Bugun...



KIZILHİSARLI MUSTAFA PAŞA’NIN BİLİNMEYEN HAYATI ÜZERİNDEN BODRUM TARİHİ-5

“Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey’i Bodrum’a göçürten tarihsel süreç”

facebook-paylas
Tarih: 15-09-2019 15:13

KIZILHİSARLI MUSTAFA PAŞA’NIN BİLİNMEYEN HAYATI ÜZERİNDEN  BODRUM TARİHİ-5

KIZILHİSARLI MUSTAFA PAŞA’NIN BİLİNMEYEN HAYATI ÜZERİNDEN

BODRUM TARİHİ-5

“Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey’i Bodrum’a göçürten tarihsel süreç”

                                            

Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey, Bodrum’a 18’nci yüzyılın ilk çeyreğinde gelmişti. Doğup büyüdüğü Kızılhisar’ı terkedip Bodrum’a gelmesi ise öyle durup dururken olmamıştı; bunun, en başta tarihsel süreç, bir çok sebebi vardı.  

 

 

 

1668-1715 arasındaki dönemde Ege’de gündelik hayat çok da huzur ve güven içinde akıp gitmiyordu. Devletlerin hegemonya savaşı Adalar Denizi’ni(Ege) adeta mülteci denizi haline getirmişti. Anadolu, Trakya, Balkanlar, Yunan Anakarası, Mora ve Adalar arasında kafileler, konvoylar, filolar halinde göç yaşanıyordu.

 

Osmanlı Ordusu, 1683’de Viyana’da bozguna uğramıştı. Sonraki yıllarda, Venedikliler; Ayamavra, Preveze, Koron, Modon’u ele geçirmiş ve Mora’nın neredeyse tamamı hakimiyetlerine girmişti. Çok geçmeden Atina  fethedilmiş; sıra hemen bitişikteki Eğriboz Sancağı’na gelmişti. İstila haberleri, Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey ve aile efradı dahil bölge halklarını adeta diken üstünde tutuyordu. Öte yandan, savunma muharebeleri sırasında pek çok Osmanlı askeri esir düşmüştü. Bu esirler arasında Canım Mehmet Hoca gibi Cezayir Bahri Sefid  Eyaleti’nden bazı önemli denizciler de vardı.

 

 

 

Diğer taraftan, Adalar Denizi’nin(Ege) despot devletçik ve korsanları yetmezmiş gibi 1686'da Moskof adında bambaşka ve yepyeni bir güç daha sahneye çıkmış; üstelik Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmişti. Tüm bu gelişmeler hem kara hem denizde ordunun takviyesi, yeni nefer ihtiyacı anlamına geliyordu. Felaket adeta kapıya dayanmış gibiydi.

 

1688 EĞRİBOZ KUŞATMASI ve ZORAKİ GÖÇLER

 

16 Temmuz 1688’de Eğriboz Kalesi Venedik Donanması tarafından kuşatılmıştı ve 200 gemi, 30.000 mürettebat, 24.000 kara askerinden oluşan Venedik Ordusu’nun başında Amiral Morossini bulunuyordu. Yerel ahaliden Venediklilere destek verenlerin sayısı da az değildi.  Osmanlı'ın ise savunma yapacak 6000 askeri vardı. Donanmanın başındaki isim, Cezayir asıllı ünlü Kaptan-ı Derya Mezomorta Hüseyin Paşa’ydı. Ada’nın savunmasını ise Eğriboz muhafızı Vezir Çelebi İbrahim Paşa yönetiyordu. Paşa, Kızılhisar Boğazı’nda  topladığı yerel kulağaları, alaybeyleri, Mısır ve Arnavut askerlerine muhteşem bir konuşma yapmıştı. Üç aydan fazla devam eden kuşatma sırasında hem kara hem denizden muhteşem mukâvemet gösterilmişti. Bu arada, şans eseri Venedik ordusu içinde salgın bir hastalık başgöstermiş, düşman beklenmedik biçimde kırılmaya başlamıştı. İlerleyen günlerde, kalede bulunan ve hayatlarında hiç cenk etmemiş, fukara köylülerden oluşan üç bin Arnavut askeri isyan edip  hainlik yapmışsa da; sonunda Venedikliler  20.000 den fazla zaiyat vererek üsleri olan Atina’ya geri çekilmişti.  

 

 

Osmanlı-Venedik savaşının Mora Yarımadasında, Atina civarında ve Eğriboz’daki etkileri son derece yıkıcıdı. Kuşatmanın kalkmasıyla birlikte adadan gelen haberlerde zahire ve mühimmat sıkıntısının başgösterdiğinin bildirilmesi üzerine ada halkı ve askerlerinin ihtiyaçları olan arpa, ekmek, peksimet, et gibi yiyecek maddelerinden, barut, kazma, kürek gibi mühimmat ve cephaneye varıncaya dek her türlü ihtiyacın karşılanması amacıyla İstanbul’da gereken yardım malzemeleri toplanmaya başlanmıştı. Yardım malzemelerinin nakli için o sırada İstanbul’da bulunan donanma gemileri yetersiz kaldığından şehirdeki zımmî ve İngiliz tüccar gemileri kiralanmıştı.

 

 

Uzun sürmüş olan muhasaranın ardından Eğriboz’da meydana gelen hasarın boyutları Mimar Mustafa Ağa tarafından yapılan tespitler sonrasında ortaya çıkarılmıştı. Ada’nın tamiri ve düzeninin sağlanması için Kapudan Mısırlızâde İbrahim Paşa, Vezir Çelebi İbrahim Paşa’ya yardımcı olmak üzere kalenin muhafazası görevine tayin edilmiş; savunma için gerekli olan mühimmatın yanı sıra asker ihtiyaç miktarı da belirlenmişti. Yanya Sancağı’nda mutasarrıf olan Ali Bey’in emrindeki askerlerin çoğu çarpışmalarda hayatını kaybetmiş; yanısıra  bin kadar Mısır askeri de aynı şekilde telef olmuştu.

 

 

Savaş bittikten sonra sıra tehcirdeydi.  Kuşatma esnasında Venedik Ordusu safında yer alan Eğribozlular tek tek tespit edilip kalabalık kafileler halinde Anadolu’ya, Çeşme, Alaçatı ve Gülbahçe’ye götürülüp yerleştirilmişti. Böylesi zoraki göçler, aslında her ülkede yaşanan  hazin bir ortaçağ gerçeğiydi.

 

 

 

Prof.Dr.İbrahim Alper Arısoy’un tarihçi Koromila ve Kontaras’dan verdiği bilgiye göre 1688’de bölgeden Venedikliler çekildikten sonra onları destekleyen Rumlar, güvenlik gerekçesiyle Alaçatı’ya nakledilmişti. Intzes, Kızılhisar’dan Gülbahçe’ye göç eden Rumların buraya Osmanlı yönetimi tarafından getirildiğini, fakat aynı zamanda çok sayıda Rum’un da daha iyi yaşam koşulları arayışıyla kendi istekleriyle gelip buraya yerleştiğini belirtmektedir.  

Göçlerin ardından Eğriboz’un nüfusu epey azalmıştı. Ada hayatını yeniden canlandırmanın yoluysa, ezeldenberi yapılageldiği gibi başka yerlerden nüfus taşımaktı. Nitekim Yenişehir (Larissa), Tırhala(Trikala) gibi yakın yerlerin kadılıklarına Yörük reaya gönderilmesi ve iskan edilmesi yönünde ferman ve emirler yollanmıştı. Buna ilaveten  Rumeli kazâlarından 2102 nefer yörük ile payitahttan 3 çorbacı ile 100 nefer doğancı Eğriboz’a gönderilenler arasındaydı...

 

 

 

 

Venediklilerle başka yerlerde başka muharebeler devam ediyordu. Ancak, asıl tehlike kuzeyden inmekteydi. Karadeniz’e göz diken Rus Çarı Deli Petro, 1695 senesinde,  2-300.000 kişilik muazzam bir ordu ile Don Nehri’nden hareket edip Azak Kalesi’ni ele geçirmişti. Ruslarla cephelerde kaybedilen savaşlar neticesinde 26 Ocak 1699 tarihinde Osmanlı’nın tarihteki ilk yenilgi belgesi olan Karlofça Anlaşması imzalanmış (II.Mustafa dönemi) ve çok büyük miktarlarda toprak kaybedilmişti. Mora ve Dalmaçya artık ne yazık ki Venedikler'in elindeydi. İmparatorluğu’nun parçalanmaya başlamasıyla Avrupa’daki Türk azamet ve heybeti epey tavsamıştı. İnsanların kafasındaki yenilmez Türk imajı yokoluyordu.   

 

18.YÜZYIL BAŞLARI

 

18’nci yüzyıla girildiğinde devletin fiili payitahtı Edirne’ydi. İstanbul, karmakarışık ve çok huzursuzdu. Padişah Mustafa II ve vezirlerine karşı müthiş bir öfke birikmişti. 1703’de, yeniçerilerin, seyyidlerin ve medrese talebelerinin de katılmasıyla  büyük nümayişler başlamış; isyan, daha sonra tüccar, esnaf vb. iştirakiyle ve Ağakapısı’ndaki(Yeniçeri Ağa’sı) mahpusların salıverilmesiyle 60.000 kişilik orduya dönüşmüş, bütün İstanbul’a yayıldığı yetmezmiş gibi Edirne’ye doğru harekete geçilmiş; en sonunda padişah devrilerek yerine  Ahmet III tahta çıkarılmıştı. https://islamansiklopedisi.org.tr/edirne-vakasi

 

 

Yeni padişahla birlikte orduda reformlara girişilmiş, çok geçmeden meyvesini de vermeye başlamıştı. Ancak, yine de imparatorluk genelinde iktisadi ve siyasi durum pek içaçıcı değildi.

 

İKTİSADİ DURUM ve TIMAR-İLTİZAM SİSTEMİ

 

Ekonomi ve idari yapının temel dayanağı olan tımar sistemi bozulmuş, yerine uygulanan iltizam sistemi ise mutasarrıf, mültezim, mütesellim gibi adları olan yeni bir idari sınıf yaratmıştı. Bunlar, çeşitli uyduruk salmalarıyla(vergi) reayayı canından bezdirir noktaya getirmişti. Ekonomi küçüldükçe, reaya yoksullaşmış; yolsuzluk her alana yayılmış, sosyal doku çürüdükçe debdebeli hayatlar çoğalmış; isyanların, darbelerin ardı arkası kesilmez olmuştu. 

 

 

Tımar sistemi güçlü Osmanlı Ordusu’nun da bel kemiğiydi. Sistemin bozulması, tabiatıyla cephelere yansımaktaydı.  Ordu, artık eskisi gibi savaş kazanamıyordu ve bu durum hem merkez teşkilatı olan yeniçeri birliklerini hem taşradaki gönüllü askerliği(deliler), sipahileri ve  uç beyliklerini yok ediyordu. Taşra idari yapısındaki mültezimlere, mukataacılara paralel, ordu teşkilatında da merkeze bağlı sarıca sekban sınıfı, 12 bölük askerleri denen yeni bir askeri teşkilat doğmuştu.  Sefer zamanı toplanan levendler ise, savaşın sonunda memleketine yollanıyor; işsiz kalınca da benzerleriyle biraraya gelip haydutluğa, eşkıyalığa, haramiliğe başvuruyordu.

 

 

Nihayet 18.yüzyıldan itibaren tımar sisteminin yerini alan iltizam sistemi de bozulmaya başlamış, günümüzün özelleştirmesi olan mukataa ve malikanecilik yaygın hale gelmişti. Artık sadece sıradan insanların, reayanın dünyasında değil, devlet ricali arasında da huzursuzluklar artmıştı. Mukataacılık yüzünden kadı, bölükbaşı, sipahi, subaşı, dizdar, mültezim, mütesellim vb. nin gelirleri ve  hayat standarları düşmekteydi. Bu da onları zorbalığa sevkediyordu. İktisadi ve idari alandaki gelişmeler, başına buyruk bölgesel otoriteler anlamına gelen Osmanlı ayan sınıfının doğuşunu hazırlıyordu.   

 

İmparatorluğun askeri, idari, iktisadi alanındaki gelişmeler denizlerdeki hayatı da etkiliyordu. Ege ve Akdeniz’de ciddi bir güvenlik sorunu oluşmuştu.   

 

Eğriboz-Kızılhisar, yukarada ana hatlarıyla aktarılmaya çalışılan tarihsel süreçten fazlasıyla   etkilenen Osmanlı yerleşim birimlerinden biriydi. Savaş yüzünden harap olan Ada, hem çok göç vermiş hem çok göç almıştı.

 

Bir sonraki bölümde, Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey’in hayat çizgisini Bodrum’a yönlendirecek evrak-ı metruke ele alınacak.

 

mehmet çilsal

(hukukçu-tarih araştırmacısı)

 

KAYNAKÇA

 

1-The Region of Atalanti and Moudounitza In The Early Ottoman Period-Prof  Evangelia Balta

https://www.evangeliabalta.com/kitap/07_cha.pdf ... https://www.evangeliabalta.com/?catid=books3

 

2-The Demographic Evolution of Euboea under Latin Rule, 1205-1470; Prof. Dr. David Jacoby, Hebrew University of Jerusalem https://www.academia.edu/5834097/Demographic_Euboea

 

3- TÜRK DENİZCİLİK TARİHİ-Prof. İDRİS BOSTAN-PROF SALİH ÖZBARAN https://docplayer.biz.tr/6173455-Turk-denizcilik-tarihi.html

 

4–İslam Ansiklopedisi-https://islamansiklopedisi.org.tr/egriboz

 

5 –ADALAR ARASINDA,BALKANLARIN KIYISINDA:KIZILHiSAR (KARiSTO)MÜSTAHKEM MEVKii VE KASABASI-Prof.Dr.İbrahim Alper Arısoy; “Istoria tis Nisou Euvoias, Proodeftikis Euvoias, Halkida” Konstantinos A. Gounaropoulos

http://www.karadenizrumeli.com/Icerik/Dosya/www.karadenizrumeli.com_162_RK7H56YH_mubadele_8.pdf  

 

6- VENEDİKLİLERİN 1688 AĞRİBOZ MUHASARASI VE OSMANLI MÜDAFAASI Dr.Ali İrfan Kaya

http://www.asosjournal.com/Makaleler/1608798998_425%20AL%c4%b0%20%c4%b0FRAN%20KAYA.pdf

 




Editör: Mehmet Çilsal




FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI YUKARI