Bugun...



ENGİN DALYANCI UĞRADIĞI İHANETİ KANADA’ DAN ANLATTI..

Muğla’nın Bodrum ilçesinde camın üzerine çizdiği balık figürleri ve hediyelik eşyaları ile uluslar arası üne sahip sanatçı Engin Dalyancı 10 yıl önce yerleştiği Kanada’dan Bodrum’da uğradığı haksızlık ve sahtekarlığa isyan etti.

facebook-paylas
Tarih: 12-10-2019 19:58

ENGİN DALYANCI UĞRADIĞI İHANETİ KANADA’ DAN ANLATTI..

 

ENGİN DALYANCI UĞRADIĞI İHANETİ KANADA’ DAN ANLATTI..

ANTERHABER (ÖZEL) Yaklaşık 30 yıl önce  Bodrum’da açtığı Dalyancı mağazalarında ve atölyesinde yaptığı cam,seramik, metal, ahşap ve kumaş  üzerine bezediği  renkli balık ve deniz canlılarını füzyon tekniği uygulayarak yaptığı  birbirinden güzel, göz alıcı tabaklar, tablolar, fincanlar, bardaklar, vazolar, çerçeveler, lavabolar, masalar, aynalar, masa , yatak örtüleri, havlular,perdelikler ile yurt içinde ve 20’ye yakın ülkede açtığı eserlerle adını duyuran 50 yaşındaki Engin Dalyancı Türkiye’deki sekiz mağazasını kapatıp on yıl önce Kanada’ya yerleşmişti.

 

 

Yılın on ayı Kanada’nın önde gelen sanat üniversitelerinin başında gelen Emily Carr’da kendisine tahsis edilen atölyede sürdüren ve ders veren Dalyancı “Balık sevgisini küçüklüğümden beri içimde taşıdım 25 yaşında o balık içimden çıktı, aynalara., bardaklara çerçevelere görebildiğim her yere yapıştı ,yüzmeye gezmeye başladı. Şimdide Bodrum’u balıkları Kanada’ya kadar geldi . Sokak ressamlığının ilk günlerinde Bodrum Kalesi, Bodrum evleri, yelkenlileri resmediyordum. Sonra güneşi, denizi yaşamaya başladım ve içimdeki  balığı keşfettim. Bu nedenle hemen tüm eserlerimde balık figürleri var. Sanat yaşamımı artık Kanada’da sürdüreceğim ama yılın iki ayı yine Bodrum’a gelerek çalışmalarımı sürdüreceğim. Kanadalıların Bodrum balık figürlü eserlerime ilgisi büyük oldu, aynı zamanda kentimizinde tanıtımını yapmış oluyorum,birçok Kanadalı turist önümüzdeki yıl tatil için Bodrum’a gelecek” demişti.

 

 

HAKSIZLIĞA BÖYLE İSYAN ETTİ,

Dalyan ‘cı kendi ürettiği malzemelerin ve adının yanında çalışan birisi tarafından kullanıldığını iddia ederek yazılı açıklama yaptı.

Dalyancı açıklamasında , kimi suçladı?

“İnsanın en çok canını yakan ihanet emek verdiği, birikimlerini, sanatını aktardığı, yetiştirdiği aş ve iş sağladığı kişilerin ihanetiymiş ben hayatımın bu olgunluk döneminde bunu anladım ve tecrübe ettim ne yazık ki. Aslında uzun bir süredir duyduğum, bildiğim ve bir şekilde gözümü kapattığım bir ihanetten söz etmek istiyorum. Biraz olsun içimi dökmek ve bu yapılan emek hırsızlığını duyurabilmek için. Bugüne kadar sustum, ama iş sanatımın benim ismimi kullanarak pazarlanması aşamasına gelince yıllardır cama renk ve hayat vermiş bir usta bir emektar sanatçı olarak “YETER ARTIK!’ dedim.
Bana bu yürek ezintisini yaşatan kişinin adı Yıldızhan Kavas. Çırağım olduğu dönemde, ben de gerçek adını bilmiyordum çünkü nedense kendini Süleyman olarak tanıtmıştı. Keşke, o yıllarda bunun iyi bir işaret olmadığını görebilmiş olsaydım.

 

 

Yıllardır yurtdışında, Kanada da yaşıyorum. Türkiye’ de olup bitenlere uzak, başka bir kıtadayım. Olup biteni en son ben duyuyorum haliyle. Her şey 2016 yılının Eylül ayında eşime gelen bir telefonla başladı. Arayan kişi, Konya’daki varlığından bile haberimiz olmayan ‘bayiimizde’ bazı ürünlerin tükendiğini ve yeni ürün talepleri olduğunu bildiriyordu. Bu telefondan sonra biraz araştırınca yapılan sahtekarlığı ve hırsızlığı öğrendik. Bu çakma Süleyman usta, depomdan çaldığı ürünleri Konya’da satmış. Endin Dalyancı bu işin neresinde diye soranlara da kendisine olan borcuma karşılık bu ürünleri caldigini anlatmış. 15 yıl yanımda çalışan ben yurtdışına göçmeye karar verdiğimde yollarımızı anlaşarak ve alacak-verecek olmadan ayırmıştık. O dönemde ayrılık sonrası üreteceği ürün sayısın birlikte belirlemiştik. Ama o bu anlaşmaya uymamış ve anlaştığımız oranda üretim yapmamıştı. Ben de ona yaptığı üretim kadar bedel ödemiştim; karşılıklı alacak verecek kalmadığına dair tekrar imza vermiştik birbirimize. Olay ortaya çıkınca eşimden özür dilemiş, işten ayrılmıştı. Zor durumda olduğu için böyle bir yola çıktığını söylüyordu. 2008’den 2016’ya kadar sürekli hata yapmaya yani Çalmaya devam etmiş. Onca yıl. Bu özür her ne kadar masum bir hareketmiş gibi anlatılsa da benim için bu bir dolandırıcılık hikayesi. Çaldığı ve sattığı ürünlerin tasarım tarihlerine bakıldığında bu tarihler arasında bu işi sistemli bir şekilde sürdürdüğü anlaşılıyor. Bütün bunlara o dönemler yanımızda çalışan Belgin Hanım da şahittir.
2017 yılında, bahar aylarında yeniden üretim yapıldığına dair duyumlar aldık ama ilgilenemedik. O dönemler ben Kanada’daydım; eşim ise bizim oradaki işlerimizi kapatmaya devretmeye çalışıyor bir yandan da Kanada’ya göç işlemleri taşınma vs. ile uğraşıyordu. Daha sonra Gümüşlük’te Aquarium restoran yanında ürünlerimizin satışına başladığının bilgisi geldi. İnanmak istemedik ama eşimiz dostumuz çektikleri resimleri yollayınca gözlerimize inanamadık. Benim ürünlerim, benim tasarımlarım ve benim kalıplarımla yapılmış işlerdi. Bazı desenleri bu kalıplarla yapabilirsiniz boya buna imkan verir. O zaman anladık başımıza geleni. Zincirin halkaları birbirine eklenmeye başladı bu bilgilerle. Anladık ki daha yanımızda çalışırken desen kalıplarını, fleksi kesme kalıplarını, cam seramik kalıplarını ufak ufak çalmış almış götürmüş. İşlerin yoğunluğundan, Kanada’ya göçme telaşından ve de yıllarca birlikte çalışmanın verdiği güven duygusuyla biz hiç uyanamamışız olup biten hırsızlığa. Oysa her şey burnumuzun dibinde gözümüzün önünde olup bitmiş. Bugün satışa çıkardığı ürünleri görünce birdenbire bir aydınlanma yaşadık, acı gerçeği algılayabildik en sonunda. İnsanın içi iyiyse başkasına kötüyü yakıştıramıyor. Hele ki elinizden ekmek yemiş, sanat öğrenmiş kişilerden hiç beklemiyorsunuz böyle bir hainliği. Elbette sanatçının tekniği yaratımı ve gerçekliğini ancak sanatçının kendisi yaratabilir, onun fırça darbesi kalem savuruśu taklit edilemez elbette. Taklit edeni anlamak kolaydır aslında. Adam utanmadan taa o zamanlardan benim kalıplarımı ileride ben bunları kullanırım diyerek yavaş yavaş kaçırmış çalmış. Oğlum kadar sevdiğim, evimin atölyemin anahtarlarını teslim ettiğim adam olamayan adam.. Kanada’ya gelirken eşimi de ona emanet etmiştim. Adam yerine koymuş aşımızı işimizi paylaşmıştık. Onu geride hakkımı, helalımı koruyacak adam olarak bırakmıştım. Bu güvenin bedelini tüm aile olarak çok ağır ödedik.
Ben bu yazıyı içimi dökmek ve isyanımı dillendirmek için kaleme aldım. Bu işin peşini elbette bırakmayacağız, zamanı gelince hakkımızı ülkenin koşullarının elverdiği oranda arayacağız. Ama şimdilik bu öyküyü paylaşmanızı ve bu sahtekarın yaptıklarını bilmeyenlere duyurmanızı rica ediyorum. Hırsızlığın bin-bir çeşidi var bu hikaye de bunlardan birisi.
Çakma Süleyman diye bilinen sahsin gercek ismi Yildizhan',dir,Isine geldiginde Suleyman isine geldiginde Yildizhan'ni kullanir......Adi Yildizhan Kavas'dir oyle bilesiniz..

Sağlıkla, sevgiyle kalın sevgili dostlar. Engin Dalyancı” dedi.

 




Editör: Yaşar Anter




Etiketler : Engin Dalyancı

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
resmi ilanlar
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
YUKARI YUKARI