Bugun...


Ayser Özbulut

facebook-paylas
BAĞIRA BAĞIRA ÖLÜME GİDİYORLAR AMA SESLERİNİ DUYAN YOK..!
Tarih: 20-11-2019 12:41:00 Güncelleme: 20-11-2019 12:41:00


 

BAĞIRA BAĞIRA ÖLÜME GİDİYORLAR AMA SESLERİNİ DUYAN YOK..!

Bitmedi bitmeyecek bu cinayetler. Kocaları ve sevgilileri tarafından öldürülen gencecik kızlar, gencecik kadınlar bağıra bağıra ölüme giderken neden seslerini duyuramıyorlar.

Birleşmiş milletlerin araştırmaları dünyada günde ortalama 150 – 160 kadının cinayete kurban gittiğini ortaya çıkardı. Türkiye’de cinayete kurban giden kadınlar maalesef  eşleri ve sevgilileri ya da namus ve töre zırvası ile babaları ve erkek kardeşleri tarafından öldürülüyorlar. Son zamanlarda eski eşleri, eski sevgilileri tarafından öldürülen kadınların sayısı giderek artıyor. Medya, ya da sosyal medya yoluyla tanık olduğumuz bu cinayetlere dur demek, önlem almanın bir yolunu bulmalıyız.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2019 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de ;

Ocak ayında 43, Şubat ayında 31, Mart ayında 27, Nisan ayında 36, Mayıs ayında 37, Haziran ayında 40, Temmuz ayında 31, Ağustos ayında 49, Eylül ayında 53, Ekim ayında 36 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü sonucu ortaya çıktı.  Bu vahim tabloyu görmezden gelmenin insanlık dışı, hatta insanlık suçu olduğunu düşünüyorum.

Hiç bir zaman feminist bir figür olmadım. Kadın hakları diye bağırmadım. Çünkü kadın erkek diye ayırmak istemedim insanı. Temel haklarımız ve eşitliğimiz hukuk önünde aynı. İnsanız hepimiz insan haklarına eşit ortaklıktayız.

 

 

Peki, neden erkekler tarafından duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalıyor kadınlar. Bu şiddet giderek büyüyor cinayetle sonuçlanıyor. Son duruma gelene kadar kadın neden önlemini alamıyor derseniz, terk edilen erkekler tarafından öldürülen kadınların haberlerini de görüyoruz.

Daha iki gün önce Isparta’da ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından katledilen 19 yaşındaki Güleda Cankel’in cenazesi defnedilmek üzere Muğla’ya ulaştırıldı. Hepimiz sosyal medya kanalıyla tepkilerimizi gösterdik. Üzüldük, lanetler okuduk, isyan ettik, kınadık, ailesine başsağlığı mesajları yazdık… Sonuç, 19 yaşında genç bir kız 17 saat hayatta kalma mücadelesi verdi Öncesinde iki kez kaçtı fakat kurtulamadı. Ne oldu? Öldürüldü. Katil soğukkanlılıkla,  tokat attığını, elleriyle boğmaya çalıştığını, yetmediği için boğazını kablo ile sıktığını, hala kalbinin attığını fark ettiğinde mutfaktan bıçak alıp kalbine saplayarak nasıl öldürdüğünü anlattı. Bütün haberlerde daha detaylı bilgiler var. Benim daha fazlasını yazmaya elim gitmiyor…

Twitter’da liste başı olmuş Güleda Cankel öldürüldükten sonra. Attığı twetlere baktım da çocuk bağıra bağıra anlatmış yaşadıklarını, fakat kimse sesini duymamış.

“Mutlu ol, her şey yolunda gittiği için değil, her şeyi yoluna sokabilecek güce sahipsin diye” sabitlemiş düşüncelerini duvarında. Besbelli her şeyi yoluna sokabilecek güce sahip olduğunu düşünüyormuş 19 yaşında… Çok üzgünüm. Allah rahmet eylesin. Ailesine sabırlar diliyorum…

Erkeklere cinayet işleyecek sebep verme saçmalıklarını asla kabul etmiyorum. Kadınlardan tek üstünlüklerinin fiziksel güçleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Türk toplumunun en zayıf halkası erkek egemenliğine dayalı aile yapısıdır. Baba, erkek kardeş, sevgili, koca, erkek evlat figürlerini yüceltmenin sonucu bu gün yaşadıklarımız. Bir türlü “insan”  olarak bakmayı beceremedik bireylere. Her fırsatta kadın erkek diye ayırdık. Erkeklerimize çok fazla güç verip kızlarımızı ikinci plana attık. Erkeklere “bağır, çağır, tuttuğunu kopar” derken, kızlara “sessiz ol, ayıp, babaya abiye kocaya itaat et” dedik. Erkeklere “gez, toz, eğlen” derken kızlara “ar, namus deyip evde otur” dedik. Evin reisi erkek, ailemizin devamını erkek getirecek, mal mülk erkek evladın derken, kızları eti senin kemiği benim diyerek kocalarına esir ettik. Bir türlü kurtaramadık kızlarımızı kadınlarımızı erkek zulmünden. Zulme karşı durmayı öğretemedik…

 

 

 

Ne erkeklerin zulmü ne de kadınların bu zulme boyun eğmesinin hiçbir zaman sonu gelmeyecek gibi görünüyor. Fakat her zaman görünenden fazlası vardır. Bir kişi bile bilinçlense başka birinin gözünü açar, başka birini bilinçlendirir diye düşünüyorum.

Bunları bilerek, “Kadına kalkan eller kırılsın,” demekle iş bitmiyor. Öncelikle kadınlara yönelik her türlü şiddetin psikolojik, sosyolojik ve hukuksal bir sorun olarak kabul edilmesi şarttır. Bu konu üzerinde Devlet, çıkaracağı yasalarla, alacağı önlemlerle şiddetin önüne geçmenin çaresini bulmak zorundadır.

Sessiz kalmayın lütfen. Kızlarımız, kadınlarımız, analarımız… Dur demeyi öğrenin, yardım isteyin. Çığlık atın, bağıra bağıra şiddeti ifşa edin. Lütfen hunharca öldürülmenize izin vermeyin…

İnsan çocukken başlar geleceği ile ilgili seçimleri yapmaya aslında. Geleneksel aile yapısında ne görürse, ne yaşarsa onu seçer. Seçimiyle büyür, seçimini büyütür. Öğretilenlerin dikte edilmesi bir yana gözlemlenmesi bile yeter. Öfkeyi görürse öfkeli olmayı seçer öfkeyle yaşar. Gücü görürse güçlü olmayı seçer güçle yaşar. Vicdan ve merhameti görürse, vicdanlı merhametli olmayı seçer öyle yaşar. Sevgi görürse sevgiyle büyür, sevgiyle yaşamayı seçer…

Bu gün bilinçli bir toplum olmamızı istiyorsak yetiştirdiğimiz çocuklarımızın seçimlerine doğru örnek olmalıyız. Onlara vicdanlı merhametli bir insan olarak yaşayarak örnek olmalıyız. Sevgiyle yaşamanın ne kadar kıymetli olduğunu göstermeliyiz.

Toplum olarak biz de, sivil toplum kuruluşları, medya, basın, tüm iletişim araçları, okullarımız, sağlık kuruluşlarımız ele vererek büyük ve ciddi bir kampanya başlatalım. Böyle bir kampanyada yer almanın da en kutsal bir insanlık görevi olduğunu unutmayalım…

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT



Bu yazı 8482 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI