Başlığım muhtemelen size çok değerli bir sanatçının ülkemizden gitmesinde neden olan yargılamaya konu tweeti çağrıştırmıştır diye düşünüyorum. Yazımı kendisi ile paylaşıp telif hakkı talep eder mi diye de soracağım. Biliyorsunuz gezi parkı olayları zamanında; değerli bir sanatçı olan Mehmet Ali Alabora, tweet’inden sebep yargılanmış ve yurtdışına yerleşmek zorunda kalmıştı. Neresinden bakarsak bakalım, özgürlük ve hukuk adına trajikomik bir durumdu.

Bu tweetin yazı konumla bağlantısına gelince; Amerika Birleşik Devletlerinde Temmuz 2019’dan bu yana takip ettiğim, bir yargılama süreci vardı ki; Ağustos 2019’da sanığın tutuklu iken cezaevinde intiharı ile sonuçlandı. Konu özetle; multi milyarder olduğu söylenen Jeffrey Ebstein adlı bir yatırım danışmanının, uluslararası fuhuş trafiği ve 18 yaşın altındaki kızlara cinsel istismar suçlamaları ile Temmuz 2019 da kendisine ait hem New York, hem Palm Beach’deki evlerinde yapılan eş zamanlı baskında gözaltına alındı. Burada suç içeriklerinden çok daha öte konular var ki, asıl bu konular hukukun kör gözüne parmak sokulmuş olduğunu, anlamamıza neden oldu. Bu suçlamalar sonucunda ortaya öyle bir tablo çıktı ki; olaylar uluslararası bir skandala dönüştü, çünkü İngiltere Prensi Albert’tan, Bill Clinton ve Donald Trump’ın dahi aralarında bulunduğu bir topluluğun, bu skandala adı karıştı.

Suçlamalardan en korkuncu, bu kişinin kendisine yaşı küçük kız getirenlere, para verdiği ve bu yaşı küçük kızları kendi sosyo-ekonomik çevresindeki insanlarla olmaları yönünde manipüle ettiği ve yaşı küçük mağdurları dünyanın çeşitli ülkelerine bu amaçlarla götürdüğü idi. İşte bu noktada; yıllardır bu işleri yapan ve daha önce Amerikan Başsavcılığı ile anlaşma yaparak kendisini cezaevinden kurtaran ancak istismarları devam eden,  vazgeçmeyen bu kişinin, uzun yıllardır eylemlerinden bir mağdur bile şikayetçi olmadı ve yakalanmadı. Ölümünün ardından çok sayıda kadın, küçük yaşta bu kişinin istismarına maruz kaldığını ve hatta bu siyasi ve sosyal çevresindeki nüfuzlu insanlardan da mağdur olduklarını açıklayabildiler. Neden ? Çünkü bir toplum için çok korkulan bir şey gerçekleşmişti. Para ve siyasi gücün adaletin terazisinde daha çok ağırlık yaptığını düşünen ve hukuk yoluyla hakkını almasının mümkün olmadığını düşünen mağdurlar, bu inançları  yüzünden yıllarca hiçbirisi; bu nasıl milyarder olduğu dahi anlaşılamayan pedofil kişi hakkında, şikayetçi olmamıştı. Bir toplumda insanların hukuk yolu ile adalete ulaşacaklarına dair inançlarının tükenmesi demek toplumun tümünün adaletsizlikten nasiplendiğinin ya da en kısa sürede nasipleneceğinin göstergesidir. Güçlünün de güçlüsü vardır ki, ortaya çıkması istenilmeyen konuları ve kişileri gizlemek için Ebstein’ın cinayete kurban edildiği söyleniyor. Peki kim tarafından? İşte  bu sistemi işleten güçlüden de, güçlü kişiler ve ilişkiler tarafından. Suçlamalar; İngiliz Kraliyetinin kapısına dayandığına göre düşünün artık güç ve gizlenmek istenilen suça iştiraklar ne boyuttadır.

O yüzden bu olayı sadece bir istismar  ve pedofili suçlaması olarak algılamak yeterli değildir, siyasi ve parasal ilişkiler ile güçlülerin önce insanları sonra da hukuku istismar ettiği bir sistemin varlığını ve sistem yüzünden mağdur olmuş ama adalet sisteminin işleyişinin güç odaklı olduğu inancıyla, hakkını arayamamış insanların hikayesi olarak algılamak gerekir diye düşünüyorum. O yüzden mesele sadece milyarder pedofiliden ibaret değil, siyasi ve politik ilişkiler üzerine kurulmuş bir güce dayalı istismar sisteminin, uzun yıllar  hukuktan muaf tutulması meselesidir. İşte bu da, toplumlarda en istenilmeyecek durumlardan biridir. İdeal olan toplumsal inanç ise, Alman Krallığında yaşanmış olduğu rivayet ilen hikayede anlatıldığı gibi; ‘Sen Kralsan, Berlin’de de hakimler var’ diyen çiftçinin inancıdır. Bu inanca bağlı kalma umudu ve azmiyle.