Bugun...


Ayser Özbulut

facebook-paylas
BİN YILIN DEHASI GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
Tarih: 27-08-2019 14:56:00 Güncelleme: 27-08-2019 20:15:00


 

BİN YILIN DEHASI GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…

Zafer Bayramı, 26 Ağustos 1922 yılında başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. Bütün Ulusumuzun Zafer Bayramını kutlarken Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet ve saygılarımı sunuyorum…

Bin yılın dehası diye bahsediyor yazar İlhan Sunar Ulu Önder Atatürk’ten. Zafer Bayramı öncesi İlhan Sunar’ la son kitabı “Gazi Mustafa Kemal Atatürk “ üzerine sohbet ettik. Anter haber aracılığı ile Yazar İlhan Sunar ve kitaplarıyla tanışmış olacaksınız…

 

 

BİR ZAMANLAR CAM İNSANDIM…

“Hayatım boyunca eşim dostum ailem kırılmasın diye kendimi kırdım. En yakınlarımdan bile zarar gördüm. Düştüğünde tuzla buz olan cam insana dönmüştüm. Artık kimseyi tolere etmiyorum. Belki biraz geç fark etmiş olabilirim ama ben kırılacağıma diğerleri kırılsın felsefesiyle yaşamaya başladım.  Çünkü depresyona girip çıkmaktan depresyonla arkadaş olmuştum…” Derken güzel bir kahkaha attı İlhan Sunar.

Hayat her insana farklı davranıyor. Her insanın kişisel öyküleri var. İlhan Sunar “Bu gün hayatla eğleniyor olabilirim, fakat bu güne gelmekte ne kadar zorlandığını kitaplarımla anlatıyorum” Diyor…

1967 yılında Rize’nin Fındıklı ilçesinde varlıklı bir ailenin hukukçu bir babanın dört çocuğundan üçüncüsü ilhan Sunar. Ortaokul yıllarına kadar varlık içinde yaşamış. Birden her şey tepetaklak olmuş. Satranç turnuvalarında aldığı derecelerin bu günkü zekâsını ortaya çıkardığını ifade ediyor. Lise eğitiminin son yılında üniversiteyi kazanırsa parasızlıktan okuyamayacağını düşünmüş sınava bile girmemiş. Fakat daha sonra AÖF’nden üniversite eğitimini tamamlamış. Şu an evli ve bir çocuk babası. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Tapu Kadastro Yüksek Okul Sekreterliği yapıyor. Ve kısa zamanda” İLA”, “LAZ KRALI VİÇELİ ÇONA”,” LAZ GELİN VE HEMŞİNLİ DAMAT” ve son olarak  “GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK” isminde dört kitabı ile İlhan Sunar yazar sıfatı ile Anter habere konuk oldu…

DEPRESYONLA ARKADAŞ OLDUM…

A.ÖZBULUT: Yazmaya ne zaman başladınız? Tam zamanlı çalışıyorken kısa zamanda dört kitap yayınladınız. Ne sıklıkta yazıyorsunuz?

İ.SUNAR: Hayatım beni çok zorladı. Defalarca depresyona girmiş ve tedavi olmuştum. Depresyonla arkadaş oldum anlayacağınız. Hayatım boyunca hiç yazmadım aslında o güne kadar.  Kırk sekiz yaşındaydım. Ağır bir depresyon geçirmiştim. Bilgisayarın başına geçtim ve beni cam insana getiren insanlara birçok kişinin yaptığı gibi sosyal medyadan yazmaya karar verdim. Eşim beni uyardı. Kendime getirdi. İşte o zaman vücuduma saplanan bıçakları çıkardım sahiplerine saplamak için yazıya döktüm ve “İLA” ortaya çıktı. Hayatımın dönüm noktasıdır İLA.

Çok hırslı bir insanım. Hedef koyunca yapmayacağım bir şey yok. Çalışırken evdeyken zamanımı doğru kullanıyorum diyebilirim. Günde on sayfa yazarım. Hesaplarsanız, üç ayda bir kitap ortaya çıkıyor. Zaten üç kitabımı da yaklaşık üç ayda yazdım. Sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yazmam bir yılımı aldı.

A.ÖZBULUT: Yazmak sizin için ne anlama geliyor? Yazar olmak için özel bir eğitim aldınız mı? Yazarken çektiğiniz zorluklar nedir? Bir editör, bir yazar bir akademisyen destekçiniz var mı? Ya da ailenizden destek alıyor musunuz?

İ.SUNAR: Gülüyorum kusura bakmayın. Çünkü ilk yazmaya karar verdiğimde eşim ve oğlum bana “Şaşırdın mı hepimizi rezil edeceksin sen yazar değilsin “ dediler ama ben dinlemedim. Ve şimdi dört kitabım var.

Kimseden yardım ya da destek almadım. Bu konuda her hangi bir eğitim de almadım. Bence yazarlık yetenek işi doğuştan geliyor. Belki imla kurallarında hatalarım vardır. Editörüm yok. Siz de beni eleştirmiştiniz. Daha profesyonel olması için yayınevi ile çalışmamı Editör yardımı almamı tavsiye etmiştiniz. Bana göre nicelik değil nitelik önemlidir. Birkaç imla hatası niteliğini değiştirmez.

A.ÖZBULUT: Dört kitap yayınladınız. Üçü kurgu, roman kategorisinde son kitabınızı nasıl kategorileştiriyorsunuz?

İ.SUNAR: Evet diğer üç kitabımı kurguladım roman olarak yayınladım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gelirsek, tarihi ve Atatürk’ ü kendi kalemimden yazdım. O kitap benim gözümden Atatürk. Siz nasıl adlandırıyorsanız öyle olsun. İster roman deyin ister araştırma.

 

 

MUSTAFA KEMALİN ASKERLERİYİZ…

A.ÖZBULUT: Son kitabınız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedelim. Atatürk’ü yazmanızın özel bir sebebi var mı? Bu kitabınızın sizin için anlamı nedir?

İ.SUNAR: Yakın tarihimizde Türk askerinin başına çuval geçirilmişti hatırlarsınız. Bunu hiçbir Türk unutmaz. Unutmaması gerekir. İçimde derin bir yaradır. Bu konuyu eleştirmek amaçlı “0053 LAZKOPAT” isminde bir kitap yazmaya başlamıştım. Psikopat bir karakter yaratırsam, bize bu ihaneti yapan güçlerin hakkından gelir intikamımızı alabilir diye düşündüm. Sonra Laz milliyetçiliği yapıyorum diye eleştirilere maruz kalacağımı düşünüp Türk tarihini yazmaya karar verdim. Resmi bayramlardan birisiydi, ben Türk tarihini yazıyordum bilgisayarın başında. Televizyon açıktı eşim ve oğlum televizyon seyrediyordu. Benim de gözüm kaydı. Anıtkabir hınca hınç doluydu ve binlerce insan “Atatürk’ün Askerleriyiz” diye bağırıyordu. Bende evde “Atatürk’ün Askeriyim “ diye bağırdım. Oğlum bana “Nerden Atatürk’ün askerisin “ dedi. Atatürk’ün askeriyim tabi oğlum o ne demek dediğimde, “Atatürk’ün Askeri olsaydın sen de şu an Anıtkabir’de olurdun” cevabını verdi.

Defalarca gitmiştim aslında Anıtkabir’e. Oğlum beni kendime getirdi. Madem yazarım neden Atatürk’ü yazmıyorum, işte o zaman Atatürk’ün askeri olurum dedim kendime. Aynı zamanlarda eşimin işyerinde “Bütün Dünya Dergisi” gözüme ilişti. Beklerken dergiyi okuduğumda Atatürk’ü yazan tanınmamış ama çok kıymetli yazarların yazılarını okudum. Bütün dünya dergisinin tüm sayılarını topladım ve büyük ölçüde kendime kaynak yaptım.

Bence her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşın bir Allaha borcu vardır bir de Atatürk’e. Bu hisle GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü yazdım.

 

 

BİN YILIN DÂHİSİDİR ATATÜRK…

A.ÖZBULUT: Kitabınız 300 sayfa. Yaklaşık 200 sayfası için kaynakça olarak “Bütün Dünya “ dergisini göstermişsiniz. Gazi Mustafa Kemali Yazmak için başka tarih, araştırma kitapları okudunuz mu? Kaç kitap okudunuz? Atatürk ile ilgili yazılmış diğer kitapları değerlendirebilir misiniz?

İ.SUNAR: Bu konuyla ilgili bütün dünya dergisinin bütün sayılarını okudum. Ayrıca kitabıma kaynak gösterdiğim beş kitabı da okudum. Bir de yıllardır edindiğim bilgi ve birikimler var. Hepsi birleşti ve GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ortaya çıktı.

Diğer yazarlara gelince; bazı yazarlar çok magazine girmiş. Bazısı tamamen tarihi anlatmış. Ben Atatürk dehasını anlattım kitabımda. Benim için bin yılın dâhisidir Atatürk. Allah Türkleri çok seviyor. Bu nedenle 1881 yılında Zübeyde hanımın karnında Türkler için yarattı Atatürk’ü. Bunu bilmeyen bir tane Türk vatandaşı kalmamalı.

A.OZBULUT: Kitaplarınızı yayınevi kullanmadan basıyorsunuz. Okuyucuya ulaşmak zor olmuyor mu? Kaç adet basıyorsunuz, kaç adet satıyorsunuz?

İ.SUNAR: Bu konu çok önemli. Bu sistemi şiddetle eleştiriyorum. Yayınevleri yazarları sömürüyor. Ben bir yazar olarak o kadar emek vereceğim üzerine bir de 7-8- 10 bin lira neden ödeyeyim. Sosyal medya hesabımda beş yayınevi tarafından takip ediliyorum. Neden basalım demiyorlar. Bassınlar kitabımı bana 100 kitap versinler gerisini satsınlar. Sırtımızdan para kazansınlar ben istemiyorum para falan. Namım yürüsün. Ama yapmıyorlar. Bu sorun, bütün yazarların ortak sorunu aslında. Yayınevlerinin amaçları okur oranını yükseltmek değil çünkü. Yazarları sömürerek şirketlerine para kazandırmak istiyorlar.

Ben kitaplarımdan sadece 200’er adet basabiliyorum. Onunda finans kısmını bir dostum üstleniyor. Şimdilik yapabildiğim tek şey bu.

Bu konuyu açtınız madem maalesef kimse yardımcı olmuyor. Bir örnek vermek isterim. Ben Atatürk kitabı yazmışım. CHP demek Atatürk demek kendi memleketimdeki CHP Belediyesi bile destek olmadı. Bir 100 kitap alıp okullara dağıtabilir misiniz diye öneride bulundum oralı olmadılar. Bir başkan kendi toprağının yazarına sahip çıkmaz mı? Eleştiriyorum lütfen bu sözlerimi yazın sakınmayın.

 

 

 

BÜTÜN KİTAPLARIMDA TOPLUMSAL MESAJ VERİYORUM…

A.ÖZBULUT: Birazda sosyal yaşamınızdan bahsedelim. İlhan Sunar neler yapıyor? Sosyal yaşamında nasıl?

İ.SUNAR: Bütün kitaplarımda Atatürk de dâhil toplumsal mesajlar veriyorum zaten. İLA ’da aile mahremiyetini yazdığım için eleştirdiler beni. Fakat toplumsal sorunları ancak en yakınımda yaşadıklarımla örneklendirebilirim.

Babam rahmetli lise son yılımda bir öneride bulundu bana. Arazinin tapusunu iki oğlunun arasında paylaştıracağını söyledi. O yaşta bile memlekette bu konunun ne kadar önemli olduğunun farkındaydım. Bu evin iki kız iki erkek evladı var. Elin kızı (gelinlerden bahsediyor) bu araziden nasiplenecek ama evin kız nasiplenemeyecek. Ben bunu kabul edemem dedim ve gereğini ona göre uygulamasını sağladım.

Bu çok önemli bir konu Ayser Hanım. Bizim memlekette, hatta Türkiye genelinde kız evlatlarına çok haksızlık ediliyor. Evin ana babasından tutun da evin erkek evlatları da bu haksızlığı destekliyor. Benim babam avukattı, o dönemde okumuş nadir insanlardan biriydi. Şimdi herkes okumuş ama hala kız kardeşlerinin haklarını gasp ediyorlar. İLA’nın içindeki toplumsal mesajım aileler arsındaki adil olmayan paylaşımlar, toplumun ilişkilere bakış açısı ve başka insanların başka hayatların üzerindeki olumsuz etkisiydi.

LAZ GELİN HEMŞİNLİ DAMAT, iki farklı kültürde yaşanmış bir aşkın, aşkın getirdiklerinin topluma yansımasıydı. Anlatmak istediklerim aslında bütün toplumu ilgilendiriyor.

LAZ KRALI VİÇELİ ÇONA, bir kültürün içindeki yaşamların ironisiydi.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Atatürk’ün nasıl bir öngörü dehası, organizasyon dehası, askeri deha, siyasi deha özellikleri olan yüzyılın değil bin yılın dehası olduğunu, okuyup öğrenip anlayalım ve daha çok sevip hayran kalalım.

Benim bu sorunuza verecek cevaplarım kitaplarımda mevcut. Ben hayatım boyunca tırnaklarımla tırmandım hedeflerime. Annemim bir öğüdü vardı. “Kimseye yük olmayın.” O öğütle yürüdüğümüz yolda her şeyin üstesinden tek başımıza gelmeyi mecbur hissettik. Son olarak size söylemek istediğim benim gibi cam insan olmayın. Başkalarına değil kendinize iyi bakın. Ben kendime iyi bakmayı çok geç öğrendim. Bu sayede cam insan olmaktan kurtuldum…

ANCAK KENDİNİ SUÇLAMAYI BIRAKTIĞINDA KENDİNİ BULURSUN…

“Ergenlik yıllarımda babama çok öfkeliydim. O kadar varlığı üç beş kötü dost sayesinde tüketip yok ettiği için. Şu an hiç öfkeli değilim. Babam anı yaşamayı seviyordu. İyi ki de öyle yapmış” derken gözleri buğulandı İlhan Sunar’ın.

Anılar hüzünle neşeyi harmanlıyor, İlhan Sunar samimiyeti ve iyi niyetiyle çok şey anlatıyor aslında. Kimimizin kıvırıp söyleyemediği şeyleri direkt ifade ediyor. Artık önce kendimi düşünüyorum derken hiç suçluluk hissetmiyorum. Çünkü kendimi suçlamayı bıraktığımda kendimi buldum diyerek veda etti İlhan Sunar…

ATATÜRK HAKKINDA YAZILMIŞ HERŞEY OKUMAYA DEĞER…

Ben ATATÜRK için yazılmış her şeyi okumaya değer bulurum. İlhan Sunar’ ın oğlunun dediği gibi; öyle “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demekle olmuyor maalesef. Onun için bir şeyler yapmak lazım. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İlhan Sunar’ın Mustafa Kemal’in Askeri olduğunun ispatı. Atatürk’ü okumak da Atatürk’e hizmet etmek de Atatürk’ü onurlandırmaktır…

Teşekkürler İLHAN SUNAR

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT



Bu yazı 11168 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI