Alpözen “Türkiye’de ençok soruşturma geçiren müdürlerden biriyim, tam 154 soruşturma geçirdim 2005 yılında tek bir ceza almadan emekli oldum, doğru bildiklerimi söylemeye devam edeceğim. Bu yüzdende yıllarca Bodrum Müzesi’nde yapılan yanlışları tarihin yok oluşunu anlatmaya çalıştım, anlamadılar, bu nedenle anlattıklarımı eşim ile birlikte bir kitapta toplayarak anlattım. İleride tarih bu anlattıklarımda ne kadar haklı olduğumu yazacak” dedi. 82 yaşındaki Alpözen Avrupa’nın en iyi sekiz müzesi arasına girmeyi başaran tarihi mekan da olanları anlattı.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşayan evli ve iki çocuk babası Türkiye’nin İlk sualtı Arkeoloğu Oğuz Alpözen yaklaşık 55 yıl çalıştığı ve 45 yıl müdürlüğünü yaptığı Bodrum sualtı Arkeoloji Müzesi’nde 15 yılda yapılan yanlışları anlatan Bodrum Kalesinde Olanları Bilin İstedim isimli kitabını yayınladı. Alpözen kitabının yayınladığı gün kitabını neden yazdığını neler anlattığını anterhaber'e anlattı.

YARIM ASIRLIK MÜZEDE MÜDÜRLER SERGİ AÇMAMA GELENEĞİNİ SÜRDÜRDÜLER

Alpözen kale 1960’lı yılların başında harabe halindeydi, yaklaşık 15 yıl içerisinde yaptığımız düzenlemelerle dünyanın en büyük sualtı arkeoloji müzesi ve Avrupa’nın en iyi sekiz müzesi arasına girmesini sağladığını belirterek “1964 yılından 2005 yılına kadar ilk müdür haluk Elbe ve benden başka hiçbir müdür sergi salonu açmadı. 2005 yılında emekli oldum. 2017 yılına kadar geçen sürede müdürler sergi açmama geleneğini sürdürdüler. Ayın yıl kale ziyarete kapatıldı. 2 yıl sonra açıldığında ise benim bıraktığım sualtı Arkeoloji Müzesi artık yoktu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in açılışını yaptığı Doğu Roma Gemisi başta olmak üzere kale içerisindeki tüm salonlar ortadan kaldırılmıştı. Her sergi salonunda Atatürk’ün sözleri ve fotoğrafları vardı, bunlarıda kaldırdılar. Şu anda ne Komutan Kulesi, ne Yassıada Batığı ne İbrahim nezihi Salonu kaldı” diye konuştu.

KALENİN BUGÜNLERE GELMESİNDE İSMAİL CEM’DEN GEORGE BASS’A KADAR HERKESİN EMEĞİ VARDI

Alpözen açıklamasında Bodrum Sualtı  Arkeoloji Müzesinin son 17 yılına kadar geçen sürede Kültür Bakanı İsmail Cem, İstemihan Talay ve dünya sualtı arkeolojisinin babası olarak bilinen Prof. Dr. George bass ile sayısız arkeolog ve tarihçilerin emeği olduğunu belirterek “ Tüm bu emekler bilimsel çalışma ve arkeologların birikimi ile ortaya  çıkarılan salonlar, bilim, tarih yok edildi. Yeni sergileme arkeolojik verilere hiç uymamaktadır. Günümüze ulaşamayan geminin ahşap maketi yapılarak, müzecilik bilimine aykırı davranılmıştır. Geminin içine yerleştirilen yükler ve küplerin sayısı kazı verilerine uygun değildir. Deniz tabanında batığın dağılımı yüzde yüz yanlıştır. Benim dönemimde çalışmaların parasal kaynağını bağışlar oluşturuyordu. Bağış yapanlara "Bodrum Kalesi Şövalyesi ünvanı verilmiştir" yazan bir belge veriyorduk” dedi.

YAPILAN NE VARSA YOK ETTİLER

Kalede genç bir arkeolog olarak göreve başladığımda içinde bir dut ve çınar olmak üzere yalnızca iki ağaç vardı. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in aynı yıl yayımlanan "Mavi Sürgün" adlı kitabında "Bakanlık, kaleyi antika diye saklıyor. Oysa ne sanat ne de tarih bakımından bir değeri vardır." diye yazmıştı. İşte bu kaleyi bilimin ışığında Türkiye'nin en güzel, dünyanın en büyük Sualtı Arkeoloji Müzesine dönüştürdük. 2005 yılında emekli olurken onarılmış bir kale teslim etmiştim. Bir botanik bahçesiydi. Bernard Mc Donagh, “Blue Guide Turkey' adlı rehber kitabında "Kulelerin arasında gezinirken gökyüzü gül gibi kokuyor” demişti. Şimdi tek bir gül yok. Kuş cennetiydi. Onlar da uçup gitti. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel'in son çivisini çaktığı, dünyadaki tek Örnek Doğu Roma Gemisini söküp attılar. Dünyanın en büyük Amphora Sergilemesini sonlandırdılar. Türkiye'nin en eski Kütük Kayık Sergilemesini bitirdiler. Dünyada ilk defa antik çağda enflasyonu gösteren Sikke Salonunu yok ettiler. İngiliz Kulesi Şölen Salonunda 5 duyuya hitap eden bir sergileme vardı. Dünyada ilkti. O da yok. Komutan Kulesi İbrahim Nezihi Salonu ile birlikte 18 sergi salonunu kaldırdılar. Amacım yazdığım bu kitap ile  yok edilen Sualtı Arkeoloji Müzesinin sesini, gelecek kuşaklara duyurmak ve belge bırakmaktır” ifadelerini kullandı.

ŞU ANDA KALEDE NELERİN YOK EDİLDİĞİ KİTAPLARDA OKUYUP BELGESELERDE İZLEYECEKSİNİZ

Kitabında geçmişte yapılan ve yapılanların nasıl bozulduğunu tarihin nasıl yok edildiğini kitabında fotoğraflarla anlattığını söyleyen Alpözen açıklamasının devamında “Kale müzeyi yeniden yapıyoruz döneminde, bakanlığın verdiği yüz milyonları Türkiye'nin hiçbir müzesi görmedi. Neyi yok ettiklerini kitaplarda okuyacak, belgesellerde göreceksiniz. Neyi yapamadıklarını da kale müzeyi gezince anlayacaksınız. Tüm bunların ortaya çıkması için hayatının 20 yılını Bodrum Kalesi’ne veren Eşim Gülşen Alpözen ile birlikte bu kitabı üzülerek yayınlamak zorunda kaldım. 5 bin yıllık geçmişe sahip antik kentin ve kalenin tarihini korumak ve yaşatmak adına verdiğim mücadelede bugüne kadar tam 154 soruşturma geçiren ve tek bir ceza almadan emekli olan Türkiye’deki tek bürokratım. Ancak işim bitmedi, 82 yaşındayım, Bodrum ve tarihin yaşatılması için, gerçeklerin bilinmesi için yazmaya ve sempozyumlarda panellerde konuşarak gerçekleri bir bir belgeleri ile anlatmaya devam edeceğim, umarım öldükten sonra Alpözen çok haklıymış demezler, çünkü ne yazık ki ülkemizde genelde böyle oluyor. Susuyorlar ve 50 yıl sonra konuşuyorlar, bu ülke konuşmamaktan, gerçekleri söylemekten korkmaktan çok çekti, çekiyor. Bodrum Kalesi’nde olanları  bilin, görün okuyun istedim” diyerek sözlerini tamamladı.