Tweet |
Yunanistan’ın Batı Trakya ile Ege ‘deki Rodos ve İstanköy Adaları’nda yaşayan Türklerin Türk kimliklerinin Yunanistan tarafından tanınması için Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği üyeleri Yunanistan’ın İzmir Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Türk-Yunan İlişkilerinde en önemli sorunlardan biri, Yunanistan’da yaşamakta olan Türk azınlığının durumudur. Yunanistan’ın Türk azınlığına karşı takındığı tutum, her iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkilemektedir. Yunanistan Türk kültürel kimliğini tanımalıdır” denildi. Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği üyeleri Yunanistan’ın İzmir Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Derneğin İzmir Şubesi Başkanı Mumin Durmuş, Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER) Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı, Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı İlhami Yıldız, İzmir Bal-Göç Genel Başkanı Abdurrahim Nursoy, Kosova Rumeli Kültür Sanat Turizm Derneği Başkanı İbrahim Şengöz ve Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Abdullah Gül katıldı.
Üzerinde “Yunanistan’ın Batı Trakya ve Oniki Ada Türklerinin Kimliğinin Tanınmamasını Kınıyoruz” yazılı siyah çelenk bırakıldıktan sonra yazılı basın açıklaması yapıldı.
YUNANİSTAN KÜLTÜREL SOYKIRIM UYGULAMAKTADIR
Açıklamada, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Ankara’daki açıklamaları ve Yunanlı idarecilerin son zamanlardaki genel tutumu nedeniyle çelenk konulduğu belirtilirken “Türk-Yunan İlişkilerinde en önemli sorunlardan biri, Yunanistan’da yaşamakta olan Türk azınlığının durumudur. Yunanistan’ın Türk azınlığına karşı takındığı tutum, her iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkilemektedir.
Yunanistan, Türk azınlığın maddi ve manevi değerlerine yönelik kültürel soykırım politikası uygulamaktadır. Aslında 1923’lerden sonra Batı Trakya’da Türk sözcüğünün her yerde geçmesini isteyen ve sağlayan Yunanistan’ın kendisi idi. Belediye doğum evraklarında, okul diplomalarında, azınlık okullarının tabelalarında ve derneklerin adlarında Türk sözcüğü geçiyordu. Albaylar cuntası döneminde bile devam eden dernek çalışmaları Yunanistan’ın AB’ ne 1981’de üye olduktan sonra durdurulmuştu. Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce karar altına alınan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) belirtilen haklarını yerine getirmediği de bilinmektedir” denildi.
OSMANLI ESERLERİNİN YOK OLMASI İSTENİYOR
Açıklamanın devamında ise “Günümüzde Yunanistan, Batı Trakya Türkleri’nin yanı sıra Rodos ve İstanköy Türkleri’nin de Türk olduğunu kabul etmiyor ve bir kültürel soykırım uyguluyor. Örneğin kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen yasa ve baskılar var, Türk çocuklarının çift dillilik temelinde en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe öğrenme hakkı, bir başka deyişle anadil eğitimi hakkı ellerinden alınmış durumda, adalarda Osmanlı Türklerinden kalan kültürel eserlerin korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetlerince izin verilmiyor, yok olmaları isteniyor, Türk vakıf malları haraç-mezat satılıyor. “Türk” azınlık, topluluklarda ve tanımadığı kimselere “Türk” olduklarının ifade etmekten korkuyor. Yunanistan’ın şöyle bir yanılgısı, daha doğrusu bildiği halde görmezlikten geldiği ve yerine getirmek istemediği bir değerlendirmesi var.
Yunanistan, Lozan Antlaşması imzalandığı zaman adalar İtalyan işgali altında olduğu için, Antlaşmanın 45. Maddesi’nin sadece Batı Trakya Türkleri’nin kültürel kimliği ile bağlantılı olduğunu, Rodos ve İstanköy Türkleri’ni bağlamadığı dile getiriliyor” ifadeleri kullanıldı.
RODOS VE İSTANKÖY ADALARINDA YAŞAYANLARIN TÜRK KİMLİĞİ KABUL EDİLMELİDİR
Yazılı açıklama “Bununla birlikte Batı Trakya Türkleri dahil Rodos ve İstanköy Türkleri’nin 1913 Atina Antlaşması’na bağlı 3 numaralı protokol, 10 Ağustos 1920 Yunan Sevr Antlaşması, 30 Ocak 1923 Mübadele Sözleşmesi, Lozan Antlaşması’nın 37-45 maddeleri, 1926 Atina ve 1930 ve 1933 Ankara Antlaşmaları ve 1947 Paris Antlaşması gibi Uluslararası Antlaşmalarla Belirlenmiş Hakları” vardır.
Bu antlaşmalara ek olarak Birleşmiş Milletlerin UAD (Uluslararası Adalet Divanı)’nın 1978 tarihli kararında da, “ülke topraklarının statüsü” kavramının, antlaşmanın yapıldığı sıradaki toprakları değil, ülkenin sonradan edindiği toprakları da kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiğini belirtilmiş bulunmaktadır. Yunanistan, kendi ülkesinde yaşamakta olan azınlıkların Lozan Antlaşması başta olmak üzere birçok ikili antlaşma yanında Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Antlaşmalar ve de Yunanistan Anayasası’nda güvence altına alınmış sosyal ve kültürel haklarını vermek zorundadır,bu antlaşmalara ve kendi anayasasına imzasını atmıştır. Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce Batı Trakya Türkleri için alınan kararları da yerine getirmelidir. “Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin yanı sıra Rodos ve İstanköy Türklerinin de Türk Kültürel Kimliğini Kabul Etmelidir” diyoruz.” Sona erdirildi.