürülebilir. Dolayısıyla burada mahzen, kalafathane ve menzilin yanısıra kalhane, dülgerhane gibi daha başka yapı ve birimler de bulunmaktaydı(*1). Yaklaşık on yıl süren gemi inşa tezgahı döneminden sonra 1730  gibi kapasite ve kabiliyet artırılarak tersane dönemine geçilmişti.

 

 

Kalyon imalatı herşeyden önce birden çok meslek, malzeme ve alana ihtiyaç duyulan komplike ve pahalı bir işti. Normal büyüklükte bir Osmanlı kalyonunun inşa masrafı yaklaşık 3-4 kadırganın inşa masrafına eşitti(*2). Taşra tezgah ve tersanelerinin ortalama 100 civarında nüfusu olurdu. Bunların çoğu ücretli istihdam edilirdi. Diğer taraftan farklı iş kollarının birarada koordineli çalışması, emre amade olmaları oldukça önemliydi(*3).

 

Dolayısıyla her işlikten(atölye) bir ustabaşı sorumluydu. Mahzenlerdeki mühimmattan(her türlü gereç) Emin” sıfatlı görevli bir memur mesuldü. Giren çıkan, gelen giden herşey sayılıp teslim alınır ve mahzen katibinin defterine yazılırdı. Mustafa Reis, Bodrum Osmanlı Gemi İnşa Tezgahı’nın tek amiri ve sorumlusuydu. Tezgah’ın mülki ve idari durumunun hem mir’i hem şahsi olması nedeniyle ihtiyaç duyulduğunda Tersane-i Amire’den malzeme ve/ya işinde ehil kimseler talep edilebiliyor ya da doğrudan gönderilebiliyordu.

 

 

Bodrum Gemi Tezgahı/Tersanesi’nin gerçeğe en yakın bölümleri(olması gereken) şunlardı:

 

  1. Göz:Bodrum Gemi İnşa Tezgahı/Tersane’nin olmazsa olmaz birimiydi. Gemilerin inşa edildiği, felenk denilen yağlanmış kızaklara konduğu, deniz tarafı açık, bitişik nizam iki ya da üç bağımsız girişli bölümlerden müteşekkil yaklaşık  5 metre yükseklikte, 50 metre uzunluğunda, kiremit çatılı ve kuzeye doğru daralan yamuk dörtgen biçiminde yapıydı. 

 

  1. Mahzen(Kereste ve mühimmat konulan depolar): Genellikle tezgah gözlerinden biri tamamen  ya da kısmen mahzen olarak kullanılmaktaydı.

 

a)-Mahzen-i Sürb-Menzil binasının alt katında imalat için gerekli olan hemen herşeyin bulundurulduğu büyükçe bir odaydı. İçinde denizcilikle ilgili olan ve mühimmat başlığı altında kaydedilen üstübü, katran, zift, don yağı, demir, çivi, lenger, kendir, halat, varil, yelken bezi vb muhafaza edilen, depo işlevi gören bir bölümdü.

b)-Mahzen-i Çüb-Gemi imalatı çok fazla sayı, cins ve ebatta kereste gerektirmekteydi ve bu keresteler sürekli kesilip kullanıldığı için hemen el altında ve kapalı bir alanda bulundurulmak zorundaydı. Dolayısıyla gözlerden biri muhtemelen kereste mahzeni olarak kullanılmıştı ya da arka kısımlar bu amaçla kullanılmıştı. Bu mahzene “Anbar-ı Çüb” da deniliyordu.(4*)

 

 

3-Fırın: İki tür fırın vardı biri ekmek, peksimed vb pişirilen, diğeri de yaş kerestenin  kurutulduğu yerdi.

a)-Ekmek Fırını-Kalabalık tersane halkının ihtiyaç duyduğu ekmeğin pişirildiği yerdi. İhtiyaç duyulan un hemen yukardaki değirmenlerden temin edilmekteydi. Bir tarihte denizin bozulması nedeniyle Bodrum Kalesi Limanı’na yanaşan miri bir gemide bulunan tonlarca buğdayın peksimede dönüştürülmesi işi muhtemelen bu fırında yapılmıştı.

 

 

b)-Ahşap Fırın-Tersanelerde olmazsa olmaz bir diğer fırın ise ahşap fırınıydı. Burada “fırınlama” denen yöntemle yaş keresteler kurutularak mukavemetleri artırılır, çürüme ve şekil değiştirmesi önlenirdi.  

 

4-Menzilhane kara ordusunun vazgeçilmez yol yapılarındandı. Askerlerin, tatarların (ulak-posta), yabancı misafir ya da seyyah kafilelerinin vb imparatorluk topraklarında bir yerden bir yere giderken ihtiyaç duyduğu mescid, aşhane, ahır, yatakhane gibi birimleri olan önemli yapı grubuydu. Hareket halindeki bu kişi/ler menzillerde mola verir, at değiştirir, karın doyurur, dinlenir, gecelerdi. Menzil bir tür kervansaray vazifesi görmekteydi. Osmanlı Menzil Teşkilatı bu maksatla kurulmuştu ve hem karada hem denizlerde güzergahları belirlenmiş yol sistemi ağı vardı. Kıyılarda yer alan bazı liman ve iskeleler bir şekilde bu karayolu sistem ağına bağlıydı. Bodrum, işte bu yol güzergahı ve menzil noktalarından oluşan ağın bir parçasıydı. Anadolu yollarının ana dağılım noktası olan Gekbûze'den(Gebze) ayrılan yol Üsküdar’a 131 saat uzaklıktaki Bodrum’da son bulmaktaydı. Hersek-Bodrum güzergâhı üzerinde Gemlik, Mudanya ve Mihaliç gibi önemli iskeleler vardı. Bodrum, bu yolun son menziliydi ve denizle olan irtibatı sağlıyordu. Ayrıca Menteşe, Milas, Karaova, Serulus(Saravalos), Bodrum Kalesi ve Gemi Tezgahı, Rodos, İstanköy şöyle ya da böyle askeri-idari  temas, yazışma, dayanışma, ikmal ilişkileri içindeydi. Bu durum Bodrum Menzil Binası’nı daha da önemli hale getirmişti. Tersane kompleksinin parçası olan menzilhane, dergah-ı ali’ye ait miri bir yapı olduğu için doğal olarak hem deniz hem karadan gelip geçen devletle ilgili kimselere, deniz ya da kara araçlarına küçük çapta bakım, tamir, kıyılama, korunma, konaklama vb hizmetleri veriyordu.(5*) 

 

  1. Kârhaneler(atölyeler):Gemi inşa etmek pek çok zenaatkarın biraraya gelmesiyle sonuç alınan bir işti. Taşra tersanelerinde demir kesimi, yıkılmış duvar tamiri(meremmetçi), gemi hasar onarımı gibi işlerin yerinde yapılması ile  sık sık ve fazla miktarda lazım olan aparatların yerinde üretilmesi şarttı. Bu yüzden de kapasiteye uygun büyüklükte atölyeler vardı. Atölyeler kalfa, baş nefer, nefer şeklinde hiyerarşik bir düzen içinde çalışırdı.

 

 

1826 senesine ait Kadı Sicili kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla Tersane’de lazım olan yelken bezi başka yerden satın alınmış ama kesim dikiminin(hayyad) yapılıp yapılmadığı net değildir. Bodrum limanında bulunan ve miri bir gemi(sefine) olan Üsküdarlı Mehmed Kaptan’ın süvari olduğu brik sefinesinin,Tersane’de tamir edilmesi ve bu gemi için yelken alınması istenmiş, bunun üzerine gemiye 21 adet yelken alınmıştı.

 

 

  • Demir Atölyesi(haddadhane/haddehane):Ham demirden döğme veya dökmeyöntemiyle  çivi, mıh, mil, kanca gibi birleştirici aparatlar üretilirdi. Bodrum Tersanesi’nin yedi demir ocağı vardı. Mıh, perçin, kanca, lama çubuk, köşebent, menteşe, keski,  vb farklı aparatın üretildiği bu ocakların herbirinde 2-3 demirci amele çalışırdı. Mıh-çivi yapana mismarciyan, dökümcülere ahengiyan  denirdi. Zaman zaman ocakların bazılarına usta ve amele bulmak zorlaşmaktaydı. Örneğin 1790’da Gelibolu’dan Bodrum’a iki ocak Yahudi demirci istendiği halde hiç Yahudi kalmadığı, mevcuttaki Ermenilerin ise başka yerlere gönderildiği, dolayısıyla ellerindeki Kıptileri yollamaya mecbur kalındığı belirtilmişti.

 

  • Üstübü Atölyesi: Kendirden didilen ve lifli bir ip yumağı olan üstübü, temizlik dahil her işe yarardı ancak kalafat mühimmatı olarak bulunmaz nimetti. Zorda kalınca bozuk halat parçalarından da elde edilen üstübünü ideal evsafta temin etmek hiç kolay değildi. Genellikle Mısır’dan gelen ham üstübü atölyede işlense bile yarısı zayi olmaktaydı.

 

  • Marangoz Atölyesi(neccar- dülgerhane): Ahşap usta ve ameleleri kendi aralarında direk ustaları, burgucu, kürek yontucu, bıçkıcı gibi gruplara ayrılmıştı. Her grubun kendi iç hiyerarşisi vardı. Örneğin marangozan grubu kalfa-baş nefer-marangoz-çırak düzenine göre çalışırdı. Üstün maharetli olup, çok ince iş yapan marangoza “tavşan” denirdi. Bodrum Tezgah/Tersanesi’ne marangoz ve burgucular genellikle Sakız, Kuşadası ve İzmir’den temin ediliyordu.

 

 

  1. Ahır: Tersane yapılarından biri olan menzilhanede, aynı zamanda karayolu güzergahından gelen atlı, arabalı askeri kimselere hizmet verdiği için hayvan barınağı ahır bölümü vardı. Atların yemi karşılandığı gibi değişimi de yapılırdı. Ayrıca, bir yerlerden gemiyle kütük halinde ağaç geldiğinde bu ağaçların tersane içinde sağa sola taşınması için öküz, camız gibi büyükbaş hayvanlar kullanılmaktaydı. Ahır varsa, doğaldır ki seyis, bakıcı ve benzeri de vardı.

 

  1. Koğuşlar: Tersane zenaatkarları, usta ve ameleler genellikle başka yerlerden getirilmekteydi. Örneğin 1773-4’deki Rus bombardımanı sırasında İstanköy ve Kaliminos kaleleri harap olunca oradaki askerler Bodrum Tersane’si koğuşlarına getirilmişti. Yine, 19.yüzyılın başında tersanede çeşitli işlerde istihdam edilen ameleler adalar halkındandı ve bu koğuşlarda kalıyorlardı.

 

 

  1. Odalar:  Galata-Kasımpaşa Donanma Tersanesi’nde olduğu gibi Emin, Mahzen Katibi, Mimar, Mühendis benzeri kimselerin herbirinin kendi idari işlerini yürüttüğü toplantı mekanları Bodrum’da da var mıydı bilmiyoruz.  Eğer var idiyse de bu odalar  muhtemelen menzilhanenin alt katındaydı. 

 

  1. Divanhane: Galata-Kasımpaşa Donanma Tersanesi ricalinin ihtiyaç duyulduğunda hepsinin biraraya geldiği, sorunları görüştüğü, kararlar aldıkları yapının adıydı. Bodrum tersane alanında da  salt bu maksatla bir yapı inşa etmek yerine muhtemeldir ki herhangi bir kapalı mekanın kullanılması tercih edilmişti.

 

10-Zindan:  Miri Fırkate, Pergandi, kadırga vb sınıfından kıyı ve deniz alanlarında korsan gezen, devriye vazifesi yapan muhafız gemilerin yakalayıp getirdiği esirler, tersanede işçi olarak veya gemilerde kürekçi olarak kullanılmaktaydı. İşte bu esir işçiler ile ağır suç işleyen mücrim kimseler ve isyancılardan eli iş tutanlar tersane zindanına konur, gündüzleri amele olarak çalıştırılırdı. Ancak Bodrum Kalesi bu maksatla kullanılmış ise muhtemelen ayrıca bir zindana gerek duyulmamıştı.

 

11-Mescid: Francis Beaufort 1817 Bodrum Haritası’nda Tersane’deki türbenin doğusunda sahilde gösterilmiştir.

 

 

  1. Sarnıç: Tersane girişinde olup su ihtiyacı buradan karşılanmaktaydı, ancak  zamanla yetersiz kalmış olmalı ki ayrıca su kemerleri yapma gereği duyulmuştu.

 

 

 

Devam edecek...

 

mehmet çilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR:

 

1-*165 NOLU BODRUM ŞER’İYYE SİCİLİNDE BULUNAN DENİZCİLİĞE

DAİR KAYITLAR-Doç.Dr.Ahmet YİĞİT

*Kızılhisarlı Mustafa Paşa ve Ailesi Üzerine Bilgiler-Dr.Ömer Bıyık

2-18.YÜZYILDA RODOS’TA GEMİ İNŞASI (1770-1792)-Hüseyin Kıcalı

3-Taşra Tersanelerinde Gemi Yapımı ve Mütesellimlerin Gemi İnşa Faaliyetleri (18yy)-Fatma Şimşek

4-TÜRK DENİZCİLİK TARİHİ-Prof. İDRİS BOSTAN-PROF SALİH ÖZBARAN

5-*ANADOLU İSKELELERİ VE KARA YOLU BAĞLANTILARI (XVI. YÜZYIL SONLARI)-Dr. Cemal ÇETİN

 *OSMANLI MENZİL TEŞKİLATI İÇERİSİNDE İZMİT MENZİLİ VE ÖNEMİ

Doç Dr. Zübeyde GÜNEŞ YAĞCI

 

 

 



Bu yazı 9737 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI