Bugun...


Av. Nazlı Aydoğan

facebook-paylas
SOSYAL MEDYA TUTUKLAMASI
Tarih: 16-10-2020 15:50:00 Güncelleme: 16-10-2020 15:50:00


 

Hukuk Sistemine ve adalet duygusuna dair uzun zamandır zarar veren, bir demet olgu var. Bunlardan en yoğun yaşananı, sosyal medya tutuklaması olarak adlandırılabilecek, bir cezai soruşturma evresinde önce serbest bırakılan ve sosyal medyadan tepki oluşunca sonradan şüphelilerin tutuklanması. Bazen bu durumun tam tersi de olabiliyor.

 

Bu durumu yaratanlar ise, adalet sisteminin çarklarını işleten gerçek bireylerdir aslında. Bu bireyler, her bir savcı, her bir yargıç, her bir avukat ve toplumdaki her bir vatandaş adalet çarkının birer dişlisidir.  Sosyal medya adaleti son zamanlarda toplumun adaletin sağlanması talebinin gerekli mercilere ulaşması ve böylece adalet çarklarının çevrilmesi için, toplumun elinde kalan belki de son arguman olarak varlık sağladı. Çünkü bir gün tutuklanan, sonraki gün salıveriliyor, tam serbest bırakıldı diye duyulduğunda ve arkasından sosyal medyada toplumsal bir tepki oluştuğunda, yeniden bir tutuklama hükmü ortaya çıkabiliyor.

 

 Bu durum, sadece münferit olaylar için istisna olsa belki bu denli üzerinde durulmayacak belki de toplum bu türlü bir hassasiyetle yaklaşmayacaktı. Ancak toplumun uzun süredir diken üstünde hissettiği özellikle şiddet suçları konusunda önce serbest bırakılan sonra sosyal medya ayaklanması sonunda tutuklanan şüphelilerin birden çok olması sonucunda bu durum, toplumun algısında kronik bir uygulamaya dönüşmek üzere.

 

Son dönemde, en çok duyduğum cümleler, acaba hakime ya da savcıya bir tarafın ulaşmış olma ihtimalinin olup olmadığı, hakime ya da savcıya etki edilmiş olabilir mi, o kişilerin ‘’güçlü’’ olduğu ve muhtemelen karar vericiye etki etmiş olabileceğine dair cümleler. Neredeyse, yasal süreçte olumsuz bir sonuç ile karşılaşan kişilerin hepsinin inancı bu şekilde şekilleniyor.

 

Bu inanç, hem üzücü, hem de maalesef yadsınamaz bir gerçek. Çünkü bu cümleleri sarf edenler, öyle ya da böyle bir şekli ile var olan bu durumları duyuyor, görüyorlar. Üzücü olan tarafı ise, bu düşünce  ve inancın gitgide toplumun algısında tabana yayılması ve genişlemesi. Bu dışarıdan müdahale ile yönlendirilebilen hukuki uygulamalar alışkanlık olarak yaşandığında haksızlığa uğradığını düşünen toplum bireylerinin bir süre sonra adalet hislerinin iğdiş edilmesi ile bireylerin kendi adaletini yaratma yoluna başvurmalarına neden olabiliyor. Bu sonuç, her zaman toplum adına korkulan bir durumdur. Çünkü bu yola bir kez girildiğinde hukuk devleti olgusu ve toplumsal adalet algısı da yara alır. Bu toplumsal yaraların sarılması ve iyileşmesi ise, maalesef kolay olmaz. Belki de, nesiller boyu sürer toplumsal adalet duygusunun yeniden inşa edilmesi. Toplumu şekillendiren temel adalet duygusunun Alman Prusya Krallığında, değirmencinin krala hitabı olan ‘Berlin’de Hakimler’ var anektodu temelinde oluşması, toplum için sağlıklı olandır.

 

(Anektodu okumak için https://1000kitap.com/haber/berlinde-hakimler-var )

Bu nedenle, sosyal medya tutuklaması olarak adlandırdığım bu duruma hassasiyetle yaklaşılması ve özellikle yeknesak uygulamaların benimsenmesi, adalet çarklarını çevirenlerin her birisinin ideali olmalıdır, diye düşünüyorum.

 



Bu yazı 11171 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI