Tüketicinin piyasanın gerçek patronu olduğu, covid salgın hastalık döneminde birçok kez şirketlerin hisselerini tavan yaptıran veya dibi gösteren durumların yaşanmasıyla, bir kez daha anlaşılmıştı. Bu çerçeveden bakıldığında, karar vericilerin, büyük piyasa spekülatörleri ya da tekel oyuncuların değil, sanıldığının aksine, asıl tüketicinin kendisi olduğu, yazıya konu olan olay gibi birçok olayda görüldü.

Bu olaylardan birisi de, Türkiye’de uzun zamandır çok popüler olan bir elektronik ticaret sitesinin çalışanları ile arasında oluşan uyuşmazlık , sosyal medyanın şirkete yaptığı baskı, işveren şirketi, nihai tüketici olan müşterilerini kaybetmemek için, çalışanların ücretlerinde yapılacak zam oranında değişiklik yapmak zorunda bıraktı. İlk önce elektronik ticaret firması, çalışanlarının ücretlerine yapacağı ücret artış oranını açıkladı. Bu artış miktarının reel ekonomik duruma uyumlu olmadığını düşünen çalışanlar ise, zam oranını kabul etmeyeceklerini ve gerekirse işlerinden bırakacaklarını açıkladılar. Önce sadece çalışanlara destek olarak gelişen durum, sonrasında ise işveren şirkete bir baskıya dönüştü.  İşte tam bu noktada, nihai tüketici olan müşterisini kaybetmek istemeyen elektronik ticaret şirketi, toplumsal bir baskıya dönüşen bu müşteri talebi geri çevrilemeyecek bir duruma gelince, çalışanlarının yıllık ücret artış bedelini yükseltti.

Bu olaya bakıldığında piyasayı düzenleyen gerçek gücün, sanıldığı gibi sermaye sahipleri veya piyasa spekülatörleri olmadığı, piyasanın gerçek ve değişmez patronunun tüketici olduğu, hangi şirketin daha çok kazanacağına, değerine tüketicinin karar verdiği ve gerçek gücü elinde tuttuğu, işte bir kez daha anlaşılmış oldu.

O nedenle, tüketicinin bilinçli ve örgütlü olması her zaman piyasanın asıl denetleyicisidir.